‘’ Seni bir serçenin göz yaşı kadar seviyorum diyeceksin bir serçenin göz yaşı kadar mı bilmessin serçeler ağlayınca ölüyo ‘’ 27.07.2015 tarihli bir not düşülmüş ve tarafımdan 2 tl ye bit pazarından alınmış bir kitap.
Bu notun sahibinin ismi de yazıyor, her ne kadar kime hitaben yazdığı belirtilmemiş olsa da.
İnsan bir kitaba niye bir not yazar demek yerine, acaba niye yukarıdaki notu yazar ki? Acaba kitabın konusunu biliyordu da umutsuz bir aşk mıydı yaşananlar? Ya da kıskançlık hezeyanları mı ? Bilemedim ve kafamda da herhangi bir kendimce senaryo oluşturamadım.
Ama bit pazarında gezinirken sağolsun
Resul Bulama ın ,
#47049275 paylaşımı sayesinde aklımın bir yerlerinde kalmış işte hemen satın aldım.
Evet hem de 2 tl ye. Satan da genç bir çocuk, ‘’ abla çöplerden topluyoruz çoğunu ‘’ diye anlatmaya başladığında kitaplar niye çöpe atılır ki üzüntüsü yaşarken yaklaşık on adet daha çöplerden satış tezgahına terfi eden kitaplar , şimdi benim kitaplığımda onlar huzurla okunmayı bekliyorlar ben de merakla.
Kitabı çok büyük bir hevesle okumaya başladım. Eeee
Resul Bulama beyin listesi tabii ki hevesimin en önemli vesilesi. Kendisine ayrıca teşekkür ediyorum, bilgilendirici, eğitici ve yönlendirici paylaşımları adına.
Kitabı okumaya başlamadan hakkında bilgi edinmek amacıyla internet sitelerinden biraz da araştırdım.
Yazarının , Zehra adlı romanını sağlığında yayımlatma imkanı bulamadığını , ölümünden sonra 1894 yılında Servet-i Fünun dergisinde bölüm bölüm yayınlandığını daha sonra 1896 yılında eski yazı ile kitap halinde , harf inkılabından sonra yeni harflerle de basılarak günümüze kadar birçok yayıncı tarafından birçok kez yayınlanmış olduğunu,
Zehra 'nın yazarın ilk romanı olan ve edebiyatımızda ilk köy romanı olarak kabul edilen Karabibik adlı romanından altı yıl sonra, o yıllarda moda olan Namık Kemal’in etkisi ile popüler olan romantizminden uzaklaşan yazarın, eserlerini gerçekçi bir anlayışla yazdığı , edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman denemesi olarak kabul edildiğini öğrendim.
Zengin ve iyi eğitimli tüccar Şevki’yi canından bezdiren , kendisinden iki yıl sonra doğan kardeşini öldürmeyi göze alacak kadar , güzel ama bir o kadar da geçimsiz , kıskanç Zehra ve tüccar Şevki’nin yanında çalışan babasını küçük yaşta kaybetmiş annesi Münire ile yaşayan Suphi’nin karakter analizleri ile başlıyor kitap.
Eski İstanbul tasviri bir kadar güzel anlatılırken fonda insanın sanat musikisi dinleyesi geliyor. Tüccarın evine giden Suphi, bir anlık tesadüf ile Zehra ile birbirlerini görüyor ve ilk bakışta aşk başlıyor.
Sonra aşıkların evlenmesi ve yaşadıkları ilişkiyi anlatan sayfalar ile devam ediyor.
Buraya kadar normal bir kitap incelemesi ve emin olun bu kadar ciddiyetle yazmak beni öylesine yordu ki bir türlü devamını getiremiyorum.
Okuduğum çoğu romanda kendimden muhakkak bulduğum ve eşleştirdiğim detaylar oluyor ve kendimi ti’ye almadan akıllı bir okur gibi efendi efendi anlatabilmek ise bana bir kaç beden büyük geliyor.
Ya da çoğu kitapta hiç çekinmeden yazdıklarım çoğu kimseye aykırılık olarak yansıyor olsa da benim için müthiş bir terapi vesilesi :)
Zehra kadar güzel olmasam da ehh işte eline yüzüne bakılır sayılırdım. Babam da tüccar ve zengin değildi ama çok anlayışlıdır Allah uzun ömürler versin.
Ne kıskanıldım hatta nasıl bir duygudur hiç öğrenemedim. Biri tarafından sahiplenilmek ,merak edilmek korunmak nedir bilmiyorum artık öğrenme yaşım geldi geçiyor. Kıskançlık hepimizde azıcık da olsa vardır kimse inkar edemez. Hele de sevdiğimiz ise mevzu bahis ama aklını yiyip delirecek, karşındakini bunaltacak düzeyde olmazsa tatlı bir histir hatta.
Nerede kalmıştım ? Evet Zehra kadar güzel, zengin ve kıskanç değildim de yine de başıma geldi. Suphi benzeri bir adamla Zehra’nın yaşadığı olayı ben de yaşadım.
Zehra kadar kırk ayak oyunlarını becerebilecek bir kadın olarak Zehra’nın kayınvalidesinin genç çifte evde yardım etsin diye aldığı aynı Sırrı Cemal gibi genç taze güzeller güzeli ama evime hizmetçi olarak değil de arkadaşım ve meslektaşım olarak gelen hatundan intikam almak hiç aklıma gelmedi. Bende tepkiler planlı programlı olmuyor maalesef. Direk icraat ; vur adamı sakat kalsın kimse yüzüne bakmasın :))
Gerçi çevrenizden ya da yakınlarınızdan birileri yardım talebinde muhakkak bulunuyor. Rahmetli ninem o dönem sağ idi. İkide bir beni telefonla anneme aratıp ‘’ çok iyi bir hoca buldum, okuyup üfleyince kocan sana valla geri dönecek, o kadın büyü yaptırmış büyü, iki gün izin al da gel kızım gidelim şu hocaya’’ diyerek , aldatılan ve boşanmaya kararlı tüm kadınların yaptığı gibi bir taraftan gelinlik fotoğraflarımı kesmek, bir taraftan da hakkım olan sadakatı hocanın bir okuyuşunda bulacağıma inanan ninemin ısrarlarını dinlemek beni çok güldürmüştü.
Öyle entrika dolu bir kadın ki zavallı Zehra, hem kendi hem de çevresindekilerin hayatını mahvedecek kadar da umarsız. Son pişmanlık neye yarar be Zehra?
Hep inanmışımdır; birisinin canını acıtırsam yaşadığı acı benim suçumdur diye. Hoş gerçi eden bulur denir meşhur bir rivayettir ama ben edenin bulduğuna şahit olamadım. Edilen edildiği ile yaşıyor.
Ne benim sonum Zehra gibi oldu, ne de bana bunları yaşatan adamın? Ohh mis gibi malına mal, kariyerine kariyer ekleyerek birlikteliği devam eden gencecik hatununun sonu Sırrı Cemal gibi olacak . Herkes mutlu mesut hayata devam :)
İşin şakası bir tarafa; hakikatten eden buldu diyelim, konu kim olursa olsun, seneler sonra başına gelen hiç bir felaket mutlu olma sebebim olmayacak biliyorum.
İnsanların yaşadıkları hayal kırıklıkları, benim başıma gelmez depresyonu kendi çabanızla atlatarak " aldırma deli gönlüm giden gitsin sen şarkılar söyle" modunda yaşamayı başarınca bir kaç yıl içinde hele de çocuklarınız varsa geçiyor geçmek zorunda çünkü , tüm hayat reaksiyonlarınız onların sağlıklı , mutlu ve huzurlu olmaları için işliyor.
Kötü bir adamdan , adam olmayı öğrenmek zorunda kalmayan çocuklarınızı kendi başınıza yetiştirebildiğiniz için sizin de ömrünüz huzurlu , mutlu ve gururlu geçiyor.
Kitabın çöpten alınma sebebi midir yoksa zamanında iyi korunamamış olmasından mıdır nedir son üç sayfası eksikti. Bitirdikten sonra ne oldu acaba diye merakımdan bir de gidip yenisini aldım da sonunu öğrendim.
Okumanızı tavsiye ediyorum şiddetle. Zehra’nın bünyesinde var olan kıskançlığından kaynaklı bastırmadığı intikam duygusunu, yaptığı onca şeyden sonra Suphi’nin başına gelenleri, güzelliğinin sonunu hazırladığının farkında olmayan ettiğini bulan Sırrı Cemal’i hele de tüm yaşanılan sonların aktristi Urani’yi okurken kendinizde olmasa da çevrenizde , duyduklarınızdan, şahit olduklarınızdan benzer hisleri yeniden yaşayacaksınız.
Keyifli okumalar diliyorum.