Thomas Hobbes).
İnsanlık tarihinin sayfaları, insanın insana yaptığı akla hayale gelmedik kötülüklerin sebep olduğu çok büyük acı, ıstırap ve gözyaşlarıyla dolu. Çevirdiğiniz her bir sayfada öyle insan hikâyeleriyle karşılaşıyorsunuz ki “Bir insan bir insana bunu nasıl yapabilir?” demekten bir türlü kendinizi alamıyorsunuz.
"Yılda ne kadar harcıyorsunuz kitaba?"
"Kitaplar çok pahalı değil mi, el yakıyor."
"En iyisi kütüphaneler..."
"Ben PDF okuyorum."
"Sahaflar candır."
Son zamanlarda birçok defa şahit olduğumuz cümleler. Biri veya birkaçına mutlaka kulak misafirliği yapmış ya da doğrudan yaşamışsınızdır.
"İyiliğin, doğruluğun, sevginin zamanla dünyayı cennete çevireceğini söyleyen çok kişi var, ama buna inanan onca çok değil sanıyorum. Neden derseniz, bu erdemlerin insanoğluna nasıl aşılanacağı bilinmemektedir; eğer söz, kötüleri etkileseydi, kötülük çoktan kalkardı ortadan. İşte bu düşünceler karamsarlığın nedeni ve pek de yanlış sayılmaz.
Çok açıktı ki özellikle Sami ırkının göçebe, köle ve çölün zorlu şartlarında yaşayan kabile ve ulusları akıl doyuran bilgiyi değil elbette ganimeti ve karın doyuran rahat yaşamayı arzulamışlardı. Bunun en açık örneği de öteki hayatta vaat edilen ödüllerdi. Doğuda bu tür ödüllere neredeyse hiç ihtiyaç duyulmamış hatta ölümden sonra bir hayat olup olmadığı dahi tartışılmamıştı. Budha ve Konfüçyüs sonrası konularını tartışmaya gerek bile duymamış, bu konuda ısrar edenleri de terslemişlerdi. Oysa Ortadoğu'da ölümden sonra verilecekler bu dünyada (çöl insanının) hep özlem duyduğu serin ırmaklar, şaraplar, kadınlar ve meyvelerdi. Kötülerin sahip olacağı şeyse sıcak çölün daha da sıcak haliydi. İşte tüm bunları söyleyenler Ortadoğu'da tanrı ya da tanrının elçileri olarak kabul edildi. Bu inanç aslında anlaşılabilirdi; sonuçta bu dünyada yaşanmak istenen hayat yaşanamıyordu ama başka bir yerde buna sahip olmak için kaybedecek pek bir şeyde yoktu. Yani kimse itiraf etmiyordu ama aslına bakılırsa tanrı bu insanlara borçluydu.
Memed sözlük anlamıyla yerde ve gökte övülen , Hz Muhammed isminin kısaltılmış halidir.Tarihte ilk akla çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmet gelirken, cihat ederken ölen erlerimiz hepsinin ortak adıdır Mehmed. Demem o ki kitabın ismin asla tesadüf seçilip konmadı.Menfaatlerin çatıştığı kişiler ona eşkiya dediler. Aslında ağalar eşkiya,
•••
Atinalılar! Beni suçlayanların üzerinizdeki tesirini bilemiyorum; fakat sözleri o kadar kandırıcı idi ki ben kendi hesabıma onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum. Böyle olmakla beraber, inanın ki doğru tek söz bile söylememişlerdir. Ancak, uydurdukları birçok yalanlar arasında, beni usta bir hatip diye göstererek sözlerimin
Eğer dünyada her şey iyi olsaydı, iyi ne bilinir ne de takdir edilirdi.
Gördüğümüz nesnelerin hepsi kırmızı olsaydı,rengin ne olduğu bilinemezdi.
Yoksulların ve güçsüzlerin yardımına koşmaları ve böylelikle yüce ve yetkin insanlar haline gelmeleri ancak yoksulların ve güçsüzlerin varlığıyla anlam kazanır.
Kötülerin ve kötülüklerin olmadığı yerde iyilerin ve iyiliklerin var olması hiçbir anlam ifade etmez.
-İyiliğin var oluşunu temele alan çözümler / felsefe
ÇÖKÜŞ- DER UNTERGANG
Nazi İmparatorluğunu doğuş, yükseliş ve çöküş olarak kategorize etmek mümkün. Tarihçi William L.Shirer de Nazi İmparatorluğu adlı dev eserini bu başlıklar altında ciltlere bölmüştür. Der Untergang’da senarist Joachim Fest ile yönetmen Oliver Hirschbiegel’in anlatmaya çalıştığı ve bence başarılı bir biçimde anlattığı bölüm,
Bugün sizi Ankara’ya götüreceğim.Ankara’da yaşayan arkadaşlarla da buluşuruz,kahvelerimizi içer, sohbet eder keyifli saatler demek isterdim amaaaa #ankara o bildiğiniz Ankara değil arkadaşlarDaha doğrusu #dünya o bildiğiniz dünya değil.Kendi kendine bağlanan ayakkabılar, giyilebilir akıllı telefonlar, otonom ulaşım araçları, yürüyen gökyüzü