Çocukluğun Soğuk Geceleri Tezer Özlü’den okuduğum ilk roman. Yazarı tanımak adına okuduğum bu eserde karakter çocukluğu boyunca ve sonrasında yaşadığı olayları derinlerine inerek anlatıyor. Benim için çok akıcı ilgi çekici ve etkileyici bir kitap değildi. Son sayfasına gelene kadar bir kaç sene sonra bir kez daha okumam lazım nasıl olsa diye düşünerek okudum. Uzun zamandır okuduğum hiçbir kitapta bu durumu yaşamamıştım. Resmen anlamadığımı düşündüğüm bir kitaptı. Her şeye rağmen kitaptaki cümleler çok derindi bu sebeple hepsini kafamda anlamlandırarak okudum.
“Bu evlerin her yanı eşyalarla yığılı. Her şey bir köşeye tıkıştırılmış.”*
“Bu kadar güzel yemişler varken, insan nasıl ölmeyi düşünür?”
“… bu evden hemen kopabilmek için büyük çaba harcıyoruz.”*
“Her an belirtilen bir öğretiye, bizler hep hazırlanıyoruz. Neye?”
“Dünyanın bize yaşatılandan, öğretilenden daha başka olduğunu seziyorum.”
“O an bozkırı da çok sevdiğimi düşünüyorum.”*
“İnsanın ıslaklığının güzelliğini düşünüyorum.”
“Yüzlerce yıl yaşamak istiyorum.”
“… daha çocuksu sevgiler yaşamak istiyorum.”
“Paris’i görmeden, Paris’i yaşamadan insan, insan olamaz.”
“Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku!”
“… yaşanması güç bu büyük kenti nasıl da seviyorum.”