Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TERZİLER GELDİLER Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle. Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra sonsuz çalgısı sevinçsizliğin. Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de Duruma uymak kısaltıyordu
Terziler GeldilerKitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -68
Bütün bunları yazmamın nedenin sadece Sevgililer Günü gibi bir garabeti icat eden tüketim toplumuna yönelik olduğu sanılmasın. Yeni Şafak''ta Fatma K. Barbarosoğlu''nun gündeme getirdiği gibi Müslümanların bu çürüme karşısında sergilediği tutum çok daha önemli. Kapitalist ilişki biçiminin tüketemediği, kuşatamadığı modernitenin kutsal dışı toplum ve insan projesine karşı direnen tek ada halinde kalan İslam toplumlarının bu yolla teslim alınması küresel sistem karşısında alternatifin yitirilmesi demektir. İnsanın aşkın olanla, kutsalla olan sahih irtibatının kesilmesi, çürümüşlüğe terki demektir. Bunu en fazla idrak etmesi gerekenler yeryüzünde profan değerlere, üretim alışkanlıklarına eklemlenmemiş ve eklenemeyen İslam ümmeti değil midir? Küresel kapitalizme eklemlenmek sadece tüketim alışkanlığının artması, ekonomik bir aktiviteden mi ibarettir? Yüce bilinen tüm değerleri tüketirken geliştirdiği ekonomik ilişkiye uygun değer üretmesinde değil midir kapitalizmin tüm alamet-i farikası? Hristiyanlık tam bu noktada oyuna gelerek homoeconomicus tipi karşısında alternatif olmaktan çıkmadı mı? İlahiyatsız dindarlığa dönüşen muhafazakarlık, Amerika''da Avrupa''da bu yüzden kapitalizmin bekçisi haline gelmekle kalmadı kendi değerlerini profanlaştırdı. Benzer tehlike seküler hayat tarzına alıştırılmaya, hayatın anlamının sekülerleştirilmeye çalışıldığı bir evrede bu coğrafya için de geçerli.
Hayat, Zihniyetler, Aidiyet ve Mahremiyete Dair Yazılar Ertelenmiş Yüzleşmeler Akif EmreKitabı okuyor
Yahudi halkı adına Filistin'in biteviye talan edilmesi; Kitab-ı Mukaddes, Siyonist ideoloji ve (denizaşırı destekçileriyle beraber) İsrail devleti arasındaki manevi, ideolojik, kültürel ve uygulamalı sürekliliğin bir parçasıdır. Her ikisi de başarılı siyasi sistemler olan İsrail ve Siyonizm, Yahudi kutsal metinlerinde İbrani Tanrısı
Mağara-Dişi Benzeşimi
Birçok mitolojide önceleri içinde mağaraları (=kozmik rahim) bulunduran dağ dişil ögedir, kutsal koç ya da boğa onu dölleyen kozmik erkek ögenin simgesidir. Sümer ilahilerinden birinde, baharda evrene bereket getirmek için boğa tanrının dişil cinsiyetli dağı döllemesi ve bunun sonucunda Dicle nehrinin coşması yeryüzünün yeşillenmesi coşkulu biçimde anlatılır.
Hayat, bütün hiçliklerden daha kuvvetlidir ve dünyada ondan daha kutsal bir şey yoktur. İşte bunun için insan öldürülemez, bunun için öldürmemek zorundayız. Ama düşman gelip senin toprağını işgal etmişse, dövüşülür, savaşılır. Ve, sevgilinin şerefi de, insanın anavatanı gibi korunmalıdır. Ayrılık acısı taşınamayacak kadar ağırdır, omuzlarına çöken bir dağ gibidir. Çünkü o sevgili olmadan güzellik yoktur, renkler yoktur, ışık, neşe ve gelecek gün yoktur.. İşte bunlardır şarkılar. İnsan bütün şarkıların içeriğini sayıp dökemez..
Sayfa 83
Reklam
Kadının gücü ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsaldı ama erkek egemen kilisenin yükselişine tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden kutsal dişi şeytanlaştırıldı ve ona günahkâr dendi. Havva'nın elmayı yiyerek insan ırkını çöküşe uğrattığı 'ilk günah' kavramını yaratan Tanrı değil, insandı. Bir zamanlar hayat veren kutsal kadın artık düşman olmuştu.
Sayfa 267Kitabı okudu
Herkesin kendiliğinden aydınlanmasının nedeni basitçe şudur: insanlar dünyayı iyi ve kötü, Tanrı ve Şeytan, yüksek ve alçak, kutsal ve ahlak dışı, saf ve saf olmayan, cennet ve cehennem olarak sınıflandırmıştır. Bunlar asla kesişmeyecek paralel çizgilerdir.
Sayfa 45 - Libros YayınlarıKitabı okudu
Aristoteles "bitkiler hayvanlar için, hayvanlar da insan için yaratılmıştır." diyordu. Antik Yunan bilim insanları memelileri, nadiren de Homo sapiens'i diri diri kesip inceleyerek bu yaklaşımı uygulamaya geçirdiler. (Romalı tıp yazarı Celsus'a göre, Helenistik İskenderiye'deki hekimler “kraliyet izniyle hapishanedeki suçluları alıyorlar ve onları diri diri kesip, doğanın kapalı tuttuğu özellikleri onlar henüz soluk almaya devam ederken inceliyorlardı.") Romalı anatomi uzmanı Galen kesilirken maymunların yüzünde beliren "rahatsız edici ifade" nedeniyle, maymunlardansa domuzlarla çalışmayı tercih ettiğini yazıyordu. Ama yurttaşları iki ayak üzerinde yürüyen belli bir kuyruksuz maymun da dahil olmak üzere, hayvanların Kolezyum'da işkenceye uğramasını ve katledilmesini seyretmekten büyük zevk almaya devam ediyorlardı elbette. Hıristiyanlıkta Aziz Augustinus ve Thomas Aquinas hayvanlara ahlak dışı davranışları onaylarken kutsal kitaptaki yaklaşımla Antik Yunanistan'daki yaklaşımı birleştiriyorlardı. Aquinas şöyle yazıyordu: "İlahi takdir gereği [hayvanlar] insanlar tarafından kullanılmak için vardır.... Dolayısıyla, insanın onları öldürerek ya da başka herhangi bir şekilde kullanması yanlış değildir."
Sayfa 507Kitabı okudu
Ente dişi koyunlara kuzular işi keçileri oğlaklar doğurttu, İnek ve buzağıyı çoğalttı, kaymağı ve sütü bollaştırdı, Ovada, yaban keçisini, koyunu ve eşeği sevindirdi, Gökyüzünün kuşlarına engin yeryüzünde yuva kurdurdu, Denizin bataklıklara yumurtalarını koydurdu, bahçelerinde ve bağlarda balı ve şarabı bolarttı, Yetiştikleri her yerde ağaçlara meyve verdirtti, Karıklar .... Tahıl ve ürünleri çoğalttı, lyi huylu bakire Aşnan gibi (tahıl tanrıçası) gürbüzleşmelerini sağla- dı. Emeş ağaçları ve tarlaları var etti, ahırları ve ağılları genişletti, Çiftliklerde ürünleri çoğalttı, toprağı kapladı, Evlere bol ürün girmesini, ambarlara tepeleme yığılmasını sağla- di Ama esas görevlerinin niteliği neyse, iki kardeşin arasında şiddetlı bir kavga çıkar. Tartışmalar yaşanır ve sonunda Emeş, Enten'in tanrıların çıftçısı" olma iddiasına meydan Okur. Böylece Enlil'in önünde durumlarını ifade ettikleri Nippur'a giderler. ..... Bu mit Kutsal kitaptaki Habil - Kabil öyküsünün günümüze ulaşmış en yakın Sümer karşılığıdır, buna karşın cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanır.
Reklam
Hayat,bütün hiçliklerden daha kuvvetlidir ve dünyada ondan daha kutsal bir şey yoktur.
Ölmüş bebeklerini onlardan geriye yalnızca de­rileri ve kemikleri kalana kadar yanlarında taşıyan primat annelerin olduğunu biliyoruz. Kenya' da yakın zamanlarda bebeği ölen bir di­şi babun, bebeğinin öldüğü geniş ovadaki çalılığı bir hafta sonra ye­niden fark edince, bebeği sanki yeni ölmüş gibi şiddetli bir acı yaşa­mıştı. Yüksek bir ağacın tepesine tırmanmış ve babunların normalde kendi topluluklarından ayrılırken çıkardıkları sese benzer ağlamak­lı çığlıklarla etrafta bebeğini aramıştı. Fillerin de ölen arkadaşları­nın ya da eşlerinin güneşten artık ağarmış olan kemiklerinin başı­na döndükleri ve orada kutsal bir mekanda bulunuyormuş gibi otur­dukları biliniyor. Yaklaşık bir saat boyunca kemiklerin etrafında de­falarca usul usul dönüp, onları koklamayı sürdürürler. Bazen bu ke­mikleri yanlarında alıp götürseler de, diğer filler bu kemikleri "me­zarlık" alanına geri getirmişlerdir.
Aslında Leslie'nin takıldığı nokta da buydu. Yıl 1862'ydi, ken­ disi otuz yaşındaydı ve "Nuh Tufanı'nın uydurma olduğu"na ve bu hikayenin sanki kutsal gerçekmiş gibi okunmasının yanlış olduğuna kanaat getirmişti . Hiçbir zaman bağnaz biri olmamışt ı ; İncilleri F.D. Maurice ve Serbest Protestan zümrenin anlayacağı şekilde, yani hürmetkar bir şüphecilikle vaaz ediyordu ve Nuh Tufanı gibi konularda suya sabu­na dokunmamak ve böylece de hiç ıslanmamak, pek çok kişiye göre olduğu gibi, ona göre de kolay olurdu.
Sayfa 40 - Pegasus yayınları Nisan 2007Kitabı okudu
Kadının gücü ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsaldı ama erkek egemen kilisesinin yükselişine tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden kutsal dişi şeytanlaştırıldı ve ona günahkar dendi. Havva'nın elmayı yiyerek insan ırkının çöküşe uğrattığı " ilk günah" kavramını yaratan Tanrı değil, insandı. Bir zamanlar hayat veren kutsal kadın artık düşman olmuştu.
1.414 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.