İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda,alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen farkedebilirdiniz.
... yaşamını örneğin bir devlete feda etmeye ne kadar hızla karar verirse, bu fedakarlığı kendisinden isteyen bir devlet değil de tek bir kişi olduğunda, o denli yavaş ve düşünceli davranacaktır. Bir insanın, başka bir insan uğruna var olması gerekliliği bir saçmalık olarak görünüyor; "en iyisi başka herkesin, ya da en azından olabildiğince çok kişinin uğruna!" Ah saftirik adam, değerin ve önemin söz konusu olduğu yerde, sayıyı belirleyici kılmak daha mantıklıymış gibi!
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda,alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.
“İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.”
“İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz...”
"Nereye gidiyorsunuz?" diye soruyor Caine ikisine.
"Seninle aynı yere," diye cevap veriyorlar tek bir ağızdan.
"Neden?" diyor Elizabeth, "İşler böyle yürür."
"Ya," diyor Caine sanki bu cevap çok mantıklıymış gibi.
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığımızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebiliriz.
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.
İnsanların dünyası hayvanlarınkinden daha mantıklıymış gibi görünüyordu ama bu dünyayı biraz kazıdığınızda, alttan hayvansal içgüdülerin organize ettiği bir toplumsal bilincin fışkırdığını hemen fark edebilirdiniz.
Bir insanın başka bir insan uğruna var olması gerekliliği bir saçmalık olarak görünüyor...
Ah saftirik adam, değerin ve önemin söz konusu olduğu yerde , sayıyı belirleyici kılmak daha mantıklıymış gibi! Oysa asıl mesele şu: senin yaşamın, bireylerin yaşamı, en yüce değeri, en derin anlamı nasıl kazanır? Nasıl asgari düzeyde ziyan edilmiş olur?
Genç bir insanda özellikle bu zihniyetin tohumu ekilmeli ve yetiştirilmelidir ki, kendini adeta doğanın akim kalmış bir ürünü olarak görsün ama aynı zamanda kendisinin, bu sanatçının en büyük ve en harika amaçlarının bir tanığı olduğunu da bilsin; bu doğanın durumu kötü ama daha başarılı olması için onun hizmetine girerek onun büyük amacını onurlandıracağım demeli bu genç insan kendi kendine...
Bu niyetle girer k ü l t ü r ortamına; çünkü kültür her bir bireyin kendini bilmesinin ve kendine yetmeyişinin ürünüdür.
Kültürden yana herkes şunu söylemek istiyordur: Benim üstümde benim olduğumdan daha yüksek ve daha insanca bir şey görüyorum: ona ulaşmam için hepiniz yardım edin bana...
Böylelikle kendini bilgide ve sevgide, bakışta ve beceride tam ve sonsuz hisseden ve kendi bütünlüğüyle, şeylerin yargıcı ve ölçütü olarak doğaya bağlı olan, doğanın içinde yer alan insan ortaya çıksın diye. Herhangi birini bu gözüpek kendini bilme durumuna sokmak zordur, çünkü aşkı öğretmek imkansızdır: çünkü ruh bir yandan kendi kendisine duru, çözümleyici ve hor gören bir bakışla bakarken, bir yandan da kendi ötesine bakma, bir yerlerde gizli daha üst bir benliği var gücüyle arama tutkusunu da yalnızca aşkta öğrenir.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu