Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
🍂Gülten Akın: “Şiir kimseye dokunmuyor ki.” Sine Ergün: Gülten Akın şiiri ellinci yılını devirdi. Okur şiirlerinizle, hem dünyayı algılayışı ve bunu şiire işleyişiyle ayrıksı bir kadın şairin 1950'lerden bu yana yaşadıklarına, duygu ve düşüncelerine tanıklık ediyor hem de bu süreçte yaşanmış toplumsal olayları anımsıyor. Son kitabınız Kuş
Korku
Toplumu korkutursanız eve hapsedebilir veya korkutup sokaklara çıkarabilirsiniz. Neden böyle bir yola başvurmak istiyorlar? Çünkü getirilmek istenen yeni düzen insanların kabul edecekleri ve seve seve kabullenecekleri bir düzen değil
Sayfa 40 - IQ Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Korku
Toplumu idare etmenin, yönlendirmenin ve itaat ettirmenin en iyi yollarından biri korkutmaktır
Sayfa 40 - IQ Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Türk toplumu korku kültüründen değerler kültürüne geçmedikçe, çocuk yetiştirme, eğitim, iş yaşamı, korku kültürü içinde işlerken devlet, vatandaş ilişkisinin değerler kültürü ilişkisi içinde işleyeceğini düşünemezsin. Bu, binanın çatlağını alçıyla sıvamaya benzer; bir süre sonra o çatlak yine kendini belli edecektir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Yüzün yakın çekiminde bütün arkaplan bulanıklaşmaktadır. Dünyanın kaybına sevk etmektedir. Yakın çekimin estetiği bir toplumu yansıtmaktadır ki bu toplumun kendisi bir yakın çekim toplumu olmuştur. Yüzün kendisi yakalanmış görünür ve kendi kendisine refere eder. Artık dünyayı içermez, yani artık ifade edici değildir. Selfie işte tam da bu boşluktur, ifadesiz yüzdür. Selfie bağımlılığı "Ben"in iç boşluğuna işaret eder. "Ben" günümüzde kendisini tanımlayabileceği, ona sağlam bir kimlik verebilecek ifade biçimlerinden çok yoksundur. Günümüzde sabit kalan bir şey yoktur. Bu istikrarsızlık "Ben"i de etkilemiştir ve sabitliğinden etmiştir, onu eminsiz kılmıştır. Bu güvensizlik, kendi etrafındaki korku Selfie bağımlılığına itmektedir ve hiçbir zaman rahat vermeyecek olan "Ben"in başıboşluğuna götürmektedir. İç boşluğunun karşısında bu Selfie öznesi beyhude yere kendisini üretmeyi denemektedir. Selfie benliğin boş biçimidir. Boşluğu üretir. Ne narsist kendi kendine delice bağlanma ne de kibir Selfie bağımlılığını çıkaran şeydir; fakat iç boşluk bunu üretir. Burada sabit, kendi kendisini seven narsist bir "Ben" yoktur. Daha ziyade bir negatif narsizm söz konusudur.
Kahkahalarının arasında İngiliz düşünce dünyasına korku salan o meşhur "doktriner" sözcüğünü serpiştiriyordu. Kelimelerin başına telaffuz açısından uygun önekler getirerek hitabetini süslüyordu. Fikrinin en üst noktasına İngiliz bayrağını çekmişti. Yıkılmaz İngiliz sağduyusu diye adlandırdığı o kalıtımsal saçmalığın toplumu koruyacak en sağlam kale olduğunu savundu.
Sayfa 205
Reklam
Sürüngen Beyinli Toplumlar İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki bir çok sosyal bilimcinin beynini bir soru kemiriyordu: Kant, Hegel gibi büyük filozofları, Einstein gibi bilimcileri, Goethe gibi büyük yazarları, Wagner gibi büyük bestecileri çıkarmış bir Alman toplumu, nasıl olur da Hitler gibi bir delinin peşinden gitmişti? Üstelik
352 syf.
10/10 puan verdi
1984, George Orwell tarafından kaleme alınan ve günümüzde hala büyük ilgi gören bir distopya romanıdır. Kitap, insanların düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının tamamen kontrol altına alındığı totaliter bir toplumu anlatır. Bu toplumda, kişisel özgürlükler yok edilmiş, insanlar korku ve manipülasyonla yönetilmiştir. Roman, ana karakter
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,8bin okunma
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
324 syf.
·
Puan vermedi
Avrupa Kulübü
Burma Günleri George Orwell'ın doğup büyüdüğü ve bir dönem de polis memuru olarak görev yaptığ toprakları anlatan ilk romanıdır.Orwell'ın dili her zaman ki gibi açık,duru ve bir o kadar da etkileyici.Karakteler çok gerçekçi, kölelik ve efendi sistemi keskin bir şekilde ortaya konmuş ,beyaz adamın kibrini iliklerinize kadar
Burma Günleri
Burma GünleriGeorge Orwell · Kapra Yayıncılık · 20213,125 okunma
Reklam
Medyamız insanların üzerine karamsarlık, umutsuzluk, nefret, öfke, korku ve dehşet kusan bir iblistir. Bana inanmıyorsanız herhangi bir kanalın haber bültenini açıp yarım saat dikkatli bir şekilde izleyin. Kazalar, katliamlar, tecavüzler, kan, gözyaşı, öfke, korku ve nefret içermeyen kaç tane haber olduğunu saptamaya çalışın. İçinizden bazıları
Kudüs'te Ramazan ayları renk cümbüşü içinde geçerdi, şimdi ise ortalık sönük; korku, içe kapanma ve fakirlik ürpertiyor. Fakirlik en zengin mülklere sahip Rum-Orto- doks Kilisesi'nin binalarına da yansımış. Gençler ümitsiz... İstatistiklerine göre Filistinli Arap öğrencilerin okulu terk etme oranı ve sayısı artıyor. İsrailli öğrencilerde ise terk oranı çok daha az; ama her iki tarafta da erkek öğrenciler kızlara göre daha gayretsiz. Okulu terk eden İsrailli erkek öğrencilerin oranları kızlara göre üç mislidir. Bu toplum bir Ortadoğu toplumu... Toplumların üstü ile altı arasında uçurum büyüyor.
80 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Öncelikle yazım dilinin acının felsefesine dair anlatılarında ağır olduğunu söyleyebilirim. Fakat mutlaka okunmalı. Acı kavramından yola çıkarak felsefe, siyaset, ontoloji, sosyoloji gibi alanlarda bilgiler aktarıyor. Bir toplumun acıya yükleyeceği anlama göre değerlendirileceğini düşünmemiştim doğrusu. Modern toplum olarak sanayi, özgürlük, milliyetçilik, demokrasi gibi kavramları ele alıyorken aslında insanların ya da toplumların acılara yükledikleri anlam bağlamında da toplum olarak ayrılıyoruz. Soyut ve somut anlamda tüm acılardan bahsediyoruz. Acının kapitalizm(modern,endüstri) toplumunda metalaştığını ve robot işlevi gördüğünü söyleyebiliriz. Anlam değil aslında öne çıkan acıya karşı korku ve bu korkunun en "acısız" yok edilmesi söz konusu. Bir palyatif toplum olarak her şeyi basite indirgeyerek acıya karşı "boşvermişlik" tutumunu sergiliyoruz. Diğer toplumlardan bizi ayıranın acı karşısında direnç mi gösteriyoruz yahut onu kabul mu ediyoruz sorusudur. Acı üzerinden bir toplum tasviri ortaya çıkıyor. Palyatif toplum aslında dirençte göstermiyor bu anlamda. Hayatı kolaylaştıran araç gereçler bir bütün olarak toplumu da etkilemiştir. Somut olarak evet fakat soyut olarak bahsettiğimiz acıya karşı basit bir biçimde ondan kurtulmak esastır. Yani direnç bir güç ilişkisidir, kabul etmemektir. Fakat Palyatif toplum acıyı kabul edecek kadar anlam yüklemediğinden ondan kurtulmak istemeye yönelik adımlar atmıştır. Mutlaka okunmalı.
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,893 okunma
1.031 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.