“Sözcüklerin hiçbir şey ifade etmediğini düşünen birçok kişi, özellikle birçok yoldaşımız var. Tam tersine bir şeyi söylemek, en az resmetmek kadar zor ve ilginç değil mi?”
Kulağını kestiği için deli olduğu söylenen, kiminin sevecen arkadaş canlısı diye söz ederken, kimilerinin de tuhaf, acayip yaratık diye bahsettiği, ölen kardeşinin ismini taşıyan, ayinlere katılmak için babasının kilisesine giderken üzerinde "kendi" adının yazılı olduğu mezar taşının önünden geçen Vincent Van Gogh.
Van Gogh dindar bir kimseyken hayatının sonlarına doğru ressam olmuştur.
Kliniğe yatırılan ressam orada tedavi görmüş ve kardeşi Theo'nun destekleriyle hayatta kalmıştır. Vincent, Theo'yu ikinci kişiliği olarak görmeye başlamıştı. Kardeşine mektuplar yazdı.Bu mektupları sadakatle biriktirdi. Sık sık yer değiştirdiği için kaybolan mektuplar oldu. Günümüze ulaşanlar ölümünden sonra kitap haline getirildi.
Gogh aşk hayatında da mutlu olamadı. Terk edildi, terk etti.
"Değişiklik olsun diye bir kadınla birlikte olmak isterdim, aşksız, kadınsız yaşayamam." Van Gogh'un burjuva rüyası olarak nitelenebilecek yuva ve ev hayalleri hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmedi. İlk aşkı Ursula Loyer bir başkasıyla evlendi.
Van Gogh'un eserlerinin de olduğu bu renkli kitabı okuması çok zevkli. Sanatsever biriyseniz kesinlikle beğeneceksiniz. İyi okumalar.