Her biri birkaç sayfadan oluşan hikayelerin toplandığı bir eser olan Otlakçı’da, Memduh Şevket Esendal, toplumsal olaylara mizahî bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Eğlenceli anlatımı ve samimi/yalın dili ile insanı sıkmayan bir eser…
“Otlakçı” adlı öyküde, sigaraya para vermek istemeyen, hatta bunu aptallık olarak kabul eden bir adamın, sigara içenlerin tütün tabakasından tütün aşırması konu ediliyor. Öykünün özeti şöyle; Anlatıcı, Mahmut adlı otlakçıya, kendisinin sigara tabakasındaki bütün saçak tütünleri içip ona tozunu bıraktığı için kızmaktadır. Mahmut Efendi, bunu huy edinmiştir. Bir gün kahvehanede Mahmut Efendi her zamanki gibi anlatıcının tabakasındaki tütünün saçaklarını içip tozunu bırakır. Anlatıcı, Mahmut Efendi’ye sinirlenir ve kavga ederler. Mahmut o kadar pişkindir ki, tütünün sahibine kendisine kızdığı için şunları söyler: “Bu sözleri bir cigara için mi ediyorsun? Ben içmeseydim de sen içseydin daha mı kâr edecektin? Bari kimsenin yanında deme, seni ayıplarlar.”
Bu cümleler bana göre gerçekten ironik ve aynı zamanda esprili :)
Anlatıcı bu kadar kavga ettikten sonra artık Mahmut Efendi’den kurtulduğunu sanır, ancak Mahmut Efendi ertesi gün anlatıcının evine gider ve ondan özür diler. Mecbur içeri buyur edilir ve anlatıcı ona yine tütün ikram eder. Sonuç olarak Mahmut efendi, masadaki tabakadan saçak tütünleri bitirene kadar içmeye devam eder.
Dolayısıyla, bedavacılardan kurtuluş yoktur :)
Kitaptaki öykülerden Dövüş’ü, Bir Kadının Mektubu’nu, İki Kadın İki Çocuk’u da anlamlı buldum.
Hülasa; çabuk okunabilen, sürükleyici bir yapıt.
Okunabilir