Bizim 1924'te neleri ne kadar bilmediğimiz ve bu memlekette nelerin ne kadar bilinmediği anlaşılmadıkça, Cumhuriyetin başardığı işler hakkında iyi bir fikir edinilemez.
Sefaret Müsteşarı Nail'i 10 Temmuz'dan sonra işinden atmışlardı. Nail de birkaç yıl inkılâba sövdü. Fakat "muhalif olduğuna" kimsenin telaş etmediğini görünce meşrutiyete dalkavukluk etmeye başladı: Artık gazetelere Fransa, İngiltere ihtilallerini yazıyor, 10 Temmuz'u yapanları çok beğeniyordu. İttihat ve Terakki nazırlarından ölenlerin cenazelerini Spor adımlarıyla teşyi ediyordu. Serkldoryan'da Adnan'a herkesten evvel ayağa kalkıyordu. Fakat yine de bir türlü memuriyet alamıyordu.
Fransız Devrimi iki yüz yıl önce oldu ama biz hala bunun ötesine bir adım bile ata bilmiş değiliz. Burada insan ırkının bencilliğini ve ikiyüzlülüğünü görebilirsiniz...
Manevi yönden çökmüş ve ahlaksızlık batağına
sapmış Roma vatandaşları ‘Her millet layık olduğu şekilde yönetilir’ atasözünü doğrulayarak kendileri gibi liderler seçtikleri için imparatorluk yıkılmıştır...
Tarih, toplumların eğitilerek mutlu hayatlar yaşayan ve yaşatan sanatkârlara çevirmenin çarelerini, devletin ve kurumlarının nasıl kuvvetlendirileceğini, insanların nasıl eğitileceğini ve yetiştirileceğini gösteren bir bilimdir.
... Türklerin yaylak-kışlak hayatını sürdürdüklerini söylemek pek doğru olmaz. Kısacası Türkler kendilerine elverişli buldukları alanlarda hayat tarzlarını değiştirdiler, daha kolay ve rahat olan yerleşikliği tercih ettiler.
Bozkır ekonomisi her şeyden önce kendi kendine yetebilen bir ekonomidir. Bozkırda yaşayanlar yiyecek, barınma, giyim, hatta yakıtlarını kendi kaynaklarından sağlayabilirlerdi.
- "Her toplum, insanî olgunluklar yönünden, muhtelif tabakalardan oluşur. Osmanlı toplumu da böyleydi. Toplumun en alt tabakasını, tabiatça gelişmemiş, faziletten uzak bir hayat tarzını benimsemiş, şaklaban dediğimiz tipte kimseler oluştururdu. Bunlar arasında, Osmanlıların hoy-goycu dediği, bizimse goygoycu bildiğimiz bayağı berduşlar olduğu