"Size APAÇIK ÂYETLER, sizden önce gelmiş kimselerden örnekler ve erdemliler için bir öğüt indirmiş bulunuyoruz." (Nür 24/34)
Kuran'in anlaşılması çok zor bir kitap olduğunu savunan uydurulmuş dinin adamları bunun gibi birçok âyeti hiçbir zaman anlatmadılar, anlatmayacaklar. Onlar kendilerine teslim edilen sübyanları (çocuk) medreselerde "Kuran okurken dikkat edin, cinnet diyeceğinize cennet derseniz dinden çıkarsınız. Haleka (yarattı) yerine "H harfini hırıltılı okumazsanız tiraş etti manası çıkar". İşte bu iki örnek yüzünden siz Kur'anı
anlayamazsınız. Haleka'yı düzgün telaffuz eden, İstanbulda yaşayan Suriyeli Arapların hayatına bakınca anadilinin Arapça olmasının da hayata artı bir şey katmadığnı görürsünüz.
Özet olarak Arapça zor, Türkçe yasak, siz ne derseniz doğrudur hocam neticesi çıkıyor. Bu âyetlerin saklanma gerekçesi bundan kaynaklanıyor.
Sadece duyulara dayanan algıya başvurmak, dayanmak söz konusu olursa, çok kolayca Sofistlerden Protagoras’m şu düşüncesiyle karşılaşılır: İnsan, hem de her tek insan, içinde bulunduğu duruma göre her şeyin “ölçüsüzdür. Zira algılar, duyu verileri, daima duyu organlarının durumuna göre görelidir; yani onlarındurumuna bağlıdır. Soğuk bir ele ılık
Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları Bir Arada (Düşler dergisi, sayı 10)
“Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları” birarada...
ATAOL BEHRAMOĞLU - İSMET ÖZEL Yöneten: İrfan Çiftçi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Daşkanlığı'nca Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde düzenlenen “Şiir Patikası” toplantısında İrfan Çiftçi'nin yönettiği “Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları “ konulu bir söyleşi
Kur’an'ın bugün nasıl anlaşılması gerektiği sorunu, son derece önemli bir sorun olarak orta yerde durmakta ve bu sorun yeni yöntem arayışlarını zorunlu kılmaktadır.
Garbin, Sokrat'tan işe başlamasına karşılık biz
Kuran'dan işe başlamalıyız. Rönesansımızın ilk ve ana kaynağı Kur'an olacaktır. Adlandırdığım üç ana dâva, insanın kâinatta yeri, hayatın kıymeti ve âkibetimiz dâvası, Allah'in kitabi'nda, bizim için gerçekten hayrete değer bir hal tarzına ulaşmış bulunuyor. Üçüzlü hakikat olan ilim, sanat ve ahlâkın ondaki bu kökleri, ebedî yaşayacak hikmetler halindedir. Hoca, Kur'an'i okuyor lakin bilmiyor. Ne yapsın, sadece ezberlemiştir. Bu ezber okuma hastalığına veda edip de, Hallâc'lar, Gazali'ler ve Mevlâna'lardan sonra, bir kere de XX. asırda, Kur'an'ın bütün halinde, bir sistem olarak anlaşılması lázımdır.
"Bütün şarkılarım sana senadır ya Rasulallah
Ne ki vardır ya senden ya sanadır ya Rasulallah…’’
"Başında taç ile gezen hiçbir kral, hırkasını yamayan Hz. Muhammed kadar dünyada itibar, şeref ve haysiyet bulmadı."
"Şeytan inananlardan hiç gafil olmuyor ama insanlar şeytandan gaflet içinde kalıyorlar."
Yaratan ve