Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Heves-Kursak Prototipi
Kürşad Demirci’yi pek çokları gibi ben de katıldığı Teke Tek programıyla tanıdım. Hocanın Vav Tv’deki programlarının bir kısmını ve Klasik Düşünce Okulu’ndaki Dinler Tarihi seminerlerinin de çoğunu izledim. Hocayı dinlerken kapıldığım his alana ve alanın tartışmalı kısımlarına, toplumun dinler tarihi alanına yaklaşımına fazlaca hakim olduğu için
DİKKAT SPOILER ALARMI!!!!
Gene muhteşem bir Rizzoli&Ishes kitabıydı arkeoloji ,mısır ve soluksuz bir kovalamaca daha ne ister ki insan...
Katil için oydu buydu derken sonunda kim olduğunu anladım. Bir insan evladını korumak ve öç almak adına bütün bunlara nasıl izin verir
Ya Carrie Allahım iğrençti ama bu hayatta şaşırmayacaksın insanlar kendi evlatlarına bile zarar verebiliyor
Bu arada esas karakterlerimizin hikayesini de okuyoruz Kursak ne midesiz herifmis önce Rizzoliye sarktı sonra annesine şahsen ondan hoşlanmıyorum. Ya o papaz tam bir ikiyüzlülük... Sadece ikiyüzlülük bizim buradaki siyasal islamda olmuyormuş. Regina da büyüyor bakalım kaç yaşına kadar sürecek seri...
İçimizdeki yara :Çocukluk
Yetişkin çocuklar,erkenden büyümek zorunda bırakılmış, sesi soluğu çıkmadığı için sevilen çocuklar, değeri sadece okulda ki notlarla ölçülen çocuklar...Çocukları genelde çok bilmeyen kategorisine sokuyoruz zaten her şeyi biz büyükler biliriz bize ögretilen kalıpları hiç değiştirmeden bu yanlış zinciri devam ettiririz.Çocuk olmak hep suçtu ,çocuk musun sen salıncağa biniyorsun çocuk musun sen yağmurda oynuyorsun keşke çocuk olsak içimiz yine tertemiz olsa anlamasak acı gerçekleri yine çamurdan pasta yapsak kiremitler paramız olsa tebesirler sosumuz olsa.Masallar dinlesek keşke herkesin muradına erdiği masallar ...Hayal kursak keşke şimdilerde olmaz zaten değip rafa kaldırılan hayallerimizi bir çocuk samimiyetiyle kursak.İnsanın özü çocukluk ne yaşadıysa ölene kadar hatırında. Çocuklara sevgi,ilgi lazım.Bir çocuk haberi alındığında seviyoruz Allah verir ya rızkını sonra o çocuk sürünerek büyümek zorunda kalıyor çoğu kez.Bunu yapmayalım bilinçli anne babalar olalım, olamayacaksak eğer bir masumun hakkına girmeyelim.Kendi çocukluğunuza destek anne baba iseniz bilinçli ebeveyn bir öğretmenseniz bir çocuğun ışığını görmeye yardım edecek bir kitap.
İyi okumalar.
Bir hıçkıdıkla dişsiz olamadınız
Beni çok heveslendirmişti tiktokdaki ablalar dediler öyle güzel böyle güzel sonuç hüsran, hayal kırıklığı , kursak tahrişi. Hikaye mükemmel bir potansiyele sahip ejderhalara bayılırım, 0lürüm, köpeği olurum. Başları güzeldi sonra ana karakter geldi her şeyin içine etti. Tamam dedim gelişcek bu karakteri derinleşicek bir halta benzicek dedikte iyice sıvadı. Yok Xaden böyle yakışıklı yok öyle çekici yok kasları var falan filan s3vişirs3k üstümde nasıl gözükür uzun zamandır s3vişmiyorum s3vişmeyi özledim cart curt. Abla fantastik okumak istiyorum derken senin fantazi dünyanı kast etmemiştim. Xaden da abartı. Yok birinci sınıftaki kızlarla yatmıyormuş. Birinci sınıftayken bile onlarla yatmıyomuş ne anlatıyon olum sen? Arada yine tek sevdiğim tek şey ejdarhalar oldu andarnada favorim. Sonuç olarak galyana geldim.
Yarı yolda bırakılan chp seçmeni gibi hissediyorum. Devamını okumam.
İslam adabı.
Bu kitabı okuyunca da anladım ki İslam kusursuz bir ahlâk üzerine inmiş,başta peygamber efendimiz Hz Muhammed sav olmak üzere birçok İslam müctehidleri günlük yaşantılarında tüm insanlığa örnek niteliğinde fiili ve kavli eylemlerde bulunmuştur. İslam'ın güzelliği hakkı ve adaleti gözetmesi,ilme,edebe ve nefs terbiyesine verdiği önem muhteşem. Bu İslam esasları üzerinde bir yaşam kursak bizden mutlusu ve faziletlisi olmaz. İslam'ın bu mükemmeliği ve hoşgörüsü beni dehşete düşürür. İslam'la şereflenmek yetmez o şerefi de şereflendirmek lazım. Allah yardımcımız olsun.
Merhaba kitap dostlarım. Bugün bir serinin ilk kitabıyla geldim. Çok uzatmadan kitaptan bahsetmek istiyorum.
Adalet peşinde koşarken kendi kimliğini kaybeden bir seri katil: Aşkın. Üstün zekası ve kan dondurucu oyunlarıyla yıllardır yakalanamayan, kimliği bilinmeyen ve tüm dünyanın onu aradığı, ona verilen görevleri vahşice tamamlayıp üzerlerine imzasını bırakan: V
Aşkın her işinde başarılı olduğu gibi ona verilen yeni kurbanını da başarıyla ortadan kaldıracağından emindir. Bu kişi Cebonayan adlı gizli bir örgütün lideri Ateş Alanguva'dır. Ancak bu pekte kolay olmayacaktır. V ne kadar zeki ve tehlikeliyse Ateş'te bir o kadar öyledir.
Aşkın, bu işini de başarıyla tamamlayacağından o kadar emindir ki kibrine yenik düştüğünün farkına bile varmaz ve bu kibri onu yavaş yavaş ateşe itiyordur.
Yolları kesişen Aşkın ve Ateş kendilerini yırtıcı bir savaşın içinde bulurlar. Öyle bir yangının içine düşmüşlerdir ki bunun ne denli büyük olduğunun farkında değillerdir.
Öncelikle belirtmeliyim ki yetişkin okurlar için ibaresine rağmen okuyucu kitlesinin yaşı biraz düşük. Yazarın kalemiyle tanışma kitabımdı. Kalemini beğendiğim aslında ama ara ara karşılaştığım devrik cümleler biraz böldü beni. Ama çok rahatsız etmedi.
Kurgusu, karakterleri ve özellikle de seri katilin bir kadın olmasını çok sevdim. Beni rahatsız eden tek kısım karakterin sürekli ben çok güçlüyüm, ben çok zekiyim demesiydi. Bunun aksine biz yaptıklarını görüp bu cümleleri kursak daha da güzel olurdu. Ama tabi bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bakalım ikinci kitabında bizi neler bekliyor. Size de okumanızı öneririm
Her ne kadar yaşam amacımızı idealistlik, dürüstlük, vefa vb duygular üzerine kursak da bu yolda karşımıza çıkan ya da yaşamımıza dahil ettiğimiz insanların hayatlarımız üzerindeki etkilediklerini açıkça görebildiğimiz ve düzene ayak uydurmak için geçirilen evrimi anlatırken aynı zamanda insanlara önyargı ile yaklaşmadan önce yapılanların sebebini, o kişinin içinde bulunduğu durumu öğrenmemiz gerektiğini de akıcı bir şekilde anlatıyor.
Yine duruumavii 'den yepyeni bir serinin ilk kitabı #kızılgece ile karşınızdayım. Diğer seriler bitti bu arada unutmadan hatırlatayım.
Efenim doğruya doğru konuşacağım. Bir yazarı uzun süre takip ettiğinizde artık onun anlatım tarzından tutun da karakterleri ele alma şekline kadar artık ezberlemiş olursunuz. İşte bu kısımda bana göre çoğu
Her yolcu, yola çıkmadan önce yolculukta yanına almak istediklerini hazırlar yolculuğunu sürdürmek için. Ve yolculuğu boyunca karşılaşabileceği ve yolculuğunu kesintiye uğratacak durumlara karşı da tedbir alması gerekir. Benim burda şöyle Bi şey aklıma geldi yol azığım ne olmalı?
İşte bu kitabı bitirdiğiniz zaman aslında yol azığımızın yani
Kitap, 10 farklı öyküden oluşuyor. Arada bağlantılı öyküler de var, tam olarak bir bütünlük olmasa bile aynı karakterlere farklı öykülerde rastlayabiliyoruz. Ömür İklim Demir'i ilk defa görüp okudum ve çok sevdim, şimdi sebepleriyle birlikte anlatayım kitabı.
Yazarın zaten iki kitabı var, biri öykü biri roman. Açıkçası yakın dönem
En Diptekiler!
Modern Klasiklerin 39ncu eseri Maksim Gorki'ye ait, "AYAKTAKIMI ARASINDA" adlı 4 perdeden oluşan tiyatro oyunudur. Eserin orijinal dilde adı 'Na Dne' yani 'En Dipte'dir. 1901 yılında yazılan eser 1902 yılında Rusya 'da sahnelenmiştir.
5 yaşında babasını kaybeden ve çocukluğunu ninesi ile akıl sağlığını
Ferîdüddin Attâr, babasının attâr dükkanında müşteri beklerken bir derviş çıkagelir. Kendisinden sadaka ister. Hiç oralı olmaz. Derviş ona hiç beklenmedik bir soru sorar: Acaba sen nasıl öleceksin? Dükkan sahibi önce şaşırır, ürperir,irkilir ardından kendisini toparlayıp "sen nasıl öleceksen ben de öyle" cevabını verir. Derviş hemen
Büyük okyanusun güneyinde, Samoa adalarında yaşayan Tuiavii adında bir yerlinin, bizim medeniyet adını verdiğimiz bu topraklara, hayat biçimimize yönelik düşüncelerini anlatan şahane bir kitap!
Kabile şefi Tuiavii, bir süre Avrupa’da yaşamış ve sonrasında halkına gördüklerini anlatan bir mektup yazmış. Bu kitapta da onun mektubunu okuyoruz. Kitabın orijinal adı Papalagi.
Papalagi aslında yabancı insan demek ama tam kelime anlamıyla bakarsak ‘’Göğü Delen Adam’’ demek. Yerliler adalarına gelen ilk insanları ve yelkenlilerini uzaktan bir delik olarak algılamışlar. Bu sebeple de bu deliğe Papalagi adını vermişler.
Tuiavii’nin, yaşadığımız bu anlamsız binalara, toplum olarak yalnızlaşmamıza, beslenme biçimimize kadar düşüncelerini okuduğumda açıkçası ben sanki her şeyi yıkıp baştan kursak nasıl olurdu diye düşündüm. Medeniyet dediğimiz bu saçmalığın içinde yer almaktansa, Tuiavii’nin yaşadığı toplumda yaşıyor olsam çok daha mutlu, sağlıklı olacağımı hissettim.
Hayatınıza bir de dışarıdan bakmak isterseniz bence mutlaka okuyun. Belki bir takım şeyleri değiştirmenin zamanı geldiğini siz de hissedersiniz.
