Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Liola' Köyün Çapkını

Luigi Pirandello

Liola' Köyün Çapkını Hakkında

Liola' Köyün Çapkını konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Pirandello'nun bizzat kendisi üzücü bir biçimde ya,sayarak ayrımına vardığı "kişiliğin ikileşmesi " konusunu ilk kez bu yapıtında ortaya koyar. Çeşitli roman, öykü ve oyunlarında geliştirdiği bu konuyu Biri, Hiçbiri ve Yüz bini adlı romanında doruk noktasına ulaştırır. Mattia'nın gerçeğin onun sandığından farklı olabileceğini ayrımlaması kasabasına dönerken gazetede kendi intihar haberini okuması sonucu olmuştur. İnsanlar, Mattia'nın öldüğünü düşünmüşler. Oysa Mattia hayattadır ve insanları yalanlayacak hiçbir şey yapmamaktadır, dahası ortaya çıkmamakla insanların bu düşüncesine katkıda bulunmaktadır. Çünkü bu gerçeği kendisi de kabullenmiştir de ondan. Ancak Mattia kendisi için gerçeğin asla değişmediğini, yalnızca fiziksel yaşamını değil ruhsal yaşamının da sürdüğünü ve öteki insanlar gibi kendisini ölü olarak kabul edemeyeceğini anlar. Liola'da bu sorun böylesine karmaşık bir biçimde gelişmez. Belki ya,sam kılgısına ilintili olacak bir biçimde verilmek istenmektedir de ondan. Oyundaki ki,silerin ya,samı algılama biçimleri demek istiyoruz. Örneğin Simone Amca için yaşam gerçeği çocuğunun olması ve malını mülkünü bu çocuğa devretmesi sorunudur. Belki de bundan da öte erkekliğini kanıtlama sorunudur. Oysa Tuzza ve annesi için Simone Amca'nın varsıllığına konabilmek sorunudur. Oyunun akışı içinde Mattia'da olduğu gibi insanı çok şaşırtan gelişmelerin yer almadığını ancak, kişilerden birinin ötekine kendi gerçeğini kabul ettirmek için belirli bir çaba içinde olduğunu da görüyoruz. Kişinin sanki kendi gerçeği doğruymuş gibi bir güven ve inanç içinde devindiğini savlayarak, yazarın, bir tek gerçeğin doğru olduğunu göstermek gibi bir heves içinde olabileceğini söylemek yanlıştır. Tersine her birine savunabildiği ölçüde bir gerçeğe damgasını vurma olanağı tanıyarak öne çıkmasına yardımcı olduğunu söylemek daha da doğru olur düşüncesindeyiz. (Önsözden)
Çevirmen:
Necdet Adabağ
Necdet Adabağ
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.Sayfa Sayısı: 80Basım Tarihi: 1999Yayınevi: Kültür Bakanlığı Yayınları
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 57.1
Erkek% 42.9
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Luigi Pirandello
Luigi PirandelloYazar · 25 kitap
Luigi Pirandello (28 Haziran 1867 -10 Aralık 1936), İtalyan yazar. Özellikle oyun yazarı olarak tanınmıştır. Roman ve kısa hikâyeleri de vardır. 1934Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir. Yaşamı Luigi Pirandello, 1867'de Sicilya'nın güneyindeki Agrigento şehrinde doğdu, 1936'da Roma'da yaşamını yitirdi. Arkasında büyük bir sanatçı olarak ün bıraktı. Ölümünden iki yıl önce Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştı. Bütün dünyada başarı ve ün kazanmıştı ama, oldukça geç ve sıkıntılarla dolu güç bir yaşamdan sonra. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Pirandello, Palermo'da okuduktan sonra Bonn Üniversitesi'ni de bitirip Roma'ya yerleşti. Yalnızca edebiyat ile uğraşmaktaydı. 1893'te ilk önemli yapıtı Marta Ajala'yı yazdı. Bu eser, 1901'de L'Esclusa adı ile yayımlandı. 1894'te ise ilk kısa hikâye kitabını yayımladı. Aynı yıl evlendi ve evlilik hayatı ile birlikte edebiyat çalışmaları arttı. Bu arada ardı ardına bir oğlan bir kız çocuğu sahibi oldu. 19. yüzyıl sonu ve 20.yüzyıl başı Piradello için büyük bir yazınsal verimlilik dönemi idi. Ne var ki 1903 yılında babasının işinin bozulması üzerine aile bütün varlığını yitirdi. Hem babasının tüm servetini yatırdığı hem de eşinin çeyizini yatırdıkları kükürt yatakları bir sel baskını ile yok olmuştu. Felaketi öğrendiği anda eşi Antonietta yarı-felç geçirdi ve yaşadığı psikolojik şok nedeniyle akli dengesi tedavi edilemez ölçüde sarsıldı. Pirandello, başlangıçta intiharı bile düşündüyse de zamanla durumu kabullendi ve öğretmenlik yapmaya başladı. İşte geçen günlerin ardından hasta eşinin başının beklediği geceler boyu Il Fu Mattia Pascal adlı yapıtı yazdı. Bu eser, o günleri anlatan otobiyografik öğeler taşır ve kısa sürede büyük başarı kazanarak Almanca'ya çevrilmiştir. Gün geçtikçe Pirandello'nun bir yazar olarak ünü ve başarısı artımış, öte yandan özel yaşamı gittikçe aşırı kıskanç ve şüpheci olan, hatta saldırganlaşan karısı yüzünden zorlaşmıştır. İtalya'nın I. Dünya Savaşı'nı girmesi üzerine oğlu da savaşa katıldı ve Avusturyalılar'a esir düştü. 1917'den itibaren önemli tiyatro eserlerini yazmaya başlayan yazar, 1919'da eşini akıl hastanesine yatırmak zorunda kaldı ancak daha sonra onu hastaneye yatırdığı için büyük acı duyarak evde bakmak istedi ama Antoniette hem hapishanesi hem sığınağı olan hastaneyi terketmedi. Pirandello 1925'te Mussolini'nin desteği ile Roma Sanat Tiyatrosu'nun sanat yönetmeni oldu. Bu destek ona dünya çapında ün ve dünya turu yapma olanağı getirdi. 1925-1926 yılları arasında son ve en önemli romanı olan "Uno, nessuno e centomila" 'yı (Bir, Hiçkimse ve Yüz Bin) yazdı. 1934 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan 2 yıl sonra 10 Aralık 1936 günü Roma'daki evinde tek başına iken hayatını kaybetti.