işçilik hayatına başladığımda sosyalist çevrem tarafından önerilen bir kitaptı işçi fabrika sendika yoğun sömürü bunlar benim hayatımın olgularıydı neredeyse 4 defa farklı zamanlarda okudum .. kitapta bir olaycıkla bir çok olaya ışık tutuluyor. Birincisi biz işçilerin ezilip sömürüldüğü ikincisi bununda bir çaresi oldugu üçüncüsü eve hapsedilen insanların aslında birer potansiyel taşıdığı özellikle kadınların bu sistemde alt edildiği ama kurtuluşlarını gördüklerinde tereddütsüz mücadele ettiklerini ve fedakarlığı bu romanda fazlasıyla buluyorsunuz ..
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628,5bin okunma
Kendi kendine konuşmak delilik değil, yalnızlık hiç değil, olsa olsa büyük bir anlaşılmamışlıktır. İnsanı kendinden daha iyi kimsenin anlayamayacağını öğrendiğimden beri kendimden başka kimseye bir şey anlatmak istemiyorum.
Sokak kitaplarını ayrı seviyorum çünkü hayatın kalbinin orası olduğunu düşünüyorum. Hayatın 25. saatinin görüleceği tek yer, kalabalıklar bir yerlere yetişme telaşı içerisindeyken arasından sıyrılıp bir kaldırımda onların o akan 24 saatini gözlemlemek. Bu kitap tamda o 25. saati sunuyor size. Yazar tanıdık bir sima, son zamanların popüler adamı
Geçenlerde bir arkadaşım ben tam da #metisyayınları 'nın #metisbilim serisinden çıkan Marc Wittmann'ın yazdığı ve #özdeduygugürkan 'ın çevirisini yaptığı Hissedilen Zaman Zamanı Nasıl Deneyimleriz? kitabını okurken şöyle bir paylaşımda bulundu."Görmek istediğim şehirler, ülkeler var. Okumak istediğim kitaplar izlemek istediğim filmler. Hiçbirine yetişemeyecekmişim yapamayacakmışım gibi bir his günlerdir. Canımı sıkıyor, üzülüyorum. Güneş tutulması sen mi yapıyorsun bunu. Yoksa arada hayallerden sıyrılıp gerçeklerle baş başa kalmak mı bu?"
Kitabı okuyunca benim de çoğu zaman hissettiğim bu duyguları yaşamanın , hayata karşı bir telaşa kapılmanın aslında oldukca normal bir durum olduğunu, ancak ne yazık ki tüm psikolojik ve sosyoljik araştırma ve çalışmalara rağmen kesin bir çözümünün olmadığını öğrendim. Bu durumun temel nedeni aslında hayatın artan temposunun peşi sıra sürüklenip gitmemiz. Yapılabilecek tek şey ise farkindalıkları artırıp kontrolü elimize almak. Daha farkında yaşanan bir hayata ulaşmanın yolu ise anın tadını çıkarmaktan geçiyor.
Kitap zaman konusuna hem bilimsel hem de psikolojik açıdan bakıyor ve sonuç olarak hayatı biraz daha yavaşlatıp sakin bir sekilde , mevcut anın farkına vararak yaşamanın, böylece daha tatminkar bir hayata ulaşmanın ipuçlarını da sunuyor. Zamanın biz ne yaparsak yapalım akıp geçtiğini kabul etmek ve kontrolü elimize almak gerek.
Cemal Süreyya'nın da dediği gibi
" Hayat kısa , kuşlar uçuyor."
Ben keyifle okudum sizlere de öneririm.