Kuantum hesaplamanın vaatleri onlarca yıldır ilaç üreticilerinin, casusların ve teknoloji CEO’larının rüyalarına giriyor. Böylesi bir makine, kusursuz hale getirildiği takdirde yeni ilaçların keşfini hızlandırabilir, şifre çözmeyi kolaylaştırabilir ve YZ’lerin sayısal verilerimizi sınıflandırmasına yardımcı olabilir. Bu yeni beyin, adına süperpozisyon denen ve bir nesnenin aynı anda iki durumda birden olabileceği fikrine dayanıyor. Çok hızlı dönen, o yüzden aynı anda hem yazı hem tura olan bir bozuk para gibi. Telefonunuzdaki ya da süper bilgisayarlardaki türden geleneksel bilgisayar yongalarında, bilgiyi ikili kodlar halinde işleyen transistorlar bulunur. Her şey ya 0’dır ya da 1. Kuantum bilgisayarlarıysa adına kubit denen ve hem 0 hem de 1 olabilen kubitler barındırır. Bu makineler problemleri daha hızlı çözebilir. Ancak şöyle bir sorun var. Kubitler çok hassas. Herhangi bir girişim, hesapların bozulmasına yol açabiliyor. Yale Üniversitesinden uygulamalı fizikçiler Robert Schoelkopf ve Michel Devoret, kubitleri stabilize etmenin bir yolunu buldu. Kubitleri çok düşük sıcaklıklarda elektrik akımına direnç göstermeyen materyallerden, yani süper iletkenlerden yaparak, kuantum algoritmalarının rahatsız edilmeden akacağı bir alan yarattılar. Laboratuvarlarına bakınca hemen görüleceği gibi, bu minicik yonga plakalarının büyük düşünmesi için büyük çaplı operasyonlara ve çok, çok soğuk buzdolapları gerekiyor.
Bir tanesini yatağa koyduktan sonra beni gözleriyle çağırdı. Eğilmemi işaret etti. Dudakları kımıldıyor, gözleri acı bir inhimakle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor; fakat bir kelime söyleyemiyordu. Gözlerinde anlamayan bir neferin verdiği yeisle daha acı, daha münhemik anlatmaya çalışıyor fakat dudaklarında yalnız bir makine hareketi görülüyordu. Istırabını derhal anladım. Yüzüme anlayan bir mana verdim. Mütebessim ve müşfik esasen durduramadığım yaşlarla kulağımı dudaklarına yaklaştırarak dinler gibi yaptım. Mustarip gözlerine biraz sükûnet geldi. "Peki kardeşim, dediklerinin hepsini yapacağım," dedim. O hâlâ dudakları sessiz kımıldanarak gözlerini kapadı, öldü. Başımı çevirdim, arkamda doktorun gözleri yaşlıydı. Kocaman çocuk yüzlü bir nefer birdenbire hıçkırarak ağlamaya başladı: "Anasının bir tanesiydi. İstanbul'da bana emanet etti. Ben şimdi ona ne diyeceğim?" diyordu.
Sayfa 144 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Senin gibi iyi bir genci bir makine parçasına dönüştürmekle övünmek, ancak baskıcılığıyla böbürlenen bir hükümetin işi olabilir.
" Senin gibi iyi bir genci bir makine parçasına dönüştürmekle övünmek, ancak baskıcılığıyla böbürlenen bir hükümetin işi olabilir. "
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası (Kültür Yayınları)Kitabı okudu
Bir erkeğe hayvan demek ona iltifat etmektir; o bir makine, yürüyen bir vibratördür.
Sayfa 25
II. Dünya savaşı sonrasında ABD den alınan yardımlar, sanayi makineleri üreten makine sanayine aktarılmamış( yardım verilirken şart koşulan şekilde), " dışarıdan parça getirilsin, biz bu parçaları monte edelim" zihniyetiyle hareket edilmesinden dolayı asıl imalatçı sanayinin yerine, montaj sanayisine ve dolayısıyla bu sanayileşme, ithalatı hızla arttırarak ülkeyi dış ödemeler bunalımına sokmuş ve dışarıya bağımlı hale getirmiştir.
Sayfa 29 - İlke yayıneviKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.