Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı bir masalın içinden geçer gibi seyrettim.."
Bir yemişin, hamlığından kurtulması sürecini insancaya çevirirken, geçmesi gerekebilecek süreyi çok uzatıyorum; bu da, ağır kanlı birağaç olduğuma verilsin. Elimden ancak bu kadarı geliyor. "Masalın da Yırtılıverdiği Yer", Göçmüş Kediler Bahçesi Bilge Karasu'nun metinlerinin belirgin bir özelliği var: Birçok edebiyat metninde bir arka
Reklam
“ Fakat bu talihli çocukların yanında, yaşlı insanlar kadar bedbaht olan çocuklarda vardır: Muhacir çocukları!… Bir cılız çocuğu bir devlet, bir ordu kovalar. Gözlerinden sarı maden gözler bakan, omuzlarından siyah süngü dişler uzanan harp umacılarının önünden, anasının elini tutarak kaçan bu bir damla insan anlar ki bunlar masalın değil,tarihin umacılarıdır.”
Michael Jackson'a bakın. Michael Jackson evrilmiş, yalnız bir yaratık; evrensel olduğu için kusursuz bir melezliğin öncüsű, ırklar sonrasının yeni ırkıdır. Bugünün çocukları melezleşmiş bir toplum karşısında şaşırmıyorlar: Bu, onların evreni ve Michael Jackson bu çocukların ideal bir gelecek için düşledikleri şeyin habercisidir. Michael Jackson'ın yüzüne estetik yaptırdığı, saçlarının düzleştirildiği, derisinin renginin açıldığı, kısacası kendini titizlikle yeniden oluşturduğu da eklenmeli buna: Onu masum ve saf bir çocuk, yani dünyayı İsa'dan daha iyi yönetebilen ve uzlaşma sağlayabilen biri, bir çocuk-tanrıdan daha iyi kılan, dolayısıyla masalın yapay erdişisi yapan da budur: Bir protez-çocuk, bizi ırktan ve cinsiyetten kurtaracak evrilmenin düşlenmiş tüm biçimlerindeki bir embriyon.
Sayfa 25
Külkedisi Türkiye, tersine işler olaylar.
Kral, kızından haber alamayınca, derhal asker­lerini göndermiş prensesi aramaya. Askerler prensesin ayak­kabısının tekini götürüp, prensesin kaçırıldığını söylemişler. Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamış. Çünkü bu masalın geçti­ği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmaz­mış. Bu kızların ‘Beni geri götürün’ deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının ba­şında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bul­muş. Prenses daha on beş yaşındaymış.
Kral tozu dumana katmamış. Kimse de ayakkabının tekini alıp kapı kapı prensesi aramamışÇünkü bu masalın geçtiği ülkede, başkaları tarafından kaçırılan kızlar, geri alınmazmış. Bu kızların 'Beni geri götürün' deme hakları da yokmuş. Prenses o gün, avcının külkedisi olmuş ve kendini fırının başında avcının anası ve çocukları için ekmek pişirirken bulmuş. Prenses daha on beş yaşındaymış."
Reklam
-SON-
Çocukları gerçekleri yadsıyarak tozpembe bir dünyada yetiştirmek isteyebiliriz. Çocukluğunu mutlu yaşasın, sonra nasılsa hayatın zorluklarıyla karşılaşacak da diyebiliriz. Ama asıl çocukluğun zor bir süreç olduğunu ve yetişkin yaşamımızdaki sorunların büyük bir çoğunluğunun çocukluk travmalarımızdan kaynaklandığını unutmamız anlamına gelir bu. Güçlükleri yadsıyamayız ancak çocuklara bu zorluklarla baş etmeyi ve toplumsal yapının ne tür mekanizmalarla işlediğini öğretebiliriz ya da diyelim ki kendi öğrenme stillerini geliştirmeleri için motivasyon kazandırabiliriz. Masal hayatta iyi ya da kötü, her şeyin anlatılabileceği en özgür zemindir; ruhumuzun ve zihnimizin oyunlarını ondan daha iyi yaşatabilen bir başka tür daha yoktur. Öyleyse, çocukların hayatın, ruhun ve zihnin sınırlarını masalın kurnazlıklarıyla birlikte öğrenmeleri onları özgür ve zenginleşmiş bireyler haline getirecektir. Çocukların gökten düşen üç elmalarla değil, kendi elma ağaçlarını –aşılarını da kendileri seçerek– yetiştirebilecekleri bir dünya dileğiyle…
"Sokak lambaları altında ders çalışan çocukları ben sadece hikayelerde olur zannederdim, o yüzden bu manzarayı bir masalın içinden geçer gibi seyrettim."
Bin Bir Gece Şehrazat Masalları buradan geliyormuş...
8. yy.’da yaşayan İran hanedanı Şehriyar, kadınlara olan güvensizliğinden evlendiği kadınları hemen öldürtürmüş. Evlenme sırası vezirin kızı olan Şehrazat’a gelmiş. Zekasıyla ünlenen Şehrazat’ın evlendiği gün anlattığı hikaye kralın çok hoşuna gitmiş ve bir gün sonraki hikayeyi merak ettiği için Şehrazat’ı o gece öldürtmemiş. Diğer gün ve daha sonraki günler olmak üzere bin bir gece bu durum sürüp gitmiş. Bu zaman zarfında da üç çocukları olmuş ve çok da mutlularmış. Masalın sonunda Şehriyar, güzelliğine ve zekasına hayran olduğu karısıyla ölene kadar birlikte yaşamaya karar vermiş...
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.