Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Namazla Diriliş
Anlatılır ki; Selahaddin, "İslam Birliği" ni kurup "namaz seferberliği" başlattığı günlerde Şam Emeviye camiinde Kudüse dair duygusal bir hutbe verir. Hutbeden çok etkilenen bir genç bağırır : "Ya Selahaddin! Kudüse yürümek için ne bekliyoruz? Emredin, Kudüse yürüyelim!.." Bu gencin sorusuna hiçbir cevap vermeyen Selahaddin Eyyubi, sabah namazını yine Emeviye camiinde kılar, namaz sonrasında ayağa kalkar. "Dün cuma namazında bana soru soran genç nerde?" der. Gencin camide olmadığı söylenince şöyle konuşur:"O gencimiz dahil tüm gençlerimiz ve halkımız sabah namazlarında da camilerimizi cuma namazlarındaki gibi doldururlarsa, işte o zaman Kudüse yürüyeceğiz. "
Namazla Diriliş Anlatılır ki; Selahaddin Eyyûbi, "İslam Birliği" ni kurup "namaz seferberliği" başlattığı günlerde Şam Emeviye camiinde Kudüse dair duygusal bir hutbe verir. Hutbeden çok etkilenen bir genç bağırır ; "Ya Selahaddin! Kudüse yürümek için ne bekliyoruz? Emredin, Kudüse yürüyelim!.." Bu gencin sorusuna hiçbir cevap vermeyen Selahaddin Eyyubi, sabah namazını yine Emeviye camiinde kılar, namaz sonrasında ayağa kalkar. "Dün cuma namazında bana soru soran genç nerde?" der. Gencin camide olmadığı söylenince şöyle konuşur; "O gencimiz dahil tüm gençlerimiz ve halkımız sabah namazlarında da camilerimizi cuma namazlarındaki gibi doldururlarsa, işte o zaman Kudüse yürüyeceğiz.
Reklam
Kıyamete kadar geçerli bir kural olarak , Kudüs’e sahip olanlar siyasi,askeri ve ekonomik anlamda da kuralları koymaya hak kazanırlar.
Filistin’e yetim/öksüz bebek muamelesi yapan Arap yöneticilerin bir diğer endişesi, Kudüs gibi sembolik bir şehrin yönetimi konusunda İslam dünyası içinde çıkabilicek çatışma ve bölünmeler... İsrail bugün Kudüs’e yönelik işgali sona erdirse ve “Ben bırakıyorum, şehri artık siz yönetin” dese, şu anda Müslümanların bunu çatışmadan ve birbirini çiğnemeden yapabilme ihtimalleri yok. Araplar, İslam dünyasında dair bu hazin gerçeğin de gayet farkında. Onun yerine Kudüs’ün ve Filistin topraklarının İsrail işgali altında kalmaya devam etmesi, tüm bu egemenlik kavgalarına bulaşmaktan daha pratik görülüyor. İşgal bir anlamda, Kudüs’ü İslam dünyası içinde yeni bir gerilim konusu ve nesnesi olmaktan kurtarıyor. Herhalde bu, tarihin en yaman ironilerinden biridir.
Ömrümüz kısa, vaktimiz az, sorumluluklarımız çok
Türkçedeki Kudüs’e dair metinlerin birçoğu “Kudüs’ün kutsallığını” ya da “Siyonizm’in ne kadar kötü olduğunu” vurgulayan içeriklere sahip. Bunlar zaten üzerinde ihtilaf yaşadığımız meseleler değil. Kudüs’ün kıymetine ve Siyonistlerin imza attığı zulümlere dair hepimizin fikri aynı. Oysa, okuyacağımız metinlerin bize vermesi gereken şey, meselenin tarihsel arka planı ve “Nasıl başardılar?” sorusunun cevabı olmalı. Ki böylece bize de bir yol haritası çıksın ve yapmamız gereken şeylere ve tamamlamamız gereken eksiklere dair zihinlerimiz olgunlaşsın. Bu yazısından sonra önerdiği kitaplar mevcut bahsettiği konuyla alakalı; 1- Kudüs Ey Kudüs, Larry Collins 2- Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri, Amin Maalouf 3- Filistin’i Bölüşmek, Avi Shlaim 4- Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşı, Fahir Armaoğlu 5- Kudüs, Simon Sebag Montefiore
Kudüs'ü elde tutmak, gücün doruğuna erişmektir. Kıyamete kadar geçerli bir kural olarak, Kudüse sahip olanlar siyasi, askeri ve ekonomik anlamda da kuralları koymaya hak kazanırlar. Kudüs coğrafyanın adeta ümüğüdür. Onu kavrayan, Ortadoğu'nun bünyesindeki diğer aksama da kolayca sahip olur. Tarih boyunca Kudüs'ü elinde tutanlar, dünyaya hâkim olmuştur.
Reklam
Salahaddin Eyyûbi'nin Kudüs'ü 1187de Haçlıların elinden alışı, genellikle adeta bir oldu-bitti biçiminde anlatılır. Oysa Kudūs'ün yeniden fethi, 1138'de dünyaya gelen Salahaddin'in yaklaşık 30 yıllık askerî ve siyasî kariyerinin son büyük zaferidir. 1193'te hayata gözlerini yuman büyük komutan, Kudüs'ü Haçlılardan temizledikten sonra bir süre inzivaya çekilmiş, ardından Şamda terk-i dünya etmişti. Şu halde, pratik bir soru karşımızda durmaktadır: Salahaddîn, Kudüs'ten önce ve Kudüse giden yolda neler yapmış, kariyerini hangi istikamette oluşturmuştur? Dönem kaynaklarının bu soruya verdiği cevabı araştırdığımızda, Salahaddin'in, başta Fâtımîler olmak üzere, Kudüs'ün fethine giden yoldaki engelleri kaldırmakla ve Müslüman coğrafyayı tek komuta altında birleştirmeye çalışmakla meşgul olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Sayfa 85 - Ketebe
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler ve kumandanlar Gobi’ye döndüler. Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın en
Moğollar ve top barutu Cengiz Han ile' Moğollarının Çin gibi kapalı bir imparatorluğu açtıkları zamandan çok önce, Çinliler tarafından yapılan o zamana ait keşifler hakkındaki kesin bilgilerimiz çok azdır. Daha sonradan, yani 1211 senesinde Çin’de top barutundan bahsedildiğini sık sık işitiyoruz. Bu barutu Çinliler Ho- Pao dedikleri
Moğollarla Avrupalı hükümdarlar arasında haberleşmeler Batu ile Subotay 1242’de Avrupa’yı terk ettikleri zaman, yeni bir Moğol istilası korkusu, Hristiyan hükümdarlarını çeşitli tedbirler almaya sevketti. IV. İnnosan, Hristiyanlığı kurtarma çarelerini araştırmak üzere Lion meclisi ruhanisini toplantıya davet etti. Sen Lui, yeteri derecede
Reklam
Önsöz
Enok’un Kitabı[1] dinler tarihinin en ilginç metinlerinden biridir. İçinde anlatılanlar birçok kişiye bir bilimkurgu kitabı okuyor izlenimi verse de Enok’un Kitabı, Yahudi mistisizminin temel taşlarından biridir. Enok’un Kitabı, önceleri bizim “Eski Ahit” ya da yanlış olarak “Tevrat” diye adlandırdığımız Tanah’ın[2] Apokrif kitaplarından biri
Genelde Ortadoğu dediğimiz merkez coğrafyaya, özelde de Filistin'in tarihine damgasını vurmuş üç Müslüman komutan ve devlet başkanı vardır: Hz. Ömer, Salahaddin Eyyûbî ve Yavuz Sultan Selim. Farklı dönemlerde, farklı bağlamlarda ve farklı şekillerde bölgeye tesir eden bu üç önemli isim, aynı zamanda tüm İslâm tarihinin de en çarpıcı
Sayfa 83 - Ketebe Yayınları
Kudüs ve Yahudiler
Bir kere İsay Fomiç’e bu boğulurcasına hıçkırıklardan sonra birdenbire mutluluk ve gönül rahatlığı içinde kahkaha atmanın ne anlama geldiğini sormuştum. İsay Fomiç benim bu gibi sorularımı pek severdi. Hemen anlatmaya başladı: Ağlama ve hıçkırmalar, Kudüs’ün kaybını düşünmekten ileri geliyordu. Kitap, bunları düşünürken elden geldiğince hızlı ağlayıp dövünmeyi emrediyormuş. Ama en şiddetli hıçkırıkları arasında İsay Fomiç, birdenbire (bu birdenbire’nin bile kitapta yeri varmış) sanki gayriihtiyari aklına gelmiş gibi Yahudilerin Kudüs’e döneceklerine dair kehaneti hatırlamak zorundaymış. Burada da hemen sevinmeli, şarkı söyleyip kahkahalar atmalıymış; duasını okurken de sesine mümkün olduğu kadar mutluluk, yüzüne de resmiyet, soyluluk ifadesi vermesi gerekliymiş.
TİB Kültür YayınlarıKitabı okudu
Dünya Müslümanlarının Kudüs’e dair yapıp ettikleri bir refleksten, bir etki-tepkiden öteye geçmiyor. Durum bu. Ne yazık ki bu. Ve aslında İsrail, en büyük gücü bu dağınık ve bölünmüş halimizden alıyor.
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.