Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Askerler prensesin ayak kabısının tekini götürüp, prensesin kaçırıldığını söylemişler Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamış. Çünkü bu masalın geçtiği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmazmış. Bu kızların 'Beni geri götürün' deme hakları da yokmuş Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının başında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bulmuş. Prenses daha on beş yaşındaymış..
Sayfa 76 - Fehime Halamı Kaybedip Tekrar Bulduğumuz GünKitabı okudu
Kral, kızından haber alamayınca derhal askerlerini göndermiş prensesi aramaya. Askerler prensesin ayakkabısının tekini götürüp, prensesin kaçırıldığını söylemişler. Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamış. Çünkü bu masalın geçtiği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmazmış. Bu kızların “Beni geri götürün” deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının başında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bulmuş. Prenses daha on beş yaşındaymış.
Reklam
Michael Jackson'a bakın. Michael Jackson evrilmiş, yalnız bir yaratık; evrensel olduğu için kusursuz bir melezliğin öncüsű, ırklar sonrasının yeni ırkıdır. Bugünün çocukları melezleşmiş bir toplum karşısında şaşırmıyorlar: Bu, onların evreni ve Michael Jackson bu çocukların ideal bir gelecek için düşledikleri şeyin habercisidir. Michael Jackson'ın yüzüne estetik yaptırdığı, saçlarının düzleştirildiği, derisinin renginin açıldığı, kısacası kendini titizlikle yeniden oluşturduğu da eklenmeli buna: Onu masum ve saf bir çocuk, yani dünyayı İsa'dan daha iyi yönetebilen ve uzlaşma sağlayabilen biri, bir çocuk-tanrıdan daha iyi kılan, dolayısıyla masalın yapay erdişisi yapan da budur: Bir protez-çocuk, bizi ırktan ve cinsiyetten kurtaracak evrilmenin düşlenmiş tüm biçimlerindeki bir embriyon.
Sayfa 25
Talihli çocukların yanında, yaşlı insanlar kadar bedbaht olan çocuklar da vardır: Muhacir çocukları!.. Bir cılız çocuğu bir devlet, bir ordu kovalar. Göğüslerinden sarı maden gözler bakan, omuzlarından siyah süngü dişler uzanan harp umacılarının önünden, anasının elini tutarak kaçan bu bir damla insan anlar ki bunlar masalın değil, tarihin umacılarıdır."
Sayfa 25 - Everest
Yemekten sonra çocuklarla yukarıya çıktık, onların beklentilerini, benden masal dinlemek istediklerini biliyordum, size bu akşam dört üstüne bir masal anlatayım dedim, divanlarına yerleşip dinlemeye hazırlandılar. Bu dört önemli bir sayı diye giriş yaptım, büyüğü, bu yıl ortaokula başlayanı, bakalım ne çıkacak bakışlarıyla, yine benim uydurduğum bir şeyler dinleyeceğini belli etti, küçüğü, ilkokul ikide olanıysa, henüz eleştirel bakmadığı için ne gelirse razıyım havalarındaydı. Dünyanın dört bucağı varmış, öyle bilinirmiş eskiden diye sürdürdüm, buralara varmak, görmek zormuş, birilerine kızılınca dünyanın dört bucağını gösteririm denirmiş. Dört büyük melek varmış, toprağı, göğü, ateşi, suyu tutarlarmış ellerinde. Dört duvar arasında, arada bunalsa da insan kendini güvende hissedermiş, kimileri dört duvarla yetinmeyip, ne kadar dört duvarım olursa, o kadar gür bıyıklı olurum düşüncesine kapılıp, daha çok dört duvar için diğer insanları dövmeye çalışırmış. Bir şey aranırken dört dönülürmüş, şu insana pek görünmeyen nedircik yavrularını bulmak için tandır damlarına, mereklere, yüklük içlerine, tıkrıç arkalarına, kavak dallarına, kar öbeklerine bakılır dört dönülürmüş. Kimi insanlar da kitapların, şiirlerin, öykülerin içinde dört dönerlermiş. Büyüğü muzipçe gülerken, küçük pek anlamamış bakıyordu. Dört dörtlük bir masalın başlangıcını dinlediniz derken, sözümü kesti ve ben Keloğlan'ı dinlemek isterdim diye itiraz etti. Tamam, bu kadar dedim. Pal Sokağı Çocukları'nı çıkardım çantadan. Şimdi bunu sırayla okuyun dedim. Sevinerek aldılar ve beni rahat bıraktılar.
Sayfa 112 - DağKitabı okudu
Külkedisi Türkiye, tersine işler olaylar.
Kral, kızından haber alamayınca, derhal asker­lerini göndermiş prensesi aramaya. Askerler prensesin ayak­kabısının tekini götürüp, prensesin kaçırıldığını söylemişler. Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamış. Çünkü bu masalın geçti­ği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmaz­mış. Bu kızların ‘Beni geri götürün’ deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının ba­şında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bul­muş. Prenses daha on beş yaşındaymış.
Reklam
Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamışÇünkü bu masalın geçtiği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmazmış. Bu kızların 'Beni geri götürün' deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının başında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bulmuş. Prenses daha on beş yaşındaymış."
"Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı bir masalın içinden geçer gibi seyrettim."
Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı bir masalın içinden geçer gibi seyrettim..
Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı Bir masalın içinden geçer gibi seyrettim.
Reklam
“Çünkü bu masalın geçtiği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmazmış. Bu kızların ‘Beni geri götürün.’ deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının başında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bulmuş. Prenses daha on beş yaşındaymış.”
Mevsimler tablosu
"Çocuklar denizde, yeşillikler arasında, karların içinde, ağaçların ortasında ne kadar mutlu görünüyorlar. Uçurtma uçuranlar, kartopu oynayanlar, top peşinde koşanlar, ip atlayanlar, kardan adam yapanlar, kuşlar, kuzular masalın içindeler sanki. Ama çocuk aklımla hep sunu düşünürdüm: Bu çocuklar bize his benzemiyorlar, baska yerlerin çocukları. Sonraları acayip bir duguya kapıldım, mutlu gibi görünseler de aslında değiller. Dile getiremiyordum oradaki garipliği. Bir mutluluk oyununa hapsolmuşlar. Bir tabloda, rengârenk bir dünyanin içindeki dört kareye kapatılmışlar."
Sayfa 244Kitabı okudu
Askerler prensesin ayak­kabısının tekini götürüp, prensesin kaçırıldığını söylemişler. Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamış. Çünkü bu masalın geçti­ği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmaz­mış. Bu kızların ‘ Beni geri götürün’ deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının ba­şında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bul­muş. Prenses daha on beş yaşındaymış.”
Fehime Halamı Kaybedip Tekrar Bulduğumuz GünKitabı okudu
Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı bir masalın içinden geçer gibi seyrettim.
Sayfa 48
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.