Çocukluk düşlerinden yapılmış bir evin gölgeleri içinde babanın hayaletiyle karşılaşmak...Portobello'da George Orwell'ın evinin önündeki kaldırımda oturup Tanpınar okurken zamansız sevgiliyle karşılaşmak...Kuledibinde her şeyini bir Hooper çizimi elde edebilmek için harcamış bir adamla karşılaşmak... Ölüme çeyrek kala, bir balık lokantasında küçük kızının yetişkin haliyle karşılaşmak... Cinayetle kaza arasındaki bulanıklığa sığınırken bir evcil hayvan dükkanında vicdan azabıyla karşılaşmak... Kara mizahla yoğunlaştırılmış usta anlatımıyla Yekta Kopan okurun kentler, kitaplar, resimler, şarkılar, fotoğraflar ve insanlar arasında gezdiriyor. Çok iyi bildiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımızı hatırlatıyor. Unutulmaz bir karşılaşmalar kitabı. (Arka kapaktan )
Okuduğum bu ikinci eserini, gerek yerinde kullandığı mizahla karışık gerçeği kurgulaması gerekse otobiyografik olduğu tahmin edilebilen Baba figürünün duygusal işleyişiyle çok beğendim. Kitabın da 2010 #yunusnadiödülü ile #halduntaneröyküödülü almış olmasına da hiç şaşırmadım doğrusu.
Birinci tekil ağızdan anne, eş , kızının ve özellikle babanın irdelenişi, geçmişin modern çizgiler içinde anlatımı oldukça etkileyici. Bir balık lokantasında, evrilen düş ile gerçeklerin harika dile gelmesini içeren ' Battaniye' , karısının ölümüyle işinden iki hafta izin verilen adamın İstanbul 'u tüm geçmişiyle adımlamasını ve yaşadığı nostaljik ironiyi barındıran 'Kertenkele 'yle, Oğuz Atay gibi babasına yazdığı mektup olan 'İyi uykular'ı mutlaka okuyun.
Yazarın yaptığı reel anlamıyla nitelikli edebiyat.