Sınavlar bittikten sonra öğrencilerimiz sıklıkla bir araya gelir ve ders kitaplarını törenle ateşe verir. Neden? Ne anlama gelir bu? Çünkü ruhsal açıdan ölü okulumuz öğrencilerine canlı bir düşünce yerine kuru ve sıkıcı kitap formüllerinin ölü tozunu sundu ve sunmaya devam ediyor. Bilgi açlığını uyandırmaz. Bilim merakını uyandırmaz. Onlara bilimi anlamayı ve takdir etmeyi öğretmez.
Laik ve bilimsel bir eğitim için sizler de destek olabilirsiniz. Eğitimin iyice gericilesmemesi için elbette sadece imza yetmez. Fakat bir yerden başlayabilirsiniz
halkmeclisi.org/cocuklarimiz-ic...
Her birimizin önüne konan hayat planı 25 yaşına kadar okullara gidip eğitilmek. Sonuç ne peki? Ülkesi dışında hiçbir ülkeye gidememiş, anadili dışında hiçbir yabancı dile hâkim olmayan biri olmak... Bunlar bir yana yıllarca süren eğitimlerden sonra işe girememek. Peki tüm bunlar ne için? Dünyada doğup dünyayla iletişime geçemeden, gidip konuşamadan, gezip göremeden kendi sokağımızda doğup büyüyüp ölmek için mi?
Ülkemde her yıl 3 milyon öğrenci üniversite sınavına giren ve sadece birkaç bini başarılı olur.
"Saygıdeğer vatandaşlar!" diye seslendi doktor; şehir sakinlerine, politikacılara, bilim, sanat ve basın mensuplarına. "Saklambaç oynamayı ne zaman bırakacaksınız? Vatan ve halk sevgisi, kültür hizmeti konusunda nutuklar atıyorsunuz ama bu vatan, bu halk, bu kültür için ne yapıyorsunuz? Bazılarınız utanmadan, inanılmaz bir sinizmle bu 'sevgili vatanı' yağmalıyor, 'sevgili halkından' milyonlarca kron çalıyor. Diğerleri bürolarda, yazı işleri dairelerinde boş oturuyor, okullarda ve üniversitelerde gün dolduruyor, 'sevgili halkı' çürür, yozlaşır, kendini alkole vurur, öfkesini büyütür, nüfusunun temelleri yıkılırken."
Oysa halk kitlelerine ne sunulur? En iyi ihtimalle iki ya da üç, en fazla beş yıllık devlet okulu. Genellikle vasat okul görevlileri tarafından yazılmış sıkıcı,vasat, ölü, çocuklarda bilgi merakı uyandırmayan ders kitapları. Bu ortamda düşünceleri ve duyguları eğitilemez, daha rafine hâle gelemez. Çoğu zaman hem kitaba hem genel olarak herhangi bir zihinsel çabaya yönelik ilgi en başta öldürülür. Peki sonra? Okul bitince sırada ne var? Milyonlarca insan kendi başının çaresine bakmak zorunda kalır.
Birtakım mekteplerimiz var; birçok şeyler öğretiyoruz. Fakat hep eksik olan bir memur kadrosunu doldurmak için çalışıyoruz. Bu kadro dolduğu gün ne yapacağız? Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı adet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplıyacak. O zaman ne olacak? Kriz. Halbuki maarifi istihsalin yardımcısı yapabiliriz ve dahili eşanjı arttırabiliririz. Bütün mesele burada. Dahili piyasayı genişletmekte. Yarı zirai, yarı sınai bir iş hayatı temin edebiliriz. O kadar hususi istihsal kaynaklarımız var ki...
Günümüz dünyasında eğitimin en acil ve en radikal şekilde vasfı ve kemmi değişikliklere ihtiyaç duyan bir müessese olduğunu kesin bir dille ifade edebiliriz.
Tek bir Müslüman ülkede dahi yeterince gelişmiş, İslam'ın ahlaki anlayışına uygun ve halkın ihtiyaçlarına cevap verebilecek mahiyette bir eğitim sistemi mevcut değil.