Anlatılmaz yaşanır derler ya işte o kitap ..
Bazı kitapların kendi atmosferi vardır, okumaya başladığınız an o dünyanın içine girersiniz ve orada karakterle yaşamaya başlarsınız. O karakterlerin amacı amacınız, kederi kederiniz olur, kısacası karakter sanki sizmişsiniz gibi sizi etkiler. Okudukça sayfa sayfa ilerledikçe o dünyaya ait olup çıkarsınız ve o arık sizin bir parçanızdır. İşte “Rüzgarın Adı”da böyle bir kitaptı. Okurken hiç sıkılmıyorsunuz ve karşınıza her an bir sürpriz çıkabiliyor, kesin şöyle olur diye düşündüğünüz anda çok farklı bir şey olabiliyor. Fantastik bir dünya nasıl bu kadar gerçek olabilir? Kvothe ile yaşadım, öyküsünü bana anlattı, lavtasını çalarken dinledim, Tarihçinin yazısını, Bast'ın merakını gördüm, o Sör Savien Traliard'ın Ezgisi'ni çalmak için çıktığında Simmon kadar heyecanlandım, Şeyaltı'nda klostrofobiye kapıldım. Kvothe üşüdüm dese donacak, acıktım dese kıvrılacaksınız.
Yaşadıklarını ondan daha çok yaşayacak, hissedeceksiniz.
Bazen tüyleriniz diken diken olacak, bazense kendinizi kocaman sırıtırken bulacaksınız. Hala Yoltaşı Hanındaydım ve aklımın bir köşesi uzunca bir süre orada konaklayacak.