Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüzde yüz saray adamı Mahmud Celaleddin Paşa, hatıralarında "Ali Suavi'nin asıl maksadının en yüksek devlet makamına çıkmak ve devlet idaresini ele almak olduğunu" yazar. Kendi düşündüğü ve inandığı ıslahat yapılmadıkça memleketin kurtulmasına imkan olmadığını söyleyen ve yayan bir inkilapçı için bundan daha tabii ne olabilir ki.
Kırım hakkındaki istila emellerine elverişli bir esas olup, ondan sonra Kırım'ı tamamen topraklarına katmak için fırsat gözettiği halde, daha önce Lehistan'ı Prusya ve Avusturya devletleriyle paylaştı; bundan böyle o taraftan hiç bir çeşit korkusu kalmadığından ve Batı Avrupa devletlerince harple meşguliyetinden istifade edip, Osmanlı Devleti
Reklam
Damat Mahmud Celaleddin Paşa'dan Sultan II.Abdulhamit'e...
Vatanımız zengin ve halkımızı mutlu edebilecek niteliktedir, hatta kolayca bugünkü nüfusun yirmi mislini beslemeye yeterlidir. Fakat heyhat! Bir hırsız çetesi onun üzerine çökmüş ve bu zenginliğin, bu hazinenin önünü tıkıyor. Yalnız kendi yararınızı gözetmek için ödül olarak dağıttığınız ve hesapsız harcadığınız paralarla, çeşitli bankalara kendi adınıza yatırdığınız milyonlarla, Osmanlı hükümeti bugün korkunç bir donanmaya sahip olabilirdi...
Sayfa 196 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Bir yerde ki cehl hükümrandır; Ol yerde ziyâ-yı hak nihandır. Âsaf (Nâfia Nâzırı Mahmud Celaleddin Paşa)
93 harbi
Müzakerenin sonunda Midhat Paşa, “Bu tekliflere karşı savaş­ mak için askerin gücüne bakılmaz. Biz Anadolu’ya 400 kişi ile geldik. Yine 400 kişi kalıncaya kadar savaşırız” dedi. Sadra­ zam Midhat Paşa’nm yanı sıra Serasker Redif Paşa ve Mah- mud Celaleddin Paşa da savaş taraftarıydılar. Cevdet Paşa, bu hadiseyi “Midhat Paşa tüfeği doldurdu. Mahmud Celaleddin Paşa üst tetiği çıkardı. Redif Paşa ateş etti” şeklinde anlatır.
Sayfa 146Kitabı okudu
Bizce bu birliğin doğası bütün bu sanat eserlerinin arkasında yatan ruhtur, felsefedir. Bu yüzden, Hindistan'ın Tac Mahal’inin eskizini büyük ârif İbn Arabî'nin el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye'sinde bulmanız, Konya'daki Mevlânâ Celaleddin Rûmî Türbesi'nin ana kapısındaki “hayat ağacı” (dıraht-i cân) motifini hem Kur'ân'da hem de onun Mesnevî'sinde bulmanız, İstanbul'daki Hekimoğlu Ali Paşa Camii'nin orta kubbe, yan kubbe ve bütün revaklarının iç hesaplarının hep yirmi bir sayısı ve katları üzerine bina edilerek bu yapının adeta “Besmele”nin taşa toprağa giydirilmesi olduğunu, bunun da büyük ârif Abdülkerim el-Cîlî'nin el-Kehf ve'r-rakîm fî Şerh-i Bismillâhirrahmânirrahîm isimli eserinden mülhem olduğunu görmemiz hiç de tesadüfî olmayacaktır.
Reklam
İşte şehitlerin,yaşlıların dışında, “93 Harbi” denilen facianın bilançosu budur. Bu bilanço, başlangıçta da ifade ettiğimiz gibi Mithat Paşa, Mahmud Celaleddin Paşa, Redif Paşa, İbrahim Ethem Paşa ve taraftarlarının eseridir. Yazık ki, bunlardan bazıları okul kitaplarımızda birer “kahraman” olarak tanıtılmaktadır. Günü gelince elbette gerçek tarih yazılacaktır.
Ali Şükrü Bey (Trabzon)
Ali Şükrü Bey niçin öldürülmüştü? Bu o günün politik tartışmalarının geldiği noktayı aydınlatacak önemli bir sorudur. Konuyla ilgili aynntılı bir araştıma yapan Mahmud Goloğlu da aynı soruyu sorar ve bu sorunun cevabını, o zamanki Meclis İkinci Başkanı Ali Fuad Paşa’nın, Meclis Basımevi Müdürü Feridun (Kandemir)’in, Başbakan Rauf Beyin, Topal
Sayfa 47 - Pınar Yayınları
1849’da imparatorluğa sığınan Macar, Polonyalı subaylar ihtida ettiler ve Türk milliyetçisi oldular. İçlerinden Konstantin Borzecki 1869 yılında (diğer adıyla Mahmud Celaleddin Paşa, Nazım Hikmet’in ana tarafından büyük dedesidir) Türk etnik milliyetçiliğinin düsturu olan “Les Turcs anciens et modernes” (Eski ve Yeni Türkler) adlı bir kitap yazdı.
istanbultarihi.ist/167-istanbulda-... İSTANBUL’DA TASAVVUFÎ HAYAT Mevleviye Mevlana Celaleddin-i Rumî ile birlikte Konya’da teşekkül eden Mevleviye, fetih sonrası Vezneciler’deki Kalenderhane Camii’nin bir süre Mevlevî zaviyesi olarak kullanılması suretiyle ilk olarak İstanbul’da temsil edilmiştir. Ardından Sultan II.
Reklam
Mahmud Celâleddin Paşa, Mirat-1 Hakikat adlı eserinde bu taht değişikliğini ibret nazarıyla şöyle mukayese etmiştir: Merhum Abdülaziz Han'da cinnet eseri bulunmadığı halde, cinnet getirdi diyerek tahttan indirmişlerdi. Yerine akıllı diye getirilen Sultan V. Murad'ın aradan üç ay, üç gün geçtikten sonra "daimi cinnet" fetvasıyla tahttan indirilmesine mecburiyet görünmesi, ibret alınacak bir İlâhî adâlettir!
41 öğeden 31 ile 41 arasındakiler gösteriliyor.