Bir kadın bedeninin çıplaklığına açılıyor kapı. “Hasat sonrası samanlıklarda erkeklerin üstlerine gelişlerini uyuyarak karşılayan köylü kadınlar gibi” boyun eğmesini istiyor ondan erkek. Boğulmaya, tecavüze, kötü muameleye, hakarete, nefrete, gizli tutkulara, hepsine, heppsine evet. Senin dediğin gibi, senin istediğin, senin beklediğin gibi olsun, evet. Satılık Geceler Anlaşması, tamam, nereyi imzalıyorum?
Ruhu soyulan, boyun eğen, sesi fısıltıdan farksız, görüntüsü başkasından farksız, satın alınmış olan kadın. Ama denize karşı hıçkırıklarını tutamayan, soruların cevaplarını kadın olmadan bulamayan, ölüm hastalığına tutulmuş olan kişi erkek. Çünkü ruhu hiç yarılmamış, ve çatlaklardan içeri sızmayı başaramamış sevgi. Sevgisiz herkes gibi, herkes kadar ölü bu adam.
Başlarda ikinci çoğul şahıs anlatımı kimin kiminle konuştuğunu anlamakta zorluk yaşatıyor. Ama sonra yaşayan ölüyle yaşayanı ayırt etmek yetiyor. Geriye 46 sayfalık bir metin nasıl bu kadar güçlü kaleme alınabilir sorusu kalıyor. Mevzubahis Duras. Saygılar.