Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
600 syf.
9/10 puan verdi
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız:
sametonurr.medium.com/4119e13f5749
Bir doktorun zakkumdan elde ettiğini iddia ettiği ilaçla bütün kanser türlerini tedavi edebileceği söylemesiyle başlıyor hikaye. Zakkumcu Ziya diye ünlenen bu kişi, gerekli inceleme ve herhangi bir onay almadan ve
Ruhun Ölümü
Esasında başlığı bir makalede gördüğüm üzere ''Bireyin Ölümü'' olarak koymayı planlıyordum ama, ''yaşarken ölmek'' kavramını hatırladım ve bu bana, manevi ölümü hatırlattı.
Çok şey yazılıp çizilmiş Martin Eden hakkında. Çorbada benimde tuzum olsun diyerek bir iki kelam da ben edeyim.
Konusunu
·
Puan vermedi
Karanlık ile aydınlık arasındaki savaş, insan denilen varlık var olduğu sürece devam edecektir. Karanlığa rağmen var olma çabaları ise, aydınlığa duyulan inanç ve umutla başarıya ulaşır. lnstitut für Sozialforschung [Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü], bilinen adıyla Frankfurt Okulu, karanlık bir çağa girilmeden ortaya çıkmış ve karanlık çağın içerisinde varlığını, teorik çalışmalarıyla ayakta tutmayı başarabilmiştir.
Enstitü, kendinden önceki sistemleri, filozofları, felsefi gelenekleri ve teorileri eleştirmek suretiyle ilerleyen, Hegelci ve Marksist kökenlerine bağlı kalarak diyalektik bir yöntem sunan Eleştirel Teori'yi geliştirmiştir. Döneminin sorunlarına duyarsız kalmamış, felsefeden sanata, edebiyata, sosyolojiye ve ekonomiye kadar faklı alanlarda disiplinler arası araştırmalar yapmıştır. Marksizmi psikanalizle bütünleştirmek suretiyle dönemin "otorite" anlayışını ve "otoriter" kişilik tiplerini analiz etmiş ve böylece o zamana göre radikal olarak nitelendirilebilecek bir çalışma ortaya koymuştur.
Var Mısın? Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler
Goodreads: 4,4/5
1000kitap: 9/10
5/5
“Bana göre hayatın anlamı "keşif"tir. Hayat bir keşif yolculuğudur. Neyi keşfedeceksin? Özünü, kendini.”
“İNSANIN İÇİ BİLİR!”, kitapta özellikle vurgulanan etkileyici düşünce ve beni de ziyadesiyle etkileyen cümle... Doğan Cüceoğlu’nun daha önce eserlerinde
Bilmiyorum var mıyım? Öyle bir amacım olmalı mı onu da bilmiyorum. Her yaşam kendini yaratır kanaatimce.
Her kitapta olduğu gibi bu kitapta da hem katıldığım hem de katılmadığım noktalar oldu. Doğan hocanın üslubunu samimi buldum. Bu hoşuma gitti diyebilirim.
Kitap, farklı bölümlerden oluşmakta. Her bir bölümde ayrı konular ele alınmış
Muhteşem Gatsby
Öncelikle herkese merhaba,
Gatsby beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Yazarın dili açıktı ve kitap akıcıydı. Sadece sonunu fazla beğenmedim o kadar. Çünkü sonu haksızlıklarla doluydu.
Kitap zaten filme uyarlandı, bunu birçok kişi biliyordur. Ancak ben filmini kitap kadar beğenmedin. Hikaye çok eksik anlatılmıştı.
Neyse hikayeyi kısaca şöyle özetlemek istiyorum:
Jimmy adlı fakir çocuğumuz, Daisy adlı zengin bir kıza aşık oluyor ve savaş yüzünden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Ancak Daisy, o askerdeyken beklemiyor ve başkasıyla evleniyor. Bir süre sonra Jimmy, kimliğini değiştirerek Jay Gatsby oluyor ve zengin olmanın bir yolunu buluyor. Yıllar sonra kızın izini bulan Gatsby, Daisy’i tekrar elde etmeye çalışıyor. Kitabın ana karakteri Nick bu noktada devreye giriyor ve Gatsby ile arkadaş olarak olanları anlatmaya başlıyor. Kitapta bize aşkın nasıl saplantılı hale geldiği gösteriliyor.
Kitap genel olarak sürükleciydi. Sonunda Gatsby’e yapılan haksızlık beni çok üzdü. Zaten suçsuz yere öldürüldüğü yetmemiş gibi bir de cenazesine kimse gelmedi. O kadar ihtişamla yaşayan bir adamın sonu böyle olmamalıydı. Özellikle Daisy ve kocasının hayatlarına devam edip cezalandırılmaması çok kötüydü. Sonuç olarak Gatsby boş yere öldürülmüş gibi oldu.
Açıkçası Daisy’nin böyle bir aşkı hak ettiğini düşünmüyorum. Aynı Martin Eden kitabındaki Ruth gibi Daisy de sadece çıkar ve kendini kurtarma peşindeydi. Ne yazık ki iki erkek karakter de aşklarının bedelini yalnızlık ve terk edilmeyle ödedi.
Kitabı okumakta tereddüt edenler varsa hiç düşünmesin. Zaten 170 sayfalık bir kitap hemen bitiyor. Keyifli okumalar.
31.08.21
Sonunda yıllardır sıra gelmeyen okuma gerçekleşti ve Muhteşem Gatsby ile tanışım.
Fitzgerald'ın Amerikan rüyasını ustalıkla eleştirdiği ve başyapıtı olarak kabul görülen 1925 tarihli bir dönem eseri olan roman Amerika'nın doğusundaki hayali West Egg kasabasında geçen bir zengin kız fakir erkek hikayesi. Roman, gerçek adı James "Jimmy" Gatz olan esrarengiz gencin (biz onu romanda Jay Gatsby olarak tanıyoruz) Daisy Buchanan isimli evli kadına olan takıntılı aşkını ve bu aşkın etrafında gelişen olayları konu alıyor.
Kitapla ilgili olarak,
Bir kargaşa, bir kopukluk, çorba...
185 sayfalık kitabı kıvrana kıvrana okudum.
Kitabın başını ve sonunu beğendim.
Karakterler de bence başarılıydı. (Filmini önce izlediğim için yine Leonerda Di Caprio ‘nun imgesi ile didişme hali, gitmedi gözümün önünden 185 sayfa boyunca. )
Ancak yazarın kalemi bence çok dağınık.
Aslında "olağandışı, güzel, basit ve karmaşık desenli bir eser." tespitinden yola çıkarak, amacına ulaşmamış değil, ama biz zavallı 21. Yy okurunu harcadı bence karmaşık desenli yazma uğruna.
Sonuç: ‘Muhteşem Gatsby’ bir ‘Martin Eden’ olamaz... Eğer hayatınızın sonuna kadar unutamayacağınız bir zengin kız fakir oğlan kitabı okumak isterseniz Martin Eden okuyunuz. O da olmazsa mis gibi Yeşilçam var.
Ağustos’un son gününden sevgi ve selamlarımla
Kitapla kalınız....
Frankfurt okuluna ilişkin yazılmış en kapsamlı ve en iyi çalışmadır. Martin Jay aynı zamanda Frankfurt Okulunun üyelerinden olduğundan okulu çok iyi biliyor ve bu bilgiyi eserinde gerçekten harika bir biçimde de kullanmıştır.
199 syf.
·
Puan vermedi
Marcuse frankfurt okulunun ( adorno benjamin horkhemier ) en önemli temsilcilerinden bir tanesidir. Kitle kültürü tartışmalarında önemli bir yeri vardır. Aşırı teknik gelişmişlik ve görece özgür toplumlarda medya aygıtı ve endüstriyel kültür metaları tarafından yurttaşların tutsak alındığını ve özgürlüğün sözde bir fikir olarak varolduğunu söyler. Marcuse göre yurttaşların katılmaya zorlandığı ( görece zorlanma maruz kalma) yoz kitle kültürü özgür bireyin en önemli düşmanıdır. Frankfurt okulu düşünürlerini doğru anlayabilmek için negatif diyalektik ve bu düşünürlerin tarihsel materyalizme bakışlarını doğru algılamak şart. ( bu konuda daha ileri okumalar için Martin Jay Negatif Diyalektik kitabı ile başlanabilir.)
Birkaç zamandır bulduğum ilk fırsatı gole çevirmek adına öyle ya da böyle okuduğum kitabın ilk faydasını bir türlü konumlandıramadığım eleştirel teorinin muhtevasına yönelik hatırı sayılır fikir edinerek gördüm. Gerçi eleştirel teorinin eleştirisini de yapmak da içimden geçmiyor değil ama, o vazifeyi şimdilik Rıdvan Şentürk hoca üstlenmiş. Bize