Ahmed Yasin'in nasıl Şeyh kabul edildiği ve Şeyh Ahmed Yasin'e dönüştüğünü okuyacaksınız.
Nasıl felç olduğunu, felçli haliyle davaya nasıl dipdiri sarıldığını, onu capcanlı tuttuğunu okuyacaksınız.
Kimleri, nasıl, niye yetiştirdiğini, teşkilat içinde nasıl görevlendirdiğini, hangi nasihatlerde bulunduğunu, samimiyetle yaptığı tesellileri göreceksiniz.
Bir teşkilat mensubuysanız, kitabı bitirdikten sonra iyi ki okumuşum diyeceksiniz. Belki bir çoğunuz geç okumuşum diyecek.
Kitap bir biyografi çalışması gibi ama sadece bir kişinin hayatını ve imtihanlarını anlatmıyor kesinlikle. Ahmed Yasin özelinde başlayan ve İhvan, Hamas, Gazze, Filistin şeklinde büyüyen, genişleyen bir mücadele çizgisini, uğruna şehitler verilen bir davanın seyrini anlatıyor.
İbret almak, ders çıkarmak yerine, sıradan okuyucular gibi esere seyirci kalanlar kendilerine de ayırdıkları vakte de kitaba da ismi geçen merhumlara, davaya da yazık ederler.
Kitapta öyle kısımlar var ki oralarla ilgili konferans ve seminerler verilse yeridir. Ama özellikle o satırlar özel ekiplerle, kimselerle yapılacak küçük toplantılarda mutlaka tahlil edilmeli. İşte kitap bu kısmıyla roman türünde bir eser olma durumunu aşıp tartışmaya açık bir ders kitabına dönüşebiliyor rahatlıkla.
Okurken duygulandığınız yerler olacak. Duygulanabilirsiniz ama ibret nazarı ile okuduklarınızı değerlendirme tavrını elinizden, aklınızdan kesinlikle çıkarmayın. Ancak böyle yaparak bu kitabı kendinizin ve çevrenizin hayatına taşıyabilirsiniz çünkü.
Taşınmayı, yaşanmak için okumayı hak eden bir çalışma olmuş.
Yazara ve yayınevine teşekkürler.
Mehmet Ali Gönül'ün ilk okuduğum eseri olmakla birlikte eserle ilk kez 2006 yılında bir arkadaşımın vesilesiyle tanıştım. Eser özellikle Filistin mücadelesinin piri olan Şeyh Ahmet Yasin ve Abdulaziz El Rantisi gibi dava erlerinin siyonist İsrail işgaline ve zulmüne karşı verdiği mücadelesini anlatmaktadır. Bu dava sürecinde
