Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tam bir kölelik bu! Gururumuz da kölece, alçalmamız da. Yeni bir efendi edinince eskisinin yolu açık olsun!
Kölelik her şeyi bozmuş, her şeyi zehirlemiş değil miydi? Sınıflar arası savaşımı, sermaye ile emeğin birbirine karşı açtığı uzun yok etme savaşını körükleyerek, öfke ve kin üfüren oydu. Bencilliklerin yarattığı bu anlaşmazlık içinde, adaletsizliğe dayanan bir toplum durumunun bu müthiş zulmü içinde, insan insanı, onun yüzünden, kurt gibi parçalıyordu. Yoksulluğun başka nedeni yoktu, kölelik, hırsızlık gibi, cinayet gibi, fuhuş gibi bütün kötücül sonuçlarıyla açlığı doğuran kötü mayaydı; kadın ile erkek onun yüzünden çöküyorlar, başkaldırıyorlar, aşkın dışına atılıyorlar, üvey ana olan toplumun içine bozguncu ve yıkıcı güçler gibi fırlatıyorlardı. Bir tek iyileştirme yolu vardı, köleliği kaldırmak, yerine yeni düzeni kurmak, başka şey koymak, gizi henüz gelecekte saklı duran, o düşlenen şeyi getirmek gerekti.
Sayfa 68 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
817 syf.
·
Puan vermedi
·
401 günde okudu
DÜNYA BENİM YURDUM
Dünya tarihini okumak şu sebeple önemli ki, okuduğun, düşündüğün ve yaşadığın pek çok şeyi, bir bakıma kendini, uzun bir bütünün parçaları olarak görebilmeni mümkün kılıyor. Böylece bu parçalar yerli yerine oturup daha iyi değerlendirilmeye açık hâle geliyorlar. Bana göre bununla bağlantılı ikinci bir sebep de şu: (Dünya tarihini okumak) Bugün
Dünya Tarihi
Dünya TarihiClive Ponting · Alfa Yayınları · 2015182 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
Hayat her zaman teorilere üstün gelir.
İçinde yaşadığımız ve dahası, yaşamaktan çok her an her yerde ona bağlandığımız bir sistem tarafından birer Gregor Samsa'ya dönüştürülürken benliğimizin de ne denli kontrol edildiğini, yönlendirildiğini ele alan harika bir çalışma. Lordon, Marx ve Spinoza ile açıklamaya çalışmış yaşadığımız sorunları. Marx'ın ekonomi-politiğinin yanında
Kapitalizm, Arzu ve Kölelik
Kapitalizm, Arzu ve KölelikFrederic Lordon · Metis Yayınları · 201359 okunma
190 syf.
9/10 puan verdi
Zargananın ilk sayfasından son sayfasına kadar sürekli bi soru işaretiyle devam etmek ve bittiğinde bile yanıtsız kalmış sorularla başbaşa kalmak.Yazar okurun kafasında oluşan her soruya cevap vermeli mi eserinde diye düşündüm bittikten sonra.Yanıt verecekse eser yazarın istediği doğrultuda hep olmaz mı oysaki bazen susmak gerekmez mi okuyucuya
Zargana
ZarganaHakan Günday · Doğan Kitap · 20137,3bin okunma
APTALLAR CENNETİNDE DÜŞÜNEBİLMEK ÜZERİNE;
Herhangi bir fikir, cemaat inancı, kutsalı ve ya saygı duyduğu bir düşünce sistemi olabilir. Fakat bu düşünüşe tanrısal boyutlar yükleyerek tapmak, zıt kutupların yaptığı yapıcı ve ilerici eleştiriyi kabullenemeyerek düşman kabul etmek, üzerine atılan her olumlu fikri “tanrının ve kutsal saydığının” arkasına gizlenerek hakaret sayıp aynı zamanda saygı beklemek, içerisinde bulunduğu dogmanın karanlığında mutlu olanlar: çağa ayak uyduramayıp atalarının ruhlarını yaşatırlar. Aynı zamanda ileri düşünenleri aşırı bulup lanetlerler. Her fikir belirli bir çağın aidiyetini üzerinde barındırır; Toplumsal yaşamın el verdiği şartlarda şekillenir, gelişir ve kendi kendisini sönümler. Hiçbir fikir tanrısal ve ya mutlak değildir, her fikir edindiğimiz pratikler kadar gelişir ve oluşur. Belirli bir çağa ait olan fikirlerin günümüzde insanların düşünüş tarzını belirlemesi; geleceğimizi bu fikirler ışığında şekillendirebilecek güce sahip olduğumuz anlamına gelmez. Bu sönümlemeyi gerçekleştirmenin en doğru yolu fikirleri, inançları hayatın rasyonel gerçekleri yapmamaktır. Zaten belirli bir aşamada hem toplumsal güçler, üretim ilişkileri, insanların ahlaki ve düşünüş değerleri, yaşam biçimleriyle zıtlığa düşecek, var olabilmek için faşizmin en karanlık yüzüne ihtiyaç duyacaktır. Kölelik çağında, sanayi devriminde ki ahlak mevcut değildir. Sanayi devrimiyle birlikte toplumsal yapıda köleci toplum yapısıyla aynı olamaz. Fikirler, maddi yaşamdan esinlenerek pratiğe dökülür. Metafiziğin her kesinliği aslında birer dogma, zihin yıkama ve mevcut kurumsallaşmanın devamını sağlamaktır. .
Reklam
Köleliği ortadan kaldırmanın tek yolu “insan” denilen varlığı “kutsal” nitelikte saymaktır ve işte İslam şeriatı bu zihniyete yabancı kaldığı içindir ki olumlu sonuç yaratamamıştır.
Kadın kahraman utancı ve dehşeti af dilemeyen bir edayla üstlenecekti; bir çocuk katili olmayı seçmenin sonuçlarına katlanacaktı; özgürlüğü bizzat talep edecekti. Kölelik, korkunç ve yolu izi olmayan bir yöreydi.
İSLÂM ÇAĞRISININ TEMEL ÖZELLİĞİ
Bir insanın diğer bir insan tarafından konulan kanuna boyun eğmesinden daha beter bir uşaklık ve kölelik var mıdır? Bir insanın kalbiyle başka bir in-sanın iradesine bağımlı olmasından daha beter bir uşaklık var mıdır? Bir in-sanın kalbiyle başka bir insanın arzu veya gazabına bağımlı olmasından daha beter bir kölelik var mıdır? İnsanın geleceğinin başka bir insanın zevkine, hevasına ve şehvetine taalluk etmesinden beter bir kölelik var mıdır? Bir insanın başına bir yular veya gem takılmış gibi diğer bir insanın keyfinin doğrultusunda güdülüp yönetilmesinden daha kötü bir kölelik var mıdır? Kaldı ki iş, burada da bitmiyor. Bu kölelik insanı daha da aşağılara düşürmektedir. Tağutun yönetimindeki insanların mallarına ve çocuklarına da el atılıyor. Hiç bir kanun ve hiç bir koruyucunun kabul edemeyeceği yükümlülükler getiriliyor.
260 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Bağışlanmanın Dört Yolu, aynı yıldız sisteminde yer alan Werel ve Yeowe gezegenlerinde yaşanan toplumsal ve siyasi dönüşümü konu ediniyor. Werel zeki canlı türünün ortaya çıktığı gezegen olup baskın ırk, Sahip olarak çağırılan Voe Deo ulusudur. Asker, işçi, çiftçi, hizmetçi, cariye vb amaçlarla kullanılan sınıf ise kuladam, kulkadın, tozlu gibi isimlerle anılıyor. Werel’de yaşayan sahipler Yeowe gezegenini de sömürge haline getirip burada koloniler kurmuşlar. Sosyal olarak hiçbir hakka sahip olmayan köle sınıfı zor şartlarda yaşamlarını sürdürürken Yeowe’de başlayan bir kurtuluş mücadelesi ve bu sırada yaşananlar farklı karakterin gözünden aktarılıyor. Kitap dört bölümden oluşuyor. Bölümlerde farklı sınıflara mensup karakterlerin yaşadıklarını okuyoruz. Kitapta sömürü, kölelik, hürriyet, savaş, kadın hakları gibi birçok konu başarıyla irdeleniyor. Ursula K. Le Guin külliyatına başlangıç için uygun olmadığını düşündüğüm bu değerli eseri okuyacak olan kişilere, kitabı sindirerek okumalarını öneririm. Ayrıca kitap bilimkurgusal öğeler içerse de bu türe ilgi duymayan ancak toplumsal konulara ilgi duyan kişilerin de severek okuyabileceği bir eser. Kitabın çevirisi Çiğdem Erkal İpek tarafından yapılmış. Diğer işlerini de çok beğendiğim Çiğdem Hanım’ın çevirisi esere farklı bir derinlik ve tat kazandırmış. Kapak tasarımını da çok beğendiğimi ayrıca söylemek istiyorum. #bilimkurgukitapkulübü ile başladığımız Hainli döngüsü maratonunu gelecek ay okuyacağımız Anlatış ile tamamlayacağız.
Bağışlanmanın Dört Yolu
Bağışlanmanın Dört YoluUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 2020216 okunma
790 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.