Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir.. Ona sperm verirseniz, size bir çocuk verir.. Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva verir.. Ona sebze verirsiniz, size yemek verir.. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir.. Ona bir şarkı söyleyin, size konser verir.. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak geri verir.. Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun.. Aziz Nesin
Isparta / Süleyman Demirel Üniversitesi'nde kitap fuarı var arkadaşlar. İlgilenenlere duyurulur. Yer : Doğu Kampüsü Konser Alanı ( Kütüphane Önü )
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Öncelikle belirtmeliyim ki yazar takip edeceğim yazarların arasında ilk sıralarda yerini aldı... Ally Carperter büyük bir orkestrada başarılı bir piyanistti. Tüm orkestra arkadaşları onun kişiliğine ve karakterine değer veriyorlardı. Ally büyük konser öncesi ortadan kaybolunca hakkında herkes yorum yapmaya başlamıştı fakat hiç biri onun kaçırılmış olabileceğini aklına getirmiyordu sadece ona aşık olan çellocu arkadaşı Brie dışında... Dedektif Amiri Susan Prescott, araştırmalarına hız verse de herhangi bir delile ulaşamıyordu. Ally'e özel bir ilgi duyuyor ve bunu adlandıramıyordu ama araştırmaları derinleştikçe Ally' e ve annesi Eloise'ye duyduğu yakınlığın sebebini öğrenmişti... Özellikle Ally'nin annesi Eloise ile her görüştüğünde kadının perişan görüntüsü altında yalan söylediği izlemine kapılıyordu... Ally tutulduğu odada yaşamı için savaşırken, yirmi altı yıl sonra öğrendiği bir sır ile ne düşüneceğini şaşırmış durumdaydı.Onu kaçıranlar eğer fidye için kaçırdılarsa bile fidye ödeyecek kadar zengin olan kimsesinin olmadığını düşünüyordu. Acaba yanılıyor olabilir miydi? Eloise' yi ise hem kızını kaybetmiş olmak hem de yakın arkadaşının ve kızının arkadaşının başına gelenler ile baş etmek zorunda kalmıştı. Yirmi altı yıl sonra geçmişinin ve yalanının ortaya çıkması ile kızının kaçırılmasının arasındaki bağı kurmaya çalışmakta zorlanıyordu... Gerilimin hiç düşmediği soluksuz okuduğum bir kitap. Yazım dili sade ve akıcı. Bir kaç çevri hatası olsa da rahatsız edecek boyutta değil...
İzin Yok
İzin YokDiana Hockley · Yalınayak Yayınları · 201620 okunma
Kays El Ecer
Aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri 1- Adam, (o dönemin gözde terliği) Tokyo giymeyecek. Belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor. Şort yasak değilmiş. Yatarken çorap giymesinmiş. 2- Ama kes giyip jogginge çıkması, pazar günlerini doğa budalalığıyla geçirmesi -sizi de yürüyüşe zorluyorsa- yasak. 3- Pamuklu,
Belediye başkanı sorar:Konser biletli mi olsun? Neşet Ertaş:Ben gençlerin son cuğara parasına göz dikmem gurban olduğum biletsiz olsun.
Zap. Orhan Gencebay ciddi, sakin, emin bir ifadeyle, tane tane konuşuyor: "Aslında konser vermiyor değilim... Bilimsel veriler açıkça gösteriyor ki[bakın konuyla alakalı resmi istatistiğin belgesi bu] Türkiye'de şu anda 397 bin kişi duş almakta. Bunlardan 177 bini şarkı söylüyor. İçlerinden, ne yaptığını bilen 63 bini ise benim şarkılarımı terennüm ediyor. Yani, bendeniz halihazırda iki stadyumda birden konser vermekteyim. Üstelik, yağmura rağmen." Kesinlikle doğru. Zap.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
"Bir şeyin gerçek maliyeti onu elde etmek için nelerden vazgeçtiğinizdir ki bu da her zaman nakit paradan çok daha fazlasıdır. Almak için yağmur altında altı saat boyunca sırada beklediyseniz hiçbir konser bileti bedava değildir."
Sayfa 11 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyacak
''Konser sahnelerinde ve tiyatro salonlarında, halk dediğimiz o insan kümeleri önünde şimdiye kadar çok göründüm. Ama bugüne değin öğrencilerden oluşan bir dinleyici toplulu­ğuna hitap etmedim. Bu özelliğinizle, size sunulan konular hakkında sağlam bir bilgi edinmeye kuşkusuz hevesli kimseler olarak, sizinle tartışacağım özel konunun ciddi olduğunu, genellikle düşünüldüğünden daha ciddi olduğunu söyleyerek sizi uyarırsam şaşırmayacağınızı biliyorum. Konunun yoğunlu­ğundan, özgül ağırlığından korkuya kapılmayacağınızı umuyorum. Sizi ezip geçmek gibi bir niyetim yok... Ama müziğin yalnızca maddi olguları ele alındığında, onun üzerine konuş­mak güç; müziği son dakikada kotarılmış ve içine anekdotlarla konu dışı eğlencelikler serpiştirilmiş bir tez konusu yapsaydım, kendimi ona ihanet etmiş sayardım.''
Yazlık kasabada karpuz festivalinde bile meydana toplanıp ayakta konser dinlemeye gelen kalabalığın önüne hemen iki üç sıra koltuk, sandalye yerleştirilir. Kasabanın ''ileri gelenleri'' ve akrabaları en son gelip buralara oturur. Onlardan torpilli olanlarda kenarlara ilişir. ''Halk konseri''nde bile halk yine arkada kalır.
Sayfa 86 - EverestKitabı okudu
Zarif Adam
Cahit Zarifoğlu, Necip Fazıl'in evinde bir sohbet meclisindedir. Herkes pür dikkat üstadı dinler ama yerinde duramayan Cahit ayağa kalkar ve evin içinde dolaşmaya başlar. Necip Fazıl'ın plaklarına bakan, kitaplığını karıştıran şair; Aristo'dan sonra ikinci lakabını Necip Fazıl'ın nüktedân sözleriyle alacaktır. Cahit'in evin içinde dolaştığını ve kitaplarını karıştırdığını gören Necip Fazıl ona şunları söyler; "Yahu burada muhteşem bir konser varken sen notalarla meşgulsün artist." Artist söylemi Nuri Pakdil tarafından da tekrar dile getirilecek ve Pakdil, "Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu'ydu." diyecektir.
Reklam
Osmanlıda müziğin tedavi amaçlı kullanılması. :)
...Bu konuda yeterli bilgi ve deneyime sahip Darüşşifa'nın hekimbaşısı, hastalarına önce çeşitli makamlar dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp yavaşlamasını dikkate alarak uygun melodiyi belirliyordu. Ardından şikayetleri benzer hastaları bir araya getirerek Darüşşifa'nın müziki ekibine haftanın belirli günlerinde konser düzzenlettiriyordu.
Sayfa 128 - TimaşKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.