Augusto Perez, o güne kadar aşkı yaşamamış, kendi halinde yaşayan birisiyken bir gün karşısına ona aşık olduğunu hissettirecek bir kadın çıkar ve sonrasında hayata ve aşka bakış açısı değişir. Neredeyse önüne çıkan her kadına aşık olduğunu sanır. Zihninde oluşan sis onu sürekli aşkı, kadınları, hayatı, var oluşu sorgulamaya iter. Olay örgüsünden çok kitapta asıl etkileyici taraf, bu sorgulamalara şahit olmaktır aslında.
Öncelikle belirtmek isterim ki ilk defa yazdığı karakteriyle diyolog haline geçen bir yazar okudum. Gerçekten çok hoşuma giden ve ilginç bir detay, deneyimdi. Bakıldığında zaten çok farklı ve kendine özgü bir yazar olduğu ortada. İlk sayfalarda bile kitabı seveceğime emindim. Çok merak ettiğim bir kitaptı ve keyifli, yormayan, hızla akıp giden bir kitap oldu. Daha çok diyologlardan oluşan, yazarın gereksiz gördüğü için betimlemelere çok yer verilmeyen bir kitaptı. Okuyan herkes kitabı "tuhaf bir kitap" diye nitelendiriyor. Öylede ancak bu kitap sadece bir aşk romanı değil, var olmak üzerine düşündüren, kadın psikolojisiyle ilgilenen, tinsel anarşizme yer veren, aşk üzerine düşündürücü detaylara yer veren; aşk, psikoloji, felsefe hepsinden biraz barındıran bir kitaptı anlayacağınız. Severek okuduğum bir kitaptı ve okumanızı tavsiye ederim.