İkinci kez ve daha farklı bir bakış açısıyla okuduğum, Zweig kitapları arasında yeri ayrı olan kitap.
Yazarın, kitaplarındaki psikolojik çözümlemelerinin başarısı herkesin malumudur. Ancak bu kitapta Dr. B. üzerinden anlatılan hiçlik duygusu ve bu duygunun insan psikolojisine etkisi muazzam şekilde işlenmiştir.
Zweig bu kitabıyla, bir duygunun başka insanlar üzerinde aynı etkiyi göstermesi için uzun uzadıya bir anlatımın gerekli olmadığını gösterir bize. Bizler, Dr. B.’nin hiçliğin ortasındaki çaresizliğini, çıldırışını, satranca tutunuşunu ve zihnindeki o sıkışmışlık hissini bu kısacık hikayede iliklerimize kadar hissederiz.
“Dünyada hiçbir şeyin insan ruhuna hiçlik kadar baskı kuramayacağını herkes bilir.”
Bu, kitabın özünü teşkil eden, vurucu bir tespittir. Belki de bu söylem, Zweig’in intiharından önce hissettiği düş kırıklıkları ve yalnızlığının bir dışa vurumudur.
Satranç, Zweig’in edebiyata ve yaşama veda etmeden önce yazdığı veda mektubu niteliği taşıyan son eseri olması sebebiyle kalbimi acıtır.
Mutlaka okunması temennisi ile…
Keyifli okumalar.