Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Püf Noktası
Vaktiyle testi ve çanak çömlek imal eden kasabalardan birinde uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkan açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona: - Sen, demiş daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun biraz daha Emek vermen gerekiyor. Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. Açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta: -Sana demedin mi evladım sen bu işin püf noktasını henüz öğrenmedim bu sanatın bir püf noktası vardır. Usta bunun üzerine tezgaha bir miktar çamur koyar ve: -Haydi, der, geç bakalım tezgahın başına da bir testi çıkar. Ben de sana püf noktasını göstereyim. Eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta, önünde dönen çanağı arada sırada "püf!" diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. Böylece çırak da bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur. Her sanatın incelik gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.
Sayfa 174Kitabı okudu
212 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
İki Dirhem Bir Çekirdek
Sevdiğim yazarlardan biri olan İskender Pala'nın deyimlerin nereden geldiğini anlattığı, içinde farklı ve guzel hikayeler bulunan muhteşem bir eseri. Esere başlarken bir çırpıda bitirmek gibi bir niyetim yoktu. Ara ara açar hangi deyim nereden gelmiş bir bakarım diye düşünüyordum. Ancak o kadar ilgi çekici şeyler çıktı ki karşıma ister istemez sevdim ve devam ettim. Yeri geldi okulda yardımcı kaynak olarak da kullandım. Ve hatta o deyimler günlük hayatta karşıma çıkınca daha farklı ve sıcak bir gözle baktım onlara. İskender Pala'dır, dili ağırdır gibi yaklaşmayın. Okunması, kitaplığı baş köşelerinde yer alması gereken bir eser.
İki Dirhem Bir Çekirdek
İki Dirhem Bir Çekirdekİskender Pala · Kapı Yayınları · 202014,9bin okunma
Reklam
Ölme eşeğim ölme
Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile toprak görünmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış. Hazıra dağ dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış. İnsanlar lokmalarını sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanları da vurmuş; bir deri bir kemik kalmışlar. Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; günden güne kötülemiş. Elinde avucunda bir şey kalmayan Hoca, eşeğin kulağına bir umut eğilip: - Ölme eşeğim ölme, demiş, yonca bitecek. Sen de yersin ben de!  
:D
"Küçük kabın büyük b*ku işte,"
El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Ey menekşe menekşe Menekşenin bahtı var Menekşe koklayanın Cennette beş tahtı var
Sayfa 233Kitabı okudu
...düğün değil bayram değil eniştem neden öptü.
Sayfa 201Kitabı okudu
:D
...bir Gercüş sözü öğrendim: "Enişte gölgesi, geven gölgesi." (geven: cılız çalıdır, yaramaz bir bitki)
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.