Kitabı okuma amacım, okurlar üzerinde bırakmış olduğu
etkidir. Yıllarca birçok yayınevinin farklı kapaklarla piyasaya çıkardığı bu eserin dili
sade, anlaşılır ve akıcıdır. Kitabın içerisinde hiçbir görsel yoktur. Kitap içinde de
resimlerin olmasını isterdim. Asıl amaç bilgi vermek değil, merak uyandırmaktadır.
Roman 11 yaşındaki Pollyanna’nın yetim ve öksüz kalmasının ardından teyzesi Bayan
Polly’nin yanına taşınması ile başlamıştır. Babasının öğrettiği ‘Mutluluk Oyunu’nu
oynarken yaşadığı kasabadaki herkese de bu oyunu öğretmiş ve kasabadaki en aksi,
en içe kapanık, en huysuz insanların bile kalbine girip değiştirmeyi başarmıştır. Tıpkı
Pollyanna gibi onlar da her olaydan kendilerine bir mutluluk payı çıkarmaya, sevginin
iyileştirici gücüne inanmaya başlamışlardır. Kitabın en ilgi çekici kısmı da bence bu
oyun. Ne kadar zorluk çekersek çekelim, eğer iyi yönlere bakmayı öğrenirsek hep bir
çıkış yolu vardır! Tıpkı Pollyanna gibi… Fakat her olaydan mutluluk payı çıkarırken o
olayları sorgulamalı, eleştirmeli, çözüm yolları için çaba göstermeliyiz. Pollyanna’nın
olayları kabulleniş şekli, çözüm üretme kabiliyetini geliştirmek yerine köreltmektedir.