En Beğenilen Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar Gönderileri
En Beğenilen Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar kitaplarını, en beğenilen Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar yazarlarını, en beğenilen Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarih Ötesi Bir Diyalog: İbn Arabî ile Lao-Tzû ve Çuang-Tzû
❈❈❈
Medeniyetler arası felsefe ve mistik düşünce üzerinde uzmanlaşmış, Prof. Dr. Toşhihiko İzutsu, Kur'an-ı Kerimi Japoncaya ilk kez çeviren oydu. İslâm, Uzak Doğu ve Batı düşünce sistemleri hakkında çok verimli biriydi. Uluslararası konferanslarda farklı ülkelerde düzenli
Kendi geçirdiği vecd tecrübesinde nesneleri başka bir ışık altında görmüş olan bir kimsenin bakış açısından, ontolojik olarak, "özler"in yok olup ortadan kalktığı bir merhale vardır. Bu ise Çuang-Tzû için, tâ ezelden beri, nesnelerin katı ve sağlam ontolojik nüveleri anlamında "özler" diye bir şeylerin mevcûd olmadığına delâlet etmektedir. Bu görüşe göre, herhangi bir olayda bu "özler" denilen şeyler sağlamlıklarını kaybetmekte ve [bir çeşit] sıvılaşmaktadırlar. "Rüya" ile "realite", vâsî ve sınırsız "farksızlık" aleminde birbirlerinden fark edilmemektedirler. Bu âlemde artık bir masa ile koltuk arasında, bir masa ile bir kitap arasında çekilecek belirgin bir ayırım farkı [sınır] bulunmamaktadır. Burada her şey kendisi olmakla beraber aynı anda başka sayısız nesnedir de. "Özler" olmadığından her şey birbirinin içine dühûl etmek de ve sonu gelmeyen bir biçimde biri ötekine dönüşmektedir. Bütün nesneler, dinamik bir biçimde, "bir"dirler. Bu görüş açısını isabetli bir biçimde İbn Arabî'nin Varlığın Birliği (Vahdet-i Vücûd) kavramıyla mukayese edebiliriz. Ve artık idrâk ediyoruz ki bu, Çuang-Tzû'nun "Büyük Karmaşa" ya da Kaos dediği şeydir.
Onun zihni hangi durumda zuhur ederse etsin o durumda bulunmaktan râzîdir. Onun dış görünüşü sessiz ve sakindir.
Onun alnı açıktır ve bakışı da kaygısızdır.
O bâzan sonbahar gibi soğuk ve acımasız olur; bâzan da ilkbahar gibi sıcak ve candan olur. Tıpkı dört mevsimin Tabîat'a uğrayıp geçmeleri gibi, sevinç ve öfke de ona aynı doğallıkla uğrayıp geçerler. (Sonu olmayan bir değişim içinde birbirine dönüşmekte olan) her şeyle kâmil bir uyum içinde olan İnsân-ı Kâmil hiçbir sınır tanımaz.
Böylece İnsân-ı Kâmil her bakımdan Semâ'nın ile Arz'ın, yani kendisini Varlık âlemi olarak izhâr eden Yol'un [Tao'nun], Kâmil sûretidir. Semâ ile Arz hangi aslâ dayanarak var iseler ve yaşıyorlarsa İnsân-ı Kâmil de aynı ilkeye göre var olur ve yaşar. İnsân-ı Kâmil ile Yol'un [Tao'nun] icraatını bu ortak ilkesi Adem-i İcraat ilkesinden başka bir şey değildir. İnsanın yaşamak ve maksadına ulaşmak üzere ortaya koyduğu bilinçli çaba, bu yüce ilkeyi çiğner ve onun gerçekleştirmeyi umduğunu tamamen aksi bir sonuca yönlendirir.
İnsân-ı Kâmil kavramı hakkındaki en temel gözlemi tekrarlamakla işe başlayalım; o da şudur ki: İnsân-ı Kâmil Yol'da [Tao'da] tümüyle ifnâ olarak onunla "bir" olmuş olan bir kimsedir. Manevî vecd içinde iken bir kimse eğer Nûra Kavuşma'nın kendi "nefs"inden hiçbir kalıntının [iz'in], ve "kendisi" ile Yol [Tao] arasında da hiçbir farkın kalmamış olduğu nihaî safhasını yaşarsa, işte bu olayı bir İnsân-ı Kâmil'in doğuşunun alâmetidir. Lao-Tzû bu safhaya "Vahid'i [Bir'i] kucaklamak" (pao) adını vermektedir.
"Kutsal İnsan" Vahid'i kucaklar ve bundan ötürü de Semâ'nın [Arş'ın] altında ne varsa hepsinin de mi'yarı olur.
Nefsini kontrol altında tutarak baş kaldırmasını engelleyen (İnsân-ı Kâmil) Vahid'i kucaklar ve bir daha da O'ndan aslâ ayrılmaz.