Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey var.Ben yeni yıla giremiyorum. Takvimsel olarak mecburen giriyorum elbette; kendi irademle, gece yarısına 10'dan geriye sayarak giremiyorum. Bu trajik iyimserlik bana göre değil. 31 Aralık akşamı
19.00 sularında eski yılı güle oynaya uğurlamaya başlıyorsunuz; aynı eğlence, üç kadeh sonra yani 00.00'dan itibaren yeni yılı karşılama neşesine dönüșüyor. Aynı gün içinde bir șeyle vedalaşıp yenisini kucaklamayı çocukluğumdan beri kafa
karıştıricı buluyorum. Ne bu? Kral öldü, yaşasın yeni kral mı? Evet, belki de tam olarak bu.
Çünkü deliliğimin içinde memnunum Çünkü bunu benim yaptığım asla bilinmeyecek Çünkü ciddi anlamda hastayım Çünkü bu durumdaki tek kişi ben değilim Frankenstein'ın bugüne kadar okunuyor olması herkesin bilim adamında ve canavarda kendinden bir parça bulduğundandır.
Zaman kemiriyor acılarımı azar azar,
acılarım kemiriyor zamanı parça parça,
yağmur yağıyor,
ve ben
sızıyorum şehrin sokaklarına...
Bir damla yağmur alıp götürüyor
sızıyor kaldırım boşluğundan
yokluğunun sonsuzluğundan
bir şehrin avuçlarından
sızıyor gülüşlerim
sızısı kalıyor yalnız
yalnız yokluğun
sız(l)ıyor...
Şimdi bir şeyleri tersten yorumlayalım istiyorum. Mesela yağmur bize yağmasın da biz yağmura yağalım bugün. Şöyle sırılsıklam edelim göğün bulutlarını. O yeryüzüne ağladığını düşünürken, bizim ağladığımız şeyler nelermiş bir bilsin istiyorum. Ertesi gün gökyüzünün sarı çiçeği güneşle yorumlayalım bir şeyleri. Mesela o bizi değil de biz onu yakalım akşama kadar. İçimizin yangınından haberdar edelim zati hallerini. Zira yangınlar içinde kalmışken bir de dünyayı ısıtmaya çalıştığını biliyorum. Peki ya bizim yangınımız içimizi dağlarken dışımızı da içimiz gibi yaksaydık insanların içini mi ısıtırdık yoksa buz dağının eteklerinde yetişen o ismini bilmediğimiz meyvelerin içimize düştüğü o serin soğukluğu mu yaşatırdık bir düşünelim. Ya yağmur? Tüm şehri, taşı, toprağı ve dahi insanı böylesine temizlerken bizim yağdığımız yeryüzü ne kadar temiz kalabilirdi?
Gece olunca kararan dünyayı güneşler istila etsin, gündüz olduğunda yıldızlar parlasın gökyüzünde. Hayat bu denli zorlarken bizi birazda biz zorlayalım tüm limitleri. Sinirleri gerilen o olsun birazda, hüzne bürünen o olsun. Yaşamak zorlaşırken yaşlanmakta zorlansın. Saçımdaki akları siyaha çevirecek mutluluklar olsun mesela. Biraz acıyla yoğrulan anılarımı unutabileyim. Ne bileyim işte yine de bugün bir şeyler ters gitsin istiyorum. Zira yağmur olup yağmak istediğim, gece olup sarmak istediğim şeyler var...
“Bir makine çalışmadığında, çalışsın diye sürekli zorlamak yerine, akılcı davranıp çalışmama nedenini araştırırız. Bir insan istediğimizi yapmadığında ise nedenini araştırmak yerine zorlamayı tercih ederiz.”
Çünkü eğer özgürlüğü tüm kısıtlamalardan kurtulmak olarak alırsak, insanın kendinden de kurtulması gerek. Ne de olsa insan, yine kendisi için en büyük kısıtlamadır.