Nasıl ki sanatçılar ince bir titizlik ve dikkat gerektiren, gözleri yoran bir çalışma içindeyken zayıf bir ışıkla ara sıra aydınlanırlar ve sonra o yerden çıkıp insanların arasına karışırlar, halkın dinlenmesi için ayrılmış bir yerde, gözlerini çıplak ışıklarla dinlendirirlerse, ruh da öylece bu acıklı, karanlık meskeninde hapis olduğu için elinden geldiği kadar açıklara çıkmayı ister ve evreni seyrederek dinlenir.