İnsan bir şeyde iyilik görmeye çalışırsa mutlaka görülecek fenalıkları görmezlikten gelerek gözleri hep iyilikleri göreceği gibi, şayet bir şeyde fenalık bulmaya çalışacak olursa o şeydeki iyiliklerin hiç birisini göremez.
#ahmetmithatefendi #çingene
O kadar güzel bir Türk Klasiği okudum kihayran kaldım kahramanların arasında geçen o hoş sohbetlereAralarında geçen o naif atışmalar o manidar tavırlar beni benden aldıSanırım roman bundan dolayı adeta bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden
Önce biraz Ahmet Mithat Efendi'nin geniş bir zaman dilimine yayılmış olan eserlerine konuk olalım. Mithat Efendi Letâif-i Rivayât adı altında toplamış olduğu külliyatı, 1870-1894 tarihleri arasında, yirmi dört yıl gibi bir zaman diliminde yayımlanmış otuz eseri kapsıyor. Bu kitap külliyatın on beşinci kitabı
Okuru yormayan, rahatlıkla okunan, üslubu ve cümlelerdeki ahenk takdire şayan
Eser konusu itibariyle her ne kadar belirli bir döneme has bir mesele olmasa da, unsurları itibariyle bir dönem romanı olduğundan kitapta geçen gündelik Yaşam nesneleri, kıyafetler, oyunlar, deyimler ve argo ifadeler aynıyla korunmuş
Romanım baş kişisi varlıklı bir tüccarın eğitimli, yakışıklı, toplumda saygın bir ailenin oğlu Şems HikmetDiğer karakter ise Şems'in Kağıthane'de tesadüfen karşılaştığı Çingene kızı ZibaBu kesişme öyle bir noktada can buluyor kiSormayın gitsin. Yan karakterler zaten başlı başına bir tiyatro oyunu gibi. Her telin akordu ayarlanmış da seslerin o ritmik ahengi okuru sarıp sarmalayan cinsten
Artık her ay okuma listemde bir Türk Klasiği olacağı kesin