Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Saadet bizi ezer. Eski bir Yunan atasözü de öyle der; manası aşağı yukarı şudur: Tanrıların bize verdiği bütün nimetlerin hiçbiri katıksız ve kusursuz değildir, onları bir dert pahasına satın alırız. İşle eğlence, keyifle sıkıntı biribirinden çok ayrı oldukları halde, gizli birtakım ilintilerle kendiliklerinden birleşebili yorlar. Sokrates der ki: "Tanrılardan biri hazla elemi birleştirip karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca, bari şunları kuy ruklarından biri birine bağlayalım, demiştir." #montaigne #denemeler
Hoş bir bakıma insan denilen bu budala varlığı yararına işini ayıp lamakta, bu işe yarayan taraflarımızdan utanmakta pek de haksız değiliz ya ... İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeğe hep koşa koşa gideriz. İnsa nı öldürmek için gün ışığında geniş meydanlar ararız, ama onu yarannak için karanlık köşelere gizleniriz. İnsanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. Biri günah, öteki sevaptır. #montaigne #denemeler
Reklam
Hiçbir şeyi kesin olarak bilebileceğimiz bir yol yoktur. Bir tek şey dışında: Kendim ve dünya hakkında ne kadar yanılmış olursam olayım, reddedilemeyecek bir şey var: Düşünüyorum. Tek başına bu bana varlığımı kanıtlar.
Akıl ve beden arasında büyük bir farklılık vardır, akıl tamamen bölünemez iken, beden doğası gereği bölünebilirdir. Çünkü aklı ya da kendimi sadece düşünen bir şey olarak göz önüne aldığımda, kendi içimde parçalar sınıflandıramıyorum, ve açıkça tek ve bütün bir şey olduğumun farkına varıyorum. Aklım vücudum tarafından birleştiriliyormuş gibi görünse de, bir ayak, veya bir kol zarar gördüğünde aklımdan ayrılan bir şey olduğunun bilincine varmıyorum. Bunun yanında isteme, algılama, kavrama, ve diğer benzer yetenekler, herhangi bir şekilde aklın parçaları olarak adlandırılamazlar, çünkü her seferinde, isteme, algılama, kavrama, ve benzerlerini yapan aynı akıldır. Bunun yanında, bütün bedensel ve uzantılı şeyler için de tersi geçerlidir. Çünkü, düşüncelerimde kolayca parçalarına ayıramadığım hiçbir tane bile hayal edemiyorum, ve böylece bölünebilir olduğunu anlıyorum.
Belki de sürdürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir?
Birbirimizi mutlu yapamamamız yetmiyor mu, bir de her kalbin arada bir kendi kendine verdiği keyfi de mi karşılıklı kaçırmamız gerek? Haydi bana, huysuzluğunu gizleyip, çevresindeki sevinci berbat etmeden, kendine saklayan bir kişiyi gösterin! Yoksa bu aslında kendi densizliğimiz üzerine iç sıkıntısı, her zaman aptalca bir kendini beğenmişliğin kışkırttığı kıskançlıkla iç içe olan, kendi kendimizden hoşnutsuzluk değil mi? Kendimiz mutlu etmediğimiz mutlu insanları görmeye dayanamıyoruz.
Reklam
"Bence ölümsüzlük peşinde olanlar sadece sanatçılar değil. Sanatçı olsun ya da olmasın insanoğlu kendini bildiğinden beri hep ölümsüzlüğü aramıştır. Ölümsüzlük insanın içindedir. Bu yüzden çocuk yapıyoruz. Doğa bu yüzden erkeklere milyonlarca sperm vermiş, kadınlar bu yüzden ayda bir kez döllenmeye hazır bekliyorlar..."
Aslında hayat bir döner merdiven trajedisi, döne döne yukarı çıkıp çıkıp iniyorsun, yıldızlar gibi hep kendi etrafında. Sevinçli bir çaresizlik içindeyim, çaresiz bir sevinç içinde; içimden ölüme sıçramak geliyor ya da şaka yapmak.
🥀 Olmaz. Kısıtlanmış bir varoluş bile daha önceden görünmeyen sınırlara kadar esneyebilir. Sadece ruhumuzu veremediğimiz şeyleri yitiririz. Ruh gözü açılmış kişi, kendiyle bağlantılı olup başkalarının göremediği şeyleri görür. Duy gularımı harekete geçiren, canlandıran, tatmin eden her şey benim için kutsaldır, bellekte bunlardan geriye hiçbir şey kalmasa bile böyledir. Bilgelik midir bu, Günderrode? Kendini kısıtlama mıdır? Gerek koşullarımdan gerekse mizacımdan dolayı hareket tarzıma sizinkine nazaran daha dar sınırlar çizilmiştir, Kleist. Sizin bir denge unsurunuz, şiirleriniz var. Şiirler şanslı insanların lüksüdür. #oxudumbitdi #hiçbiryerde #christawolf
Yaşamımda bir kez, imalı sitemlerde bulunmadan olduğum gibi olmama izin veren kişiye rastlamak istiyorum, Sayın Danışman.
Reklam
Dostluk ve Kardeşlik
İnsanoğlu şu dünyada neyi arar, arasa arasa dostluğu, kardeşliği arar...
Sayfa 9 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Denklemsiz Hayat
Hayatın asla bir denklemi yok, şöyle yaparsan böyle sonuçlanır diye. Aynı fonksiyona kaç kişi girerse kişi sayısı kadar farklı sonuç elde edilir.
Hakikatin ateşinde bir mum gibi eriyip yanmak isteyenler! Hayat bu caddede değildir. Hakikat mağazaların vitrinlerinde değildir... Hakikat; kadınların gözlerinde, dudaklarında, göğüslerinde, bacak aralarında değildir. Sinemaların koltuklarında, meyhane masalarında, içki kadehlerinde, sarhoşların göz yaşlarında değildir. Hakikat evlerdedir. Evlerin mutfağında, banyosunda, oturma odasındadır. Hakikat halının altındadır. Buzdolabının içindedir. Yastığınızın köşesindedir. Resminizin çerçevesindedir. Kütüphanededir, kütüphanedeki kitapların içindedir. Hakikati bulmak için bakmak yetmez, görmek gerekir. Ey hakikati arayanlar! Eve dönün, kütüphanelerinize tekrar bakın. Hakikati anlatan o kitabı arayın. O kitabı bulana ne mutludur ki, hakikatin yanısıra ölümsüzlüğün ışığıyla da aydınlanacaktır..
Sayfa 371Kitabı okudu
Seksenli Yıllardaki Arayışlar
1980'lerin temel arayışı resmi ideolojilerin nasıl aşılabileceğiydi. Bu doğrultuda atılan adımlar arasında özellikle Doğu Bloku'nu yeniden yapılandıran yaklaşım önemli bir işlev üstlenmiştir. Onun ardından da insanların gerek teker teker, gerekse bir bütün halinde oluşturdukları toplumsal katmanlarla, kendilerine özgü yaşama alanlarını düzenleme çabası gelmiştir. İnsanların ırksal, dinsel ve kültürel kimlikleri artık bir merkezden belirlenmeyecek ve yönlendirilemeyecek kertede bağımsızlaşmış ve öne çıkmıştır.
Sayfa 81
345 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.