1919 Dublin doğumlu Irıs Murdoch, Deniz Deniz romanıyla Booker Ödülü’nü almış.
Yazar, sekizinci kitabı olan İtalyan Kızı’nı 1964’te yazmış. İtalyan Kızı, modern edebiyatın özelliklerini taşıyor. İlk bakışta ne çok ahlaksızlık örneklenmiş kitapta, bu nasıl bir aile, kimin eli kimin cebinde belli değil diyebilirsiniz. İtiraf edeyim ben de böyle düşündüm. Fakat eser bittiğinde tüm bu ahlaksızlıkların bir sebebi olduğunu anlıyorsunuz. Irıs Murdoch, kötülüğü ve ahlaksızlığı örneklendirerek kişinin içinde yaşadığı boşluğun bunlara bağlı olduğu gerçeğini savunuyor. Kutsal kitaplardan, klasik eserlerden, mitolojiden aldığı örneklerle metinlerarasılık yönteminden yararlanıyor. Adem ve Havva’nın yasak elmasını yiyen insanoğlunu dönüştürerek anlatıyor.
Kitabın içeriğine gelecek olursak Edmund Narraway, annesinin ölümü üzerine terk ettiği evine dönüyor. Otoriter annenin bıraktığı evde
abisi Otto, onun karısı Isabel, kızı Flora, abisinin çırağı David Levkin ve onun kız kardeşi Elsa ve ailenin dadısı “İtalyan kızı” adıyla bilinen Maria Magistrett yaşıyor. Edmund Narraway birdenbire kendini bu ailedeki çarpık ilişkilerinin ortasında buluyor.
Yengesi Isabel onu kurtarıcı olarak görüyor ve kalmasını istiyor.
“İyi bir insansın çünkü. Hekimsin, yargıçsın, kurtarıcısın sen. Hepimizi aydınlığa kavuşturacaksın. Derleyip toparlayacaksın bizi, özgürlüğe kavuşturacaksın.” diyor.
Yazar eserinde kutsal kitaplarda söylenen
“İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” sözünü doğrularcasına kimsenin günahsız olmadığını anlatıyor.
anlatıyor bizlere.