1001 Temel Eser

Tiryaki Sözleri

Cenap Şahabettin
207 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 2006
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

203 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Türk şâir ve yazar. Servet-i Fünûn edebiyatının önde gelen temsilcilerinden Cenap Şahabettin kalemi ile tanıştık. Aslında özlü sözler eserlerini okumayı sevmem, eser okurken kendim ruhuma dokunan cümleleri bulmayı tercih ederim. Türk Edebiyatında sembolizm akımının öncüsü olarak kabul edilir. En önemli eserlerinden biri kabul edilir Tiryaki Sözleri. Okurken sanki panteist bir inancı olduğu anlaşılıyor, nedense öyle hissettim. Eser içerisinde yaklaşık 1814 özlü söz mevcut. Hoşunuza gidecek, seveceğiniz elbette birçok cümle göreceksiniz diye düşünüyorum. Şimdi yeni bir kitap okuma zamanı. ............Herkese Keyifli Okumalar Dilerim...........
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Nesil Yayınları · 20131,260 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Kitap okumanın durağan zamanlarındayım. Elime geçen roman sürünüyor, Konsantrasyon eksikliği, sıcak ve nemli havanın verdiği bitkinlik, herhangi bir sayfayı okurken, farkında olmaksızın dakikalarca o sayfada kalıp bir şeyler düşünmem, bilinçsizce çevirdiğim sayfalar ve sonunda yarıda kalıp rafa kaldırılan son bir buçuk ayda okunamayan birkaç
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Nesil Yayınları · 20131,260 okunma
207 syf.
9/10 puan verdi
Tiryaki sözler, tiryaki bizler
"Gerçekten sadece 2 takipçim mi bu güzel kitabı okumuş?" diyerek incelemesini yazma gereği duydum. İçerisinde çok anlamlı sözler bulunduran bir eser. İlkokuldan itibaren her seviyeye hitap ettiğini düşünüyorum. Benim kişilik gelişimimde önemli yeri olmuş bir eser. "Farklı bakış açıları katıyor." demek sıradan olur. Bu kitabın "zihin açıcı" bir yönü olduğunu düşünüyorum! Çünkü sizi hep düşünmeye itiyor. İnsana kattığı fikirler çok fazla. Ayrıca içerdiği sözler çok bizden, çok içten. Sevdiğim bir sözü paylaşırsam eğer: "Olduğundan fazla görünmek isteyen, olduğu kadar bile görünmez olur." Bu kitaptan yapılan alıntıları kolayca okumanız için buraya link bırakıyorum:
Tiryaki Sözler
Tiryaki Sözler
/alintilar Son olarak; Cenap Şehabettin iyi ki sözlerini bizlere duyurmuşsun!
Tiryaki Sözler
Tiryaki SözlerCenap Şahabettin · Karbon Kitaplar · 20181,260 okunma
207 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
'' TİRYAKİ SÖZLER '' Cenap Şahabettin
Kitabın Adı:
Tiryaki Sözler
Tiryaki Sözler
Kitabın Yazarı:
Cenap Şahabettin
Cenap Şahabettin
Tür: Vecize (Özlü Sözler) Tiryaki Sözleri daha çok şiirleri ile tanınan Cenap Şahabettin'in özlü sözlerinden oluşan bir kitaptır. Edebiyatımızdaki bazı isimler şair, bazıları roman yazarı, kimileri ise hikâyeci kimliğiyle ön plana çıkmıştır. Fakat müstakil olarak vecize türünde eser veren pek azdır. Türk edebiyatında vecize denince akla gelen ilk isim,bu alanda haklı bir şöhrete sahip olan Cenap Şahabettin'dir.
Tiryaki Sözler
Tiryaki SözlerCenap Şahabettin · Karbon Kitaplar · 20181,260 okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
"Tiryaki Sözler" kitabi Türk Edebiyatı'nda büyük yeri olan şair Cenap Şahabettin tarafından 1918 yılında yazılmış olup içerisinde 1817 söz bulunmaktadır. "Tiryaki Sözler" Cenap Şahabettin'in bir ömür boyu topladığı ve kaydettiği sözlerden oluşmaktadır. Bir solukta okuyacağınız bilgi dolu bir kitap. Keyifli okumalar...
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Maviçatı Yayınları · 20171,260 okunma
94 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Servet-i Fünun döneminin şair ve yazarlarından Cenap Şehabettin'in güzel sözler içerin kitabıdır. Gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şairdir. 1934 yılında vefat etmiştir. Mezarı Bakırköy'dedir.
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Akvaryum Yayınları · 20131,260 okunma
207 syf.
2/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Gelişememiş bir zihniyet...
Hayatımda okuduğum en yazar olmayan yazar demek istiyorum... Şöyle ki adamın ne olduğu, kimden yana olduğu belli bile değil. 208 sayfalık kitapta 109 kez kadın kelimesi kullanan, her konuyu eninde sonunda kadınların hamakatine bağlayıp kendince aşağılayan, bana göre aşağılık kompleksi olan biri. Yazdıkları ipe sapa gelmez... Hangi konuyu tutsam elimde kalır; Din konusunda ne düşündüğü kararsız... Sözde Müslüman ama sözleri öyle demiyor. Siyaset desen hiçbir şeyden memnun değil. Şark toplumunu beğenmiyor ama Amerikayla Almanyayı kötülemekten de geri kalmıyor. Hukuk'a bir diyeceği var, toplum konusunda da bilir kişi, edebiyat desen kimseyi beğenmiyor, kendini aşk hekimi şiir ustası ilan etmiş, her konuda bir fikri var. Hemen hemen tüm bunların hepsini unutup görmezden gelebilirdim çünkü kendi fikri banane dimi... ama adam'ın zenciler hakkında ❝Ruhları ayakkabı boyasından yapılmış.❞ demesi benim için bardağı taşıran son damla oldu... Sözde edebiyatçı olacak, bir de yazarlarda ve edebiyatta ahlaktan, edepden dem vuruyor ama kendisi insanları dış görünüşüyle yargılayan, ırkçılık hastalığından muzdarip zavallı acınası karaktersiz bir insan müsveddesi... Yazar demek yazarlara hakaret gibi geliyor bana... evet güzel kelamları yok değil ama böyle zihniyeti iğrenç birinin dili güzel olsa ne yazar... Okusanız istifade eder misiniz bilemem ama okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz.
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Tercüman Yayınları · 19781,260 okunma
220 syf.
·
Puan vermedi
1814 söz= 1814 roman Edebiyat-ı Cedide ( Bilinen adıyla Servetifünun) dönemi yazarlarından Cenap Şahabettin tarafından aşk, doğa, güzellik, devlet, politika vb. üzerine söylenmiş sözlerin bulunduğu imge ve metaforlarla dolu hoş bir eser. Kitabın en güzel yanı her söz üzerine saatlerce düşündürebilir oluşu. Her sözü okurken kendimi farklı bir araştırma konusunda buldum. Eserin, gerek şairin hayatı ve edebi kişiliği gerekse yaşadığı döneme ve kalem kavgalarına kadar derinlemesine bir araştırmaya sevk eden bir etkisi oluyor. Bilmem sizin de karşılaştığınız bir durum mu bu? Aslında hemen her kitapta en az bir araştırma yapmaya sürükleyecek ilgi çekici bir şey vardır. Tiryaki Sözleri ile Cenap Şahabettin bize bu imkânı fazlasıyla veriyor. Kitaptan: Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; kölesi değil.
Tiryaki Sözleri 
Tiryaki Sözleri Cenap Şahabettin · Karbon Kitaplar · 20191,260 okunma
58 syf.
·
Puan vermedi
Içinde guzel sözlerin bulunduğu, guzel ve hemen beş dakika içinde bitirebilecek bir kitap, böyle temel eserler her kütüphanede bulunmalı ,cok kisa ve sözlerden oluşan bir eser olduğu için uzun yorum ve ya üstünde cok konuşulacak bir kitap değil ama güzel
Tiryaki Sözleri
Tiryaki SözleriCenap Şahabettin · Maviçatı Yayınları · 20171,260 okunma
220 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Çok güzel sözlerin olduğu kitap
Türk yazar ve şair Cenap Şahabettin'in farklı eserlerinde yer alan sözlerinin derlendiği bir kitaptır. Kitapta, Şahabettin'in hayatı ve eserleri hakkında kısa bir giriş yapıldıktan sonra, kitap boyunca yazarın farklı eserlerinde yer alan düşünceleri ve söylemleri yer almaktadır. Kitapta yer alan sözler, genellikle toplumsal konulara, insan ilişkilerine ve hayatın anlamına dair düşünceleri yansıtmaktadır. Cenap Şahabettin'in dil kullanımı oldukça etkileyici ve sade olduğu için, kitapta yer alan sözler oldukça akıcı ve anlaşılır bir şekilde okunabilmektedir. Kitabın en önemli özelliklerinden biri, Cenap Şahabettin'in Türk edebiyatındaki önemli yazarlardan biri olmasına rağmen, günümüzde pek bilinmeyen sözlerine yer vermesidir. Bu nedenle, Türk edebiyatına ve düşünce hayatına ilgi duyanlar için oldukça değerli bir kaynak olabilir. Genel olarak, "Cenap Şahabettin Tiryaki Sözleri" adlı kitap, yazarın farklı eserlerinde yer alan düşünceleri bir araya getirerek, okuyuculara yazarın farklı yönlerini tanıma fırsatı sunuyor. Kitap, Türk edebiyatı ve düşünce hayatına ilgi duyanlar için önerilebilir.
Tiryaki Sözleri 
Tiryaki Sözleri Cenap Şahabettin · Karbon Kitaplar · 20191,260 okunma

Yazar Hakkında

Cenap Şahabettin
Cenap ŞahabettinYazar · 14 kitap
Cenap Şahabeddin, (Osmanlıca: جناب شهاب الدين)(21 Mart 1870, Manastır - 12 Şubat 1934, İstanbul) Türk şâir ve yazar. Servet-i Fünûn edebiyatının önde gelen temsilcilerindendir. 1 Mart 1870'te Manastır’da doğdu. Babası Osman Şahabettin Bey, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda öldü. Babasının ölümünden sonra yaklaşık altı yaşında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. İlkokulu Tophane’de Mekteb-i Feyziyye’de okudu. Ardından Eyüp Askerî Rüşdiyesi’ne girdi. Bu okulun yıkılması üzerine Gülhane Askerî Rüşdiyesi’ne geçti ve 1880 yılında buradan mezun oldu. Daha sonra Tıbbiye İdâdîsi’ne girdi, iki yıl okuduktan sonra Askerî Tıbbiye’nin beşinci sınıfına kabul edildi. 1889’da doktor yüzbaşı olarak okulu bitirdi. İyi bir derece ile mezun olduğu için 1890 yılı başlarında cilt hastalıkları sahasında ihtisas yapmak üzere devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada dört yıl kadar kaldı. Paris’te dört yıl cilt hastalıkları ihtisası yaptı. Döndükten sonra hekim yüzbaşı rütbesiyle bir müddet Haydarpaşa Hastahanesi’nde hekimlik yaptı. Takip edildiği korkusuyla İstanbul’dan uzak bir yerde görev alabilmek amacıyla kendi isteğiyle karantina dairesine geçti. Mersin ve Rodos'ta karantina hekimliği yaptı. 1896’da sıhhiye müfettişliği göreviyle Cidde’ye tâyin edildi. 1898’de Cidde’den merkez müfettişliği vazifesiyle İstanbul’a döndü. Daha sonra kısa bir süre Suriye vilâyeti sıhhiye reisliğine atandı. İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra Meclis-i Kebîr-i Sıhhî üyeliği ve Dâire-i Umûr-ı Sıhhiyye müfettişliğiyle tekrar İstanbul’a döndü. 1914'te emekliye ayrıldı. Emekliliğinde Darülfünûn’da "Garp edebiyatı", "Fransız Dili" ve "Osmanlı edebiyatı tarihi" dersleri müderrisliğine tâyin olundu. 1922 yılında, bir gün derste Yunanları övüp Millî Mücadele’yi küçümseyen sözler sarfettiği ileri sürülerek Dârülfünun öğrencileri ve diğer bazı hocalar tarafından aleyhinde nümâyişler düzenlendi. Cenap Şahabettin Bey'in o sözleri söyleyip söylemediği hiçbir zaman tespit edilemediyse de, önceki bazı siyasî yazıları onu suçlu bulmaya yeterli görüldü. Ali Kemal, Rıza Tevfik, Hüseyin Dâniş ve Barsamyan Efendi ile beraber 1922 yılı eylül ayında Dârülfünun’daki görevinden istifa etmek zorunda bırakıldı. Bu olaylar üzerine bir çeşit inzivayı tercih eden Cenap Şahabettin, daha çok edebiyat ve sanat konularında yazı faaliyetine devam etti. Son yıllarında yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığı sözlüğünü tamamlayamadan 13 Şubat 1934’te beyin kanaması nedeniyle İstanbul’da yaşamını yitirdi. 14 Şubat'ta sade bir törenle Bakırköy Mezarlığı'nda kızı Destine Hanım'ın yanına gömüldü. Cenap Şahabettin, 1895 yılından başlayarak ölümüne kadar devam eden yazı faaliyetlerinde, özellikle Cumhuriyet dönemine kadar başta şiir olmak üzere edebiyatın çeşitli alanlarında otorite kabul edilmiş başlıca şahsiyetlerden biridir.[4] Tanzimat’tan sonra Batı edebiyatı tesirinde gelişen Türk şiirinde Abdülhak Hâmid’in ardından en büyük yenilikleri yapanlar arasındadır. Edebiyatla yakından ilgilenen bir ailede doğup büyüyen Cenap Şahabettin, on beş, on altı yaşlarında iken Muallim Naci ile Şeyh Vasfi Efendi'nin etkisinde kalarak onların gazellerini tanzir ve tahmis etmiştir. İlk şiiri bir gazeldi ve 1885’te daha öğrenciyken Saadet gazetesinde yayınlandı. Daha sonrasında yazdığı on dokuz şiirinin de nazım biçimi gazel oldu. Bu dönemden sonra Abdülhak Hâmid Tarhan ve Recâizâde Mahmud Ekrem gibi ustaların eserlerini okumaya başlayan Cenap Şahabettin'in yeni şiirleri, Saadet gazetesiyle beraber Gülşen, Sebat ve İmdâdü’l-midâd dergilerinde yayımlandı. Henüz tıbbiye öğrencisi iken 18 şiirini "Tâmât" adıyla küçük bir kitap hâlinde 1886'da yayımladı. Tıp ihtisası için Paris’te bulunduğu yıllarda, daha çok edebiyata ilgi gösteren Cenap, kendi ifadesiyle parnasyen ve sembolist şairleri okumuş, özellikle Paul Verlaine’den etkilenmiştir. Yurda döndükten sonra da şiiri yavaş yavaş bu tesirler etrafında değişmeye başlamıştır. 1895 yılı sonlarında Hazîne-i Fünûn dergisinde yayımlanan “Benim Kalbim” başlıklı şiiri Cenap Şahabeddin'in kelimelerle çizilen tablo karakterindeki şiirlerinin ilkidir. Cenap Şahabettin bu yıllarda Mekteb, Hazîne-i Fünûn, Maarif, Ma‘lûmat gibi dergilerde şekil, muhteva ve ifade bakımından hem kendisinin ilk şiirlerinden, hem de çevresinde benimsenmiş şiir tarzından farklı denemelere girişmiştir. Özellikle Mekteb dergisinde 1896 senesinde yayımlanan 42 şiiri dönemin edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Dönemim edebiyat çevresi, “yeni şiiri savunanlar” ve “eski şiiri savunanlar” olarak iki cepheye ayrıldı. Bu kutuplaşmanın sonucu olarak Cenap Şahabettin, yeni şiircilerin Tevfik Fikret yönetimindeki Servet-i Fünûn dergisinde kendisine yer buldu. Servet-i Fünûn şairlerinin çok kullandıkları, bir Fransız şiir formu olan "sone" tarzını, Türk edebiyatı'nda ilk defa Cenap Şahabettin “Şi‘r-i Nânüvişte” adıyla yayımladığı şiirinde uygulamıştır (1895). Şâir, bu yıllarda Mekteb, Hazîne-i Fünûn, Maarif, Ma‘lûmat gibi dergilerde şekil, içerik ve anşatım bakımından farklı şiir denemelerine başladı. Bu dönemde meydana gelen edebî kutuplaşmada Servet-i Fünûn takımına katıldı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil’le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri ve gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şâir oldu. Cenap’ın şiirleri hakkında dikkate değer tahliller yapmış olan Mehmet Kaplan, onun şiirlerinin tabiat ve ev içi tasvirleriyle, alegorik ve sembolik imajlarla yoğunlaştığını belirtmiştir; "Yalnız o da çağdaşları gibi hayatı ve insanları, aralarına girmeyerek uzaktan temaşa lezzetiyle yetinmiştir. Resim ve mûsiki kültürü olan Cenap Şahabettin, şiirini bu sanatlarla beraber yürütmüştür. Şiirine mûsiki sanatının girişinde Fransız sembolistlerinden faydalanmakla beraber bunu pek az şiirinde başarı ile uygulayabilmiştir. Elhân-ı Şitâ, Yakazât-ı Leyliyye, Temâşâ-yı Leyâl, Temâşâ-yı Hazân gibi şiirleri nesiller boyunca okunan Cenap Şahabettin, şiirde âhenge önem verdiği için hece yerine daima aruzu tercih etmiş, makalelerinde ve tartışmalarında hece veznini küçümsemiştir." Şiirin tek gayesinin güzellik olduğunu savunan ve ona başka bir fonksiyon yüklemek istemeyen Cenap, tabiatı panteist bir duygu ile bir bütün olarak algılamıştır. Bu bakış açısıyla doğadaki her maddeyi birtakım ruh halleri ile betimlemiştir. Şair, fikir ağırlıklı şiirlerinde sosyal konuları ele almamış, insanın kaderi ve kâinat içindeki yeri üzerinde durmuştur. Gece, mehtap ve sonbahar gibi daha çok hissî tabiat manzaralarını da saf bir şekilde ele almış, şiirlerinde tabiat, kadın ve aşk temalarını işlemiştir. “Münâcât I-IV”, "Derviş" ve "Tevhid” gibi şiirlerinde panteist dinî duygulara, "Hilâl-i Giryân" başlıklı şiirinde ise millî duygulara yer vermiştir. 1908'den sonra düz yazı ağırlıklı yazmaya başladı. Tanin, Hürriyet, Kalem ve Hak gazetelerinde makaleler yazdı. Şiirleri ölümünden sonra kitaplaştırılan yazarın gezi, makale ve tiyatro eserleri sağlığında basılmıştı.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.