O bütün bunları yaşamış, unutmuş, sonra yine yaşamış ve unutmuştu, çünkü esas olan budur. İnsan bu yaşa kadar ancak unutarak yaşayabilir. Marifet sanki!
Anadolu insanının biriktirme huyu vardır.
Avrupalı bir şeyi beğenmediği zaman hemen söyler. Sanki marifetmiş gibi!
Anadolu insanıysa beğendiğini söyler, beğenmediğini ise bir kenarda dinlendirmeye alır. Bir başka değişle biriktirmeye koyulur.
Üstelik o da tıpkı Avrupalı gibi, yaptığının bir marifet olduğunu zanneder.
— Çocuk hâlâ yukarıda ağlıyor. Sacide bu akşam münasebetsizlik etti. Bu saatte el kadar yavruyu yatağından kaldırmak sanki marifet mi?
Rıfkı acı bir sesle cevap verdi:
— Çocuk da bu bayanlar için bilezik gibi, otomobil gibi zenginlik göstermeliği...
"Anadolu insanının biriktirme huyu vardır.
Avrupalı bir şeyi beğenmediği zaman hemen söyler. Sanki marifetmiş gibi!
Anadolu insanı ise beğendiğini söyler, beğenmediğini bir kenarda dinlenmeye alır. Bir başka deyişle biriktirmeye koyulur.
Üstelik, o da tıpkı Avrupalı gibi, yaptığının bir marifet olduğunu zanneder."
Kaç kişi kaldık azizim, sevgilisine aşk mektubu yazmayı hüner sayan? Kaç kişi kaldık mürekkebi damlayan bir kalemle tek telaşı güzel cümleler kurmak olan? Gece pencerenin kenarında bir kağıdı Türkçe ile süslemeyi marifet bilen, kaç kişiyiz?
Aşk mektupları cüretkârdır en başta. Çünkü o en güzel cümlelerin en dokunaklı yerinde sevdiğinin hayal
O bütün bunları yaşamış, unutmuş, sonra yine yaşamış ve unutmuştu, çünkü esas olan budur. İnsan bu yaşa kadar ancak unutarak yaşayabilir.
Marifet sanki!
Momo herkesi, her şeyi dinlerdi. Böcekleri, otları, yağmuru, hatta ağaçlar arasında dolaşan rüzgârı bile... Her biri ona kendi dilince bir şeyler anlatırdı.Bazı akşamlar, bütün arkadaşları evlerine döndüğü zaman, o tek başına yıldızlı gökkubbenin altında, çepeçevre taş basamakların arasında oturur ve o görkemli sessizliği dinlerdi.Bazen de kocaman, dev bir istiridyenin içinde oturup, yıldızlar
âlemini dinliyormuş gibi olurdu. İşte o zaman çok hafif ama gizemli bir müzik yüreğine dolardı sanki.Özellikle böyle gecelerde çok güzel rüyalar görürdü.
Eğer hâlâ "dinlemek" büyük bir marifet değil diyenler varsa, Momo'nun dinlediği gibi dinlemeyi bir denesinler bakalım.
Heyecanımıza Ne Oldu?
Bir içe bakış ihtiyacının zaruret arz ettiği günlerden geçiyoruz… Dış ve dışarı bizleri öylesine yordu ki, içi, içeriyi unuttuk… içtenliğimizi kaybettik…
Dışa dönük atılım ve açılımlarımız artarken, iç acılarımız büyüdü…
Kazanma hırsı, kaybetme korkusu insanı acımasızlaştırıyor…
Gerçi dünyayı kazandık ama kendimizi