Ekranda bir erkek parfümünün reklamı kullananı karşı konulmaz bir üstün insana dönüştüreceğini vadediyordu. Alice gülümsedi.
Ego harekete geçirilmesi ne kadar da kolay olan bir araçtı. Reklamcıların işi çocuk oyuncağıydı. Bir ürünü satabilmek için sizde kendiniz hakkında övücü bir fikir yaratmaktan daha basit bir şey olabilir miydi?
Tanıdığım çalışkan bir lisans öğrencisi önemli bir sınavdan önceki gece küçük dairesine geri döndüğünde, varolan tek lambasının da kırılarak kullanılmaz hale geldiğini görmüş.
Hafif bir panik yaşadıktan sonra televizyonu açıp sesini kısmayı ve sırtını cihaza vererek oturmayı akıl etmiş. Böylece televizyonun ışığından yararlanarak gireceği sınavın kitabının önemli pasajlarını okuma fırsatı bulunca hem sakinleşmiş hem de geçer not alma şansını kaçırmamış.
İşte televizyonun bir yararı da budur: Basılı sayfaları aydınlatma kaynağı olması.
Örneğin birçok meşhur şarabın kimyasal yollarla taklit edilmesinin kârlı bulunduğu bir dönemin şarapları, ancak bu şarapların daha iyi ayırt edilebilen yeni kokularını sevmeye enayileri ikna edecek uzmanlar yetiştirmek koşuluyla satılabilir.
Uzmana ihtiyaç duyanlar, farklı güdülerle, tahrifçiler ve budalalardır. Birey, olayları kendi kendine idrak edemediğinde resmi olarak uzman tarafından güvenceye alınacaktır.
Genellikle bir hırsızın icraatı karanlık, gizli, bayağı eylemler gibi gösterilirdi. Bu filmde ise hırsız, yüce idealler peşinde koşan, yolu iyilikten geçen biriydi.