Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
137 syf.
7/10 puan verdi
·
11 günde okudu
TERAZİ BURCUNDAKİLERİ KAYIRAN İNCELEME
Bu yazıyı bir inceleme değil de deneme yazısı gibi okuyun lütfen. ''Ben hasta bir adamım... Kötü bir adamım. Suratsız bir adamım ben.'' Kitap bu cümlelerle başlıyor. Bu karakterin ne kadar hasta olduğunu, siz de hasta olarak okuyorsunuz. Afakanlar basarak, diş gıcırdatarak, bütün vücudunuzdaki kanın ellerinize hücum ettiğini hissederek ve
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Şule Yayınları · 2017128,2bin okunma
93 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İyileşen yara , istenen çocuk...
"Devrim eski ile yeninin, çürüyen ile yeşerenin çarpışması­dır. Devrim, bir alt üst oluşlar zinciridir. Devrim yıkım, dev­rim yıkıntılar içinde yeninin inşasıdır. Devrim tepeden tırnağa yenilenme, yenilenmede sürekliliktir..." Devrimci kişilik , yaşamın iyi koşullar alması için mücadele eden kişilik türüdür. Kadın/erkek devrimciliğin bir
Biz Devrimci Kadınlar
Biz Devrimci KadınlarElif Karatekin · Varyos Yayınları · 200020 okunma
Reklam
181 syf.
10/10 puan verdi
Her kadının hikayesini birer perdelik oyun üzerinden kursak dört perdelik harika bir tiyatro oyunu yaratılabilir bence. Bu muazzam diyaloglar kesinlikle sahneye taşınmalı diye düşünüyorum. Dört kadının hikayesini, gezi direnişinin felsefesiyle bütünleştirerek bizlere çok güzel bir kitap armağan etmiş Sema Fener. Gezi direnişinin ortaya çıktığı süreçte özellikle kadın ve kadın bedeni üzerinden oldukça ağır bir şekilde yürütülmüş olan siyasi ve sosyal gündemi hatırlarsınız. Eril söylemin kadın bedeni üzerindeki yıkıcı söylem ve yaptırımları belki de Cumhuriyet tarihinde en ayyuka çıktığı dönem diyebiliriz. Gezi direnişinin kadınlar açısından önemi de bu noktada çok daha büyük bir anlam ifade ediyor. Kendini bir anda belki de hiç tanışamayacağı (tanışmak istemeyeceği) gerçeklerle yüzyüze bulan insanların şaşkınlıklarına tanık olduk gezide. Verilen kadın mücadelesinin nasıl yalnız bırakıldığını herkes gördü bir kez daha. Tabi kim kendisine, ne kadar pay çıkardı bilemem ancak bir tokat gibi yüzünde patladığı bir gerçekti insanların. Hem yanyana olanlar hem de karşısında olanlar için de geçerliydi bu durum. Kadın mücadelesinin dört ayrı ''ilkbahar'' üzerinden gezi ruhuyla harmanlayarak anlatıldığı bu eser yakın tarih edebiyatımız için güzel kitaplardan biri ancak umarım bir gün tiyatro sahnelerinde de izleme şansımız olur. Klasik bir edebiyat kitabından çok tam tiyatroluk bir kurguya sahip çünkü.
Gezide Dört Kadın
Gezide Dört KadınSema Fener · Yitik Ülke · 20156 okunma
108 syf.
9/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Kitap, 10 farklı öyküden oluşuyor. Arada bağlantılı öyküler de var, tam olarak bir bütünlük olmasa bile aynı karakterlere farklı öykülerde rastlayabiliyoruz. Ömür İklim Demir'i ilk defa görüp okudum ve çok sevdim, şimdi sebepleriyle birlikte anlatayım kitabı. Yazarın zaten iki kitabı var, biri öykü biri roman. Açıkçası yakın dönem
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197,3bin okunma
90 syf.
9/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Genelde okuduğumuz kitaplardan farklı bir anlatı vardı. İçinde farklı yazarlardan görüşler, birbiriyle anlaşamayan yazarlardan örnekler, çeşitli kitap isimleri yer alıyordu. Bu kitaplarda dipnot olarak belirtilmişti. Jaguar Kitap' tan okuduğum ilk kitaptı ama iyi basılmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazım ve noktalama yanlışı, anlatım bozukluğu yoktu. Sade bir dille yazılmıştı. Bu eser beni, kitaplar hakkında daha çok düşünmek gerektiğine itti. Yapmış olduğum alıntılarda bunun bir göstergesidir. Kitap aslında bize şu soruyu yöneltir; " Evlerimizi tuğlalardan değil de kitaplardan kurmuş olsak ? Sadece evlerimiz de değil hayatımızı kitaplardan kursak nasıl olur ? " Ben sevdim. Okunmasını tavsiye ederim. Bu arada kitabın özgün ismi, La casa de papel ' miş. . Keyifli okumalar . .
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,2bin okunma
352 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dağınık kafayla asla okunmayacak kitapları sayın deseler en başa hangi kitabı yazarsınız? Bu kitap diyor ki, beni yazın. Çünkü çok fazla derinlik ve irdeleme var ve eğer kafanız doluysa ilerlemek zor hatta sıkıcı geliyor. Bu sebeple önceliğinizin kafa rahatlığı olmasına özen gösterin ki o da bu dönemde ne mümkün de mi? Aslında incelenen üç kişinin de ortak bir paydası var. Hölderlin, Kleist ve Nietzsche de döneminde anlaşılamamış, ortak bir kader yaşamış insanlar. Hemen aklımıza en sondaki Nietzsche ismi geliyorsa doğru anlaşıyoruz demektir. Kim elindekinin kıymetini biliyor ki değil mi? Herkes dönemi, zamanı geçtikten sonra anlaşılıyor. Çok damardan girdik galiba, bir şarkı bırakalım bari: youtube.com/watch?v=oDEQ9Y6... Çocuklarını sevmeyen 19. yüzyıldır aslında genel sıkıntı buradadır. Aynı şimdi içinde olduğumuz yüzyıl gibi artık dünya ve onun tarihi, çocuklarını kabul etmez ve hep öteler başka bir yere. Birçok değerli yazar, birçok değerli yazı bunun acısını çeker. Zweig bile bunun acısıyla canına kıymadı mı? Her gün farklı kişiler aynı sebeplerden dolayı kendine kıymıyor mu? Şöyle bir cümle kursak (Nietszche’den çaldım) itiraz gelir mi? “Ama bizler... yeni, eşsiz, karşılaştırılamaz, kendi yasalarını kendileri koyanlar, kendi kendilerini yaratan insanlar olmak istiyoruz.” Bir gün olur kim bilir? Yaşıyorum, o halde umut var demektir. Esen kalın efendim..
Kendileriyle Savaşanlar
Kendileriyle SavaşanlarStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,485 okunma
Reklam
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Tutunamayanlar | Oğuz Atay
Ne okuyorsun? Tutunamayanlar. Tutunamayacak ne varmış canım. (çevreden destek alarak gülüşmeler) İyi kitapmış öyle diyorlar. Evet, öyle. Öncelikle kitaba başlama cesareti gösterdiğim için kendime şaşırıyorum. Düşünmekten günlük aktivitelerime bile odaklanamadığım uzun süreli bir dönem geçirdiğim için hevesle başladığım canım kitapları birer birer yarım bırakıyordum. Kendime uzun bir ‘okumama yasağı’ koymuştum ki çevremdeki herkesin tuğla benzetmesini uygun gördüğü ‘Tutunamayanlar’a büyük bir hırsla başladım. Öncelikle insanların neden bir kitaba başlarken kendilerini şartlandırdığını anlamıyorum. Zaten ‘Tutunamayanlar’ öyle bir kitap ki belki anlamlandıramadığınız sayfalarca kelimeden sonra bir cümle çıkıyor karşınıza; okumadan duramayacağınızı anlıyorsunuz. Aslında kitap en genel tanımıyla insanı anlatıyor. Bunu ince ince, belki de farkında olmadan sürekli düşündüğümüz fakat dile getirmediğimiz şeyleri satırlar boyunca tekrar ederek yapıyor. Eğer sayfalar dolusu bir inceleme yazmayacaksam şu an buraya bir-iki cümle daha fazla yazmayı gerekli bulmuyorum. Yine de... Çoğunlukla düşünmekten halsiz düştüğüm gecelerde, son enerjimle doldurduğum günlüğümün sayfaları da ‘Tutunamayanlar’ın sürekli üzerinde durduğu konularla dolu. O yüzden bu kitap benim için çok özel kalacak. Kitaplığımda ne zaman göz teması kursak, hunharca altını çizdiğim cümleleri okumak için sabırsızlanacağımı ve yine aynı şaşkınlıkla okuduğum her alıntı için etrafta volta atacağımı biliyorum. Şimdi bana hissettirdikleri için kitabı tartışacak birini arıyorum.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,7bin okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Her yolcu evine dönmeli, her hikaye başladığı yerde bitmeli... Kemal Varol ile tanışma kitabım. Bu tanışmadan çok memnun kaldım. İlk sayfadan son sayfaya kadar alıp götüren, inanılmaz sürükleyici ve anlam yüklü muhteşem bir eser... Ağıtçılık geleneğinin belki de son kalesi, 50 yıldır düğün dernek yüzü görmeden ölümün peşinde koşan Ağıtçı Kadın'ın hikayesi... Her ölüden bir hatırayı işlediği rüzgarı teninde hissettiren elbisesi kitabın bana göre en vurucu tasvirlerinden biri. Okurken o elbisenin inceliğini, yükünü bedenimde hissettim. Her yaktığı ağıtta yıllar önce yitirdiği sevgilisi Heves Ali'yi arayan, onu ağıdına katan Ağıtçı Kadın rüyasında Heves Ali'nin "Ben öldüm, gel ağıdımı yak!" diye kendini çağırdığını görür ve yollara düşer. Konya, Bursa, İstanbul, Erzurum, Arkanya ve Arguvan... Yolculuk sırasında farklı hayatlara dokunuyoruz. Her şehirde bir cenaze, her şehirde başka bir hikaye... Hikayelerde ise Türkiye'nin kanayan yaralarını en derinden hissediyoruz. Kürtler, Ermeniler, Aleviler ve daha nicesi... Kemal Varol'un düzyazı ile şiirsel anlatımını buluşturması kitaba harika bir hava katmış. Bazı bölümleri okurken tadı damağımda kaldı. Özellike Yol ve Kursak bölümleri tüylerimi ürpertti. Okumaya doyamadım. Ağıtçı Kadın'ın yolculuklarını, kafamı bir otobüs camına dayamış yolculuk yaptığımı hissederek okudum. Heves Ali'ye ben de içimi döktüm. Kitabın her sayfasını adeta yaşadım. Evvel zamandan beri ülkemiz ağıt yakılacak çok şey yaşadı. Daha iyisi gelene kadar Türkiye'nin ağıtçısı da Kemal Varol.
Ucunda Ölüm Var
Ucunda Ölüm VarKemal Varol · Everest Yayınları · 20211,878 okunma
516 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Nobel Ödüllü Orhan Pamuk tarafından 29 Ağustos 2008 tarihinde yayınlanan romanıdır . Orhan Pamuk kitabı yazarken müzecilik ve müzecilik tarihi ile ilgili araştırmalar yapmış, ülkemizde, Asya ve Avrupa’da birçok müzeyi gezmiş sonrasında kitabın yazılmasının ardından 2012 yılında gerçek hayatta Çukurcuma’ da Masumiyet Müzesini kurmuştur . 1975’li
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,2bin okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
Yeraltı edebiyatının önemli bir örneği olan kitaptaki anlatım dilinin yalınlığı çok dikkatimi çekmişti. Yani yalınlıktan kastım o realizm tıpkı Otomatik Portakal`daki gibi çarpıcı, fütursuz bir dil. Yeri geliyor okuru rahatsız edecek biçimde şiddet ve pornografik öge barındırıyor. Bu noktada yeraltı edebiyatına yabancı okur için bu yazarın neredeyse tüm kitapları rahatsız edici olacaktır belirtmekte fayda var. Kitap sağlam bir sistem eleştirisi; yeri geliyor metaforlarla (sabun/çift kişilik/kadın karakter Marla hatta) yapıyor bunu, yeri geliyor anlatıcının ağzından dinliyoruz. Kitabin pek çok yerinde mekanize olmuş mavi/beyaz yakalılardan bahsederken yazarın “fordist” yaklaşıma da şık bir selam gönderdiğini belirtmekte fayda var. Ne kadar da tanıdık değil mi pek çoğumuz için? Maaş karşılığı huzur bulmadığımız, kendimizi ait hissetmediğimiz iş yerlerinde 8-5 mesai/ömrümüzü tüketiyoruz. Bir dövüş kulübü kursak da rahatlasak diyoruz :) Aynı isimli filmde -ki bence kitap uyarlaması filmler içinde en iyilerindendir- sistem eleştirisi etkisi bir tık daha az hissediliyor. kitap & film karşılaştırması da sitemde, okumak ve yorumlamak isterseniz buradan; aysunkaplankara.com/2020/12/20/figh...
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,7bin okunma
Reklam
240 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Gözyaşları içerisinde okuyup bitirdim kitabimi. Hayatımızın aslında her anında bizler hayaller kursak bile başımıza çok farklı şeyler gelebiliyormus. Ruya' da tip diplomasını aldığı gün hayatının ikinci büyük acısını yaşar. Ama hayat ona daha büyük acılar sunmak için cokta beklemez. Hikayenin gerçek bir olaydan kurgulanmasi ise daha üzücü. Yazarımız burda erken teşhis ile hayatın nasıl değişebileceğini çok güzel anlatmış. BEDENINI DINLE VE ASLA IHMAL ETME
Vasiyetname
VasiyetnameBüşra Çivicioğlu · Olimpos Yayınları · 201771 okunma
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.