Sait Faik insanı anlamak için dinlemenin ne kadar önemli olduğunu bir öyküsünde şöyle anlatıyor: "Dinledin mi hiç onu? Hayır onu da dinlemedin, dinlemişsindir ama duymamışsındır, balık ağı örerken ağları tamir ederken okur o, yakından dinlersen bu sesin güzelliğinin farkına varamazsın, bir iniltiden başka bir şey değildir, öyle hafif söyler ki ancak işitilir, onu dinlemek istiyor musun? O deniz kenarındaki kulübesinde şarkı söylerken sen bir sandala bineceksin, şöyle bir on dakika kürek çekeceksin, denizin ortasına duracaksın, işte o zaman balıkçının sesini duyabilirsin, yanındayken duyulmayan bu ses denizin ne tarafına gitsen, evet ne tarafına gitsen duyulur, hem öylesine duyulur ki, uzun uzun dinlemelisin."
İyi bir sistem bence kötü olanı da iyileştirir. Kötü bir sistem bir süre sonra iyiyi bile bozabilir. Yani su kirliyse balıkları geliştirip eğitmenin bir çaresi yok. Bir süre sonra o kirli suda hepsi boğulacaktır zaten. Gelişim, yukarıdan aşağıya işleyen bir hedef ve o hedefe uygun mekanizma oluşturmakla olur.
Bazal ganglionlar, motor performans düzenlemesine yardımcı olur ; hipokampus, anı depolama işleriyle ilgilenir; amigdala, duyusal haller bağlamında otonom ve endokrin sistemlerinin tepkilerine eşgüdüm kazandırır.
Bakara, 170. Ayet
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?
Bakara, 111 ve 112. Ayet
Bir de; "Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası Cennet'e girmeyecek" dediler. Bu, onların kuruntuları! De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi getirin.Hayır, öyle değil! Kim "ihsan" derecesine yükselerek özünü Allah'a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
Ne zaman bulut kümesi elektrik oluşturursa yıldırım da kendiliğinden oluşur.
Eğer bulutlar elektrikle yüklü değilse, hiçbir zaman şimşek veya yıldırım oluşmaz, yalnızca bulut nemli bir buhar hâlinde kalır.
Milletler de böyledir.
Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerini taşıyorsa ondan yıldırımlar doğar, kahramanlar çıkar.
Eğer halk kitlesi nemli bir buhar yığınından ibaretse, hiçbir güç ondan yıldırım çıkartamaz
Eskiden gençler okuyup öğrenmek zorundaydılar. Bilgisiz kalmamayı kafalarına soktularsa, çalışmaktan başka çıkar yolları yoktu, sevse de, sevmese de. Ama şimdi ‘Dünyada her şey saçma’ desinler olup bitiyor.
Genelde, bilimsel sorunlara dinsel ortodoksiye
başvurarak çözüm arama girişimlerinin çok üzücü bir tarihi
olmuştur. Yıldızların başka güneşler olduğu, dünyanın
evrenin merkezi olmadığı, hastalıklara mikroorganizmaların
yol açtığı, dünyanın milyarlarca yıldır var olduğu, yaşamın
fzyokimyasal bir fenomen olduğu gibi son derece önemli
düşüncelere sertçe ve bazen de acımasızca karşı çıkılmıştır,
çünkü zamanın egemen dini genelde başka şekilde olduğunu
düşünmüştür. Giordano Bruno ilk görüşü savunduğu için yakılmıştır;
Galileo, Vatikan’ın bodrumlarında işkenceye uğramakla
tehdit edilerek ikinci görüşten vazgeçmeye zorlanmış-
tır; hastalıkların Şeytan’ın uğrattığı bir ceza olduğuna dair
katı inanç, Avrupa’nın çoğu şehrine kronik vebanın yayılmasına
yol açan kamusal sağlık pratiklerinin uygulanmaması-
na ortam hazırlamıştır ve dünyanın yaşı ve yaşamın evrimi
de sözde aydınlanma çağında bile dinsel önyargıya karşı güç
bir savaş vermek zorunda kalmışlardır.
'Zihinsel-şey' doğası bakımından 'maddi-şeyden' tamamen, yani herhangi bir kütlesi,herhangi bir şekli ve uzayda herhangi bir konumu olmayacak kadar farklıysa, zihnimin bedenim üzerinde nedensel bir etkide bulunması nasıl mümkün olur?
Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakk'ın hikmetine tabidir. Mesela, hasta bir çocuk çağırır: "Yâ Hekim! Bana bak." Hekim: "Lebbeyk" der, "Ne istersin?" cevap verir. Çocuk: "Şu ilacı ver bana" der. Hekim ise ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
Risale-i Nur - Sözler(352)
(İnsanları) arkadan çekiştir(ip küçük düşür) en, (el, kaş ve göz işaretleriyle) alaycı davranışta bulunan her kişinin VAY HALİNE ! O ki malı toplayıp durmadan sayar.