Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
En Yeni Sis Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Sis sözleri ve alıntılarını, en yeni Sis kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sis bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okuduğum ve beğendiğim bir kitap oldu.Onun tabiriyle bu kitap bir varoluş sancısı idi.Ben okurken önce kurguya odaklandım.Karakterimiz Augusto Perez'in Eugenia'ya aşık olması ve bu aşkı ile kadınlar üzerine felsefi düşüncelere girişmesiyle gelişir olaylar.Augusto'nun arkadaşı Victor ile olan
Sis…
Gerçekten başlarken beni kendisine bu kadar bağlayacağını, başından kaldırmayacağını asla düşünmezdim. Öyle ki 240 sayfa bitmesin diye ağır ağır 4 güne yayarak okudum. Augusto… Gerçekten kalbime tam anlamıyla işleyen bir karakter oldu bu 240 sayfada. Üzüntüsüyle birlikte üzüldüm, düşünceleriyle birlikte düşündüm, bana birçok şeyi sorgulattı. Son kısım gerçekten tahminim dışı ilerledi. Yazarın işin içine girmesi, konuşması beklemediğim bir durumdu ama Miguel De Unamuno, Augusto karakteri ile birlikte kendi hayatına dair de birçok ipucu vermiş. Birçok şeyi sorgulamış bu kitabı yazarken. Bunu derinden işledi. Bana geçti…
Varoluşçuluk felsefesinin temsilcilerinden olan yazar,İspanyol edebiyatının önemli yazarlarındandır.
Unamuno’nun felsefi düşüncesini ve derinliğini romanın kahramanı Augusto’nun hikayesi üzerinden görüyorsunuz.İç konuşmalarla bezeli,betimlemelerden uzak klasik kitaplar arasında sıradışı bulabileceğiniz size varoluşunuzu,gerçekliği,hiçliği,yaşamı,ölümü bol bol sorgulatacak ,tespitleriyle sizi düşündürecek bir klasik.
Önsözü kitabın içinde ki karaktere yazdırması,sonunda ise yazar ile karekterin birbirine hükmetme savaşı ve Augustos’un köpeği Orfeo’ya söylettileri kitapta en hoşuma giden bölümdü.
Albert Camus’un ‘Yabancı ‘daki kahramanı Meursault’un ,Yusuf Atılgan’ın ‘Aylak Adam’daki kahramanı Bay C.’nin gelgitleri ve çelişkileri geldi aklıma.
Gerçekten var mıyız,bu olanları gerçekten yaşıyor muyuz,yoksa rüyada mıyız,yoksa başkasının rüyasını mı yaşıyoruz ,belki de hiç biri değildir,hepsi birer sis bulutu...
Augostos’un varoluşsal sancılarını derinden hissedeceksiniz...
ne acayip bir hayvan şu insanoğlu!!!
hiçbir vakit olması gerekli yerde değildir, yani kaderinin bulunduğu yerde değildir...
....
merhaba arkadaşlar, lise yıllarında milli eğitim yayınları baskısıyla alıştım bu romanı ama hiç okumak istememiştim... geçen yıl kütüphaneye yolladığım, çoğunu okuduğum kitaplarla birlikte yollamıştım... ama yolladığıma o kadar pişman olmuştum ki... o yüzden geçen hafta can yayınları baskısı aldım... romanı çok beğendim... melankolik bir kişiliğe sahip olan Augusto'nın sisli gözleriyle keşfettiği aşkı ve hayal kırıklıklarını anlatıyor... augusto'nun hayatının bir rüya olmasını ve bu rüyanın başkasının görmesini.... yazar miguel'in yazı tarzını, üslubunu, betimlemelerini çok beğendim, ayrıca behçet üstadımızın çevirisini de... iyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu SİS... bol okumalı günlere... iyi akşamlar......
Herkese selam,Unamuno’nun Sis isimli kitabından bahsedeceğim.Unamuno çok farklı bir teknikle yazmış bu kitabı. Hele ki ana karakterin yazar ile konuştuğu bölüm çok hoşuma gitti
Yazarın kitabın kahramanlarından birine önsöz yazdırması, kitapta kendine de karakter olarak yer vermesi, her karakterine bir felsefe yüklemesi, son bölümünde Orpheus’ya söylettirdikleri vs. birçok açıdan Unamuno’nun farklı bir yazar olduğunu söylemek gerek. Behçet Necatigil’in çevirisine de diyecek bir şey yok. heyecanlandırıyor ve hikayeye kendinizi kaptırıyorsunuz. Ama sonra birden frene basıyor sanki. Ciddi konulara geçiyor, kadın psikolojisi üzerine nutuk çekmeye başlıyor. Altını kenarını çizeceğiniz çok etkili cümleler tespitler var. Ancak bu anlarda yazarın edebi kaygıyı psikolojik tahlile tercih ettiği ve hikayeyi arka plana ittiği görülüyor. Bu noktalarda konsantrasyonunuz düşebiliyor onun için ara vermeden devamlı okuyarak bitirilmesi gereken bir eser.Okumayan dostlara tavsiye ederim.
Miguel de Unamuno'dan okuduğum ilk kitaptı. Kendisi felsefe ve edebiyat üzerine öğrenim görmüş, Salamanca Üniversitesi rektörlüğü yapmış bir yazar. Eserin başlangıcında Behçet Necatigil'in, Unamuno hakkında kısa bir yazısı bulunuyor. Bu yazıda Unamuno'nun sorunlarını ve sanata bağlanışını şu şekilde tanımlıyor: "İnsanın kaderi, hayatın anlamı ve ruhun ölümsüzlüğüdür Unamuno'yu en çok düşündüren sorunlar. Nereden geliyor, nereye gidiyorum? Yürüdüğüm yol beni hangi gayelere, hangi kıyılara iletiyor? Nedir hayatın anlamı? Unamuno bu gibi soruların cevabını arar. Kişioğlunun trajedisini, onun ölümsüzlüğe karşı duyduğu korkunç açlıkta, bütün kısıtlama ve sınırları aşma eğiliminde, sonsuz hayata özlem ve kaçınılmaz ölümde görür. Bunun için kötümser ve bireyci sanata bağlanır. "
Gerçekten de Necatigil'in bahsettiği gibi diyaloglar içerisinde insanın duygularına, trajedisine, kaderine, ne için yaşadığına dair değerlendirmeleri, aşkın ne olduğuna ilişkin düşünceleri görüyoruz. Kurgu olarak anlaşılması zor olmamakla birlikte üzerinde durulmayı hak eden bolca cümleye denk geleceksiniz. Örnek olarak;
#164993150
#164993326
#164993704
#165027066
#165028369
#165028976
#165032694
#165032901
#165530933
#165533179 bu alıntılar verilebilir.
hayat bir sis ise, göz gözü görmüyor Pakize
Cogito, ergo sum!
Unamuno'nun okuduğum ilk kitabı bu. Behçet Necatigil çevirisi olduğu için okumak istemiştim sadece. Usta boşuna çevirmemiştir nasılsa diye düşünmenin de rahatlığı vardı kuşkusuz. Öyle de oldu.
Çağdaş İspanyol edebiyatının klasiklerinden olmasının pek çok sebebi var. Lorca, boşuna "ilk İspanyol" dememiş Unamuno
'SİS'in ardı
(Itiraf etmek gerekirse bu kitabı, yazarı Unamuno'nun isminde farklı ve hoş bulduğum bir fonetik tını hissettiğim için okumaya başladım:)
Kitap hakkındaki fikrimi fazlaca ipucu da vermemek adına şu şekilde ifade edebilirim..
Unamuno'nun Sis kitabı; zaman zaman üst perdeden hissedilen fakat çok sert olmayan, yumuşak bir mazoşizm de barındıran, melankolik monologlar romanı..
(Ana karakter kendisi de bunu ifade ediyor zaten)
Hatta bir parça Aşkı Memnu havası da yok değil hani.. Zira 'aşk teması' romana adını veren 'SİS' perdesini hem aralayan hem de o 'SİS'e boğan bir yapı olarak kitabın tamamına yayılıyor..
Mistik Anarşist bir karakterden, kaderci karakterlere; filozofların iç sesinden yavru köpek Orpheus'un iç sesine varana kadar bir sarmal halinde okura yaklaşıyor ve onu zorlamadan içine çekiyor..
Konuya yer yer pervasız ve realist yaklaşsa da; sadece final bölümü için bile okunabilir...
Unamuno'nun SİS'li zihninden fışkıran şu sözüyle noktayı koyalım;
"Hayat bize birçok şey, ölümse daha çoğunu öğretir."
Fekat ne güzel bir kitaptın sen öyle Augusto Perez ne kadar yoğun yaşadın ya da ne saçma yoğunluk girdabına sokuldun. Yaşarken hayatın adına bir kurgu yaratmak istedin ve bunun için elinden geleni yaptın. Sonunda gerçekten bir kurgu olduğunu öğrendiğin zaman... Okuyun bence fazla sözle usandırmayayım.️
#migueldeunamuno
.
.
#akilfikirgezegeni