Fransız yazar Alexandre Dumas (Père) Döneminin sevilen ve çok okunan romantik yazarlarından biridir. Kurgu yeteneğini üst düzey bulduğum, okurken olayların gözünüzün önünde yaşanıyormuş gibi hissettiren, muhteşem betimlemeleriyle beni bu kitabında, günümüzden alıp 1600'ler Fransa'sına götüren bir yazardır.
“Birimiz hepimiz, hepimiz
Ateşe atılmış bir adamın yüzüne akıtılan bir damla suyun değeri nedir? Bir gece yarısı, bir çölde yolunu şaşırıp kalmış adama, uzaktan görünen bir ışığın değeri nedir? Hasta döşeğinde müthiş sancılarla kıvrandığımız anda elimizi sıkan elin değeri nedir? Haksız yere darağacına giden bir masum indinde, son saatte yetişen adalet hükmünün değeri nedir? Çarmıdaki İsa'nın ayağı dibinde ağlayan Magdalanalı Meryem'in gözyaşının değeri nedir?
Biliyoruz ki dünyada farklı boyutlar vardır ve biz buna paralel evren deriz ... Paralel evrende bizler görünen varlıklarız ancak biliyoruz ki görünmeyen varlıklarda vardır ... Ben kendi kitabıma göre inandığım kitaba göre bir bakış açısı sunacağım ... Kuran 'da da Görünmeyen olarak Cinlerden bahseder ... Onlarında iyisi ve kötüsü vardır ...
İhtiyarların kalbini kazanmak zannedildiği kadar güç değildir. Onların fikrine kıymet verir gibi görünmek kâfidir. Nihayet masum bir hileden ibaret bu.
Yok mu dersin hiç günahın?
Kim inkâr edebilir ki, masum değiliz sende biliyorsun.
Demek ki; Rabb'imiz günahını bırakmıyor mahşere..
Demek ki; Cennetteki makamın için geliyor bazı yıkılışlar..
Çocukluğun verdiği tazeliğin, gamsızlığın, sevgi ihtiyaciyle inan kuvvetinin bir daha geri dönmesine imkân var mı? Bu zamanda masum bir neşe, sonsuz bir sevme ihtiyacı, bu iki yüksek fazilet, hayatın rehberidir, böyle olunca hangi çağ bu çocukluk çağından daha üstün olabilir?
Nerde o ateşli dualar? Nerede o en değerli nimet olan temiz, rikkatli gözyaşları? Uçup gelen teselli perisi, gülümsemeleriyle bu yaşları siler, saf ve temiz çocuk ruhuna en tatlı hayalleri dökerdi.
Acaba hayat, bu göz yaşlarını, bu sevinç dolu heyecanları bir daha duymıyacak kadar kalbimde kederli izler mi bıraktı? Acaba onlardan kalan yalnız hatıralar mı?
4 büyük futbol takımlarının müsabakalarında bir hakem hatası, bir futbolcunun küçücük basit bir kışkırtıcı hareketi, hatta daha basit bir şey ya forma! Karşı takıma inat diye kendi formanı giymen, tüm bunlar ve benzerlerinin sonuçları ne oluyor? Stadyumu yerle bir etmeler, birbirini boğazlayıp öldürenler, analara, bacılara, kadınlara küfürler
🌼“PAPATYAM"🌼 İlham Kaynağımsın
Sen beni şair yaptın, papatyam,
Güneşin doğuşunda, senin gülüşünde bulurum sevinci.
Gönlümdeki en güzel melodi, senin adını söyler,
İlham kaynağım sensin, papatyam.
Her kelime, senin gülüşünle yazılır,
Beni saran bir hüzün değil, sonsuz bir neşe verir.
Bir papatya gibisin, masum ve temizsin,
Kalbimin en güzel köşesinde açan bir çiçeksin.
Gözlerinde kaybolan bir derya,
Şiirlerime sonsuz bir ilham veriyor.
Sen beni şair yaptın, papatyam,
Gözlerindeki ışıkla yazarım her satırı.
Yazarı:NURULLAH
Seride en az sevdiğim kitap sanırım buydu. Okurken zorlanmamın tek sebebi kapakta açıkça görünen şu parmak bağımlılığıdır arkadaşlar ama emin olun sanıldığının aksine o kadar da masum değil o parmak. Bütün kitabın başrolüydü diyebiliriz. Başta hoştu, kışkırtıcıydı belki ama sonra resmen kabak tadı vermeye başladı. Emirler, yasaklar ve aşırıya kaçacak kıskançlık ve bunun getirdiği kısıtlamalar da cabası. Isabel gayet aklı başında bir kız olarak genç ve tecrübesiz görünse de, konu Luca olduğunda tam bir seksomanyağa dönüşmesi hiç hoşuma gitmedi. Bu kitapta yatak fantezilerinin dozu alıştığımız Neva Altaj kitaplarından bir doz fazla gibiydi. Hikayenin akıcılığı, konu ve duyguları aktarmasında hiçbir sorun yoktu ama dediğim gibi cşnsellik, özellikle arada çok yaş farkı olduğunda aşırıya kaçarsa bende ters tepiyor.
Ben bu değerli eser hakkındaki incelememi yapmayı reddediyorum aksine o muazzam insanın sizlere önsözünü aktarmak istiyorum ama şunu bilin okurken hiç sıkılmadığım aşkı, tutkuyu, merhameti, devrimi, mecburiyetti ve o insanların yaşamlarının sadece masum çocuklar için harcamasının konusunu aldığını söylemek isterim. Neyse çok fazla konuşup eser