Küreselleşme süreci ile birlikte dünyanın giderek daha entegre bir yapıya bürünmesi yüzünden "bölge uzmanlığı" eski anlamını yitirmiş durumda. Sadece bir tek ülkenin ya da bölgenin uzmanı olmak yetersiz hale geldi. Tüm coğrafyalar ve bölgesel sorunlar birbirleri ile iç içe tahlil edilmek zorunda. Artık neyi incelerseniz inceleyin, karşınızda koca bir dünya sistemi var.
Sayfa 11
Küreselleşme tutkusuna kapılmış giderken yerkürenin tümünü temsil etmedikleri gerçeğini görmezden gelenler, isimsizliğe mahkûm edilmek istenen kitlenin, kendini yok etme pahasına var olmayı göze alanları yaratabileceğini düşünememiş olmaları ciddi bir gaflet.
Sayfa 72
"Geleneksel Fast Food" !!!
Geçtiğimiz gün Taksim'den geçerken gözüme ilişen bir iş yerinin levhası adeta burada dillendirmeye çalıştıklarımızı özetler mahiyette idi. "Geleneksel fast food" Şimdi bu üç kelimelik kalıbı nasıl okumalı? 'Geleneksel olan'la 'fast olan'a aynı anda yapılan gönderme toplumsal zihniyetimizin, anlam dünyamızın nasıl alt üst olduğuna mı işaret etmektedir? Yoksa bunu elimizden kayıp giden değerlerin yeni bir formda ifadelendirilmesi arayışı olarak mı okumalıyız?
Geleneksel olana vurgu yaparken kendi dilini bile koruyamayan, bunun kaygısını duymayan bir dikkatsizlik, küreselleşme adına acele hazırlanmış bir 'paket servis'i önünüze koymaktan çekinmiyor. Geleneksel değere duyulan özlemi küreselleştirip tecime elverişli bir kültür haline getiren bu süreç olsa olsa 'Küresel köy devrimi' olabilir. Her devrim gibi yıkan, parçalayan ama inkılap etmeyen, değer inşa etmeyen bir devrim...
Küresel köy haline gelen dünyamızda, metropollere taşındıkça daha çok köylüleşiyoruz.
Sayfa 207 - BÜYÜYEN AYKitabı okudu
Siz kim olduğunuzu biliyorsanız, küreselleşme rüzgarı sizi üşütmeyecektir.
Emperyalizme küreselleşme diyorlar;
Emperyalizmin kurbanlarına gelişmekte olan ülkeler diyorlar ki cücelere çocuk demek gibi bir şey bu;
Oportünizm pragmatizm oldu;
İhanetin adı realizm...
Ah modern insan! Sen tarihin en düzenbaz dolandırıcılarının işlettiği küreselleşme pazarının masum müşterisisin.
Tüm bu özelliklerinden dolayı "uzak-yakın" zıtlığının hayati bir boyutu daha vardır: Belirlilik ve belirsizlik, kendine güven ve tereddüt arasında bir boyuttur bu. "Uzakta" olmak sıkıntı içinde olmak demektir; ve bu yüzden akıl, hile, beceri ya da cesaret ister.
Koşa koşa işe ,eve. Ee benden ne kaldı ?
Küreselleşme çağında , hepimizin etrafını kuşatan bu süratli, baş döndürücü kaynaşmayla birlikte yeni bir kimlik kavramı kendini dayatıyor - acilen !
Sayfa 33
