Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrı ve Devlet

Mihail Bakunin

Tanrı ve Devlet Hakkında

Tanrı ve Devlet konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Cennetin inananları ve şairleri daha samimi oldukça daha da tehlikeli bir hale gelirler. Daha önce söylediğim gibi, bilimsel soyutlama, öz olarak doğru, yaşam için gerekli, rasyonel bir soyutlamadır; yaşamın teorik temsili ya da öyle demeyi tercih ederseniz, vicdanıdır. O yaşam tarafından özümsenebilir ve sindirilebilir; öyle de olmalıdır. İdealist soyutlama olan Tanrı ise aşındırıcı, yaşamı parçalayan ve yok eden, yanlışa sürükleyen ve öldüren bir zehirdir. İdealistlerin kişisel değilama kutsal gururu yenilmez ve merhametsizdir; onun yok edilmesi gerekir fakat o hiçbir zaman teslim olmaz, son bir nefesi kalsa bile, Prusya’da, halkın imparatorlarının mahmuzlu botları altında ezildiğini görmek isteyen o Alman idealist teğmenler gibi, halkı Tanrı’ya kul etmek için uğraşır. Sonuç biraz farklı olsa da inanç aynıdır ve bu inancın sonucu köleliktir...
Çevirmen:
Emre Demirel
Emre Demirel
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 42 dk.Sayfa Sayısı: 95Basım Tarihi: Eylül 2020İlk Yayın Tarihi: 1882Yayınevi: Gece Kitaplığı YayınlarıOrijinal Adı: Бог и государство
ISBN: 9786257189514Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 22.7
Erkek% 77.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Mihail Bakunin
Mihail BakuninYazar · 10 kitap
Mihail Aleksandroviç Bakunin (Rusça: Михаил Александрович Бакунин; 30 Mayıs [E.U. 18 Mayıs] 1814 – 1 Temmuz 1876), tanınmış bir Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısıdır. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir ve Anarşizmin babaları olarak anılan düşünürlerden biridir. Bakunin, Moskova’nın Kuzeybatısı'nda, Torzok ve Kuvşinovo arasındaki Piramukhino köyündeki aristokrat bir ailenin çocuğudur. 14 yaşındayken Topçuluk Üniversitesinde askerî eğitim aldığı Sankt-Peterburg’a gitti. Eğitimi 1832 yılında tamamlandı ve Rusya İmparatorluk Muhafız Alayı’na düşük rütbeli bir subay olarak atandı ve Minsk’e, Gardinas’a, Litvanya’ya (artık Belarus) gönderildi. Babası Bakunin’in askerî veya sivil göreve devam etmesini istiyorduysa da, o 1835 yılında ikisini de terk ederek, felsefe okumayı umut ettiği Moskova’ya geçti. Bakunin Moskova’da eski üniversitelilerden oluşan bir grupla arkadaşlık kurdu ve ardından sistematik bir idealist felsefe çalışmasına başladı. Özellikle de Schelling, Fichte ve Hegel’e yoğunlaştı. Başından beri o ve arkadaşları çalışmalarını, o dönem modern bilimin başkenti sayılan Berlin’e bir seyahat yaparak tamamlamak istiyorlardı. Bakunin’in âilesi bu yolculuğun masraflarını karşılamayı reddetti; ama sonunda yumuşadılar ve 1840 yılında yolculuğa çıktı. O sıralar Bakunin’in plânı üniversitede profesör olmaktı (arkadaşlarının deyimiyle “doğruluğun râhibi”). Fakat daha sonra “Sol Hegelciler” adı verilen radikal öğrencilerle karşılaştı ve onlara katıldı. Berlin’deki sosyalist harekete dâhil oldu. Buradan Proudhon ve George Sand’le karşılaşacağı, Polonyalı sürgünlerin lideriyle tanıştırılacağı Paris’e geçti. Paris’ten İsviçre’ye seyahat etti. Burada bir süre kalarak sosyalist hareketlerde faâl olarak bulundu. İsviçre’deyken, Bakunin Rusya hükûmeti tarafından Rusya’ya çağrıldı ve çağrıyı reddetmesi üzerine mallarına el konuldu. 1848 yılında Paris’e döndüğünde, Rusya’ya karşı ateşli bir saldırı başlattı ve bu Bakunin’in Fransa’dan sürülmesine neden oldu. 1848’in devrimci hareketleri kendisine demokratik bir kampanyaya katılma fırsatını verdi ve 1849 Mayısındaki Dresden ayaklanmasına katılması nedeniyle tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. Bununla birlikte idam hükmü ömür boyu hapse çevrildi ve Rus yetkililere teslim edildi. Hapsedildi ve 1855 yılında doğu Sibirya’ya gönderildi. Bakunin Amur bölgesine gitmek için izin talep etti ve buradan kaçmayı başararak Japonya’ya, ardından da 1861 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nden İngiltere’ye geçti. Geri kalan yaşamını batı Avrupa’da, özellikle de İsviçre’de sürgünde geçirdi. 1869 yılında Sosyal Demokratik Birliği kurdu. Bununla birlikte Birinci Enternasyonal’in uluslararası bir organizasyon olduğu ve yalnızca ulusal organizasyonların üyeliğe kabûl edildiği bahanesiyle Bakunin’in kurduğu birlik Birinci Enternasyonal’e alınmadı. Oluşturulduğu yıl dağılan bu birliği oluşturan çeşitli gruplar daha sonra Enternasyonal’e ayrı ayrı katıldılar. 1870 yılında Bakunin Lyons’taki başarısız bir ayaklanmaya önderlik etti. Ayaklanma daha sonra Paris Komünü için örnek teşkil etti. Karl Marx ve Friedrich Engels daha sonra bu komünü onayladılar ve onu proletarya diktatörlüğünün bir örneği olarak tanımladılar; bununla birlikte Marx Lyons’taki ayaklanmanın erken ve maceracı bir ayaklanma olduğu görüşündeydi.[2] Çünkü başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Aynı zamanda da Bakunin'in önderliğinde olması böyle bir değerlendirmeyi getirebilirdi. Bakunin’in 1872’deki Lahey Kongresi’nde Marx’ın üstün gelmesiyle Enternasyonal’den tasfiye edilmesi, Marksist düşüncenin devletin nihâî çözülmesinden önce kurulmasını öngördüğü işçi devleti görüşü ile Bakunin’in böyle bir ara basamağa gerek olmadığına dâir görüşü arasındaki uyuşmazlığın açık bir temsili oldu.[3] Marx’ın (dehâsını kabûl ederek) yaptığı sınıf çözümlemesini ve kapitalizme ilişkin öne sürdüğü ekonomik teorilerini kabûl etmekle birlikte, Devlet ve Otorite hakkındaki görüşlerini de son derece âciz, yetersiz buluyordu. Marx’ın küstah ve kibirli olduğunu ve yöntemlerinin komünist devrimi tehlikeye atacağını düşünüyordu. "Bakunin Yahudi kökenli olduğu için Marx’a saldırarak anti-semitist olduğunu da açığa vurdu" diyenler de vardır. Fakat ilginç olan Marx'ın redaktörlüğünü yaptığı Neue Rheinische Zeitung'da Bakunin'in Rus ajanı olduğunu iddia eden bir haberin ciddi imiş gibi yayınlanması ve Avrupa'da tüm burjuva basınının ve bunlara hâkim Yahudi kökenlilerin bu sözde haberi sık sık tekrarlamaları karşısında Bakunin anti-semitist sayılabilecek ifâdeler de kullanmıştır. Bu haber özellikle Marx'a çok yakın Utin (daha sonra Çar'dan özür dilemiş ve Rusya'da yaşamasına izin verilmiştir) tarafından sürekli gündemde tutulmuştur. Bakunin 1873 yılında Lugano’da bir köşeye çekildi ve 13 Haziran 1876’da Bern’de öldü.