~~~
Nimet geldiğinde hemen şükür secdesine kapanmak ve bu secdeyi uzatmak. Bu secdede Allah azze ve celle'ye münacat edip, O'nun bu nimetle bize ikramda bulunduğunu itiraf etmek. O'nun ikram ve cömertliği olmasaydı, bu nimetlere sahip olamazdık, diyebilmemizdir.
~~~
"Eğer sen peygamber isen gökteki ayı, bir yarısı Ebû Kubeys Dağı, diğer yarısı Kuaykıan Dağı üzerinde olmak üzere ikiye yar da görelim!"
Kısır aklın acizliği ve çaresizliğiydi bu. İmanı akılla tartmaya çalışıyordu çünkü. Kalbin, gözün, kulağın, parmağın yahut ruhun, mekânın, zamanın, rengin, şeklin birer mucize olduğunu düşünmüyor da gülümden mucize istiyor, şüphelerine ispat arıyordu. Her zerresinde hayran olunacak şu âlemin karşılıksız sunduğu mucizeleri içinde nefes alıp verenler, olurlara bakmayıp olmazı istiyorlardı. Olup bitmişlerin olmazlık ihtimalini akıl etseler mucizeyi anlayabileceklerdi ama küfrün azgın akılları hep imkânsızın taliplisi kesildiler.
"Hepimizin ruhumuzda en az bir katil, birkaç hırsız, bir sürü yalancı, iftiracı ve sayısız can, mal, ırz düşmanı var. Bunları hapsediyoruz. Yoksa kim adam öldürmez, çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz?"
Ah nefis! Dünya toprağını ne kadar da seversin. Acaba onun için mi sonunda toprağa gömülürsün. Sevdiğine kavuşur ya insan. Allah, nefsi de sonunda sevdiğine kavuşturuyor.