Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mavi Okur

Mavi Okur
@maviokur17
O gemi bir gün mutlaka gelmeyecek...
Öğretmen
Yüksek Lisans
233 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı okuduğum şekliyle kabul edersem, yarım kalmış olduğuna kanaat getiririm. İçten içe verdiği mesaja odaklanırsam tam kıvamında olduğunu söylerim. Yazar bir aşk macerası üzerinden sığıntı olmayı, başarıyı, yalnız kalmayı, zamanı ve en önemlisi de savaşı anlatıyor. En önemlisin savaş olmasının nedeni içten içe verdiği mesaj. Hislerin doruklarında yaşanan, asli olarak başlangıcı bir hayranlık olan görünür görünmez bir ilişkiden savaşın ne kadar itici, ötekileştirici ve yalnızlığa mahkûm edici olduğu vurgulanmış. Zweig mesajını vermiş. Savaşın yüzü soğuktur. Zaman... Dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, seneler... Her şey geçiyor ve değişiyor. Hisler de bakışlar da bedenler de fikirler de... Yalnız aşk değişmiyor. Çünkü aşka şekil veren zaman ve insanlar değil aşktır. Aşk asla yeniliğinden bir şey kaybetmiyor. Kadının saçlarına karlar yağsa da...
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,6bin okunma
Reklam
56 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Saat zamanı değil vakti gösterir. Saatin vakte etki etmek gibi bir hususiyeti yoktur. O sadece ân'ı gösterir. Ki durum itibariyle de saatin zamana hüküm sürmesini düşünmek ahmaklık olur. Zacharius Usta bu konuda yanılgıya düşüyor. Saat yapma konusunda usta olan kahraman bu ustalıkla meşhurlaşınca kendisini zamanın hakimi olarak görüp yaratıcı ile
Zacharius Usta
Zacharius UstaJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,7bin okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Binbir Gece Masalları'ndan süzülmüş gibi! Mükemmel kurgu, harika olay örgüsü, devasa ince nüanslar... Kitabı okurken, çocuk masalı dinlermiş gibi, bir yandan da tüm olayları kahramanlarla beraber yaşıyormuş gibi. Öyle muazzam detaylar var ki... Şeytan ayrıntı da gizlidir, sözü bu kitapta o kadar bariz ortadaki. Bir konu hakkında tüm terimleri sayıp döküyor yazar, iyi bir araştırmacı olduğu çok belli. Ayrıntıda gizli olan bu. Günümüz popüler yazalarından uzak, din ve diyanetten nemalanmadan ve piyasa yapmadan, çıplak gözle yazara baktığımızdaki duruşundan daha olgun hâliyle yazılmış bir kitap. Yazarın içi dehşet bir şekilde donanımlı. Bu cümlelerden, ifadelerden o kadar belli ki. Hayran kalmamak elde değil. Butimar'dan sonra, herhalde burası zirvedir diye düşünmüştüm. Butimar'ın üstüne koymuş. Kitap çok nazik. Sıkmıyor. Usandırmıyor. Merak uyandırıyor durmadan. Kitabın sonu yazıldığı gibi bitmemiş olsa idi mutlaka devam kitabı gelir diye düşünürdüm. Ancak bu hali ile de devamı gelebilir. Yazar bu kitapla şu sözü o kadar gerçekçi kıldı ki: 'Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır.' Kaan Murat Yanık yaşamış. İyi ki de yaşamış. Doyurucu kitapları var. Butimar, Uçurtma Mevsimi, Uzakların Şarkısı... Kitap şunu anlatıyor, bunu söylüyor demek taraftarı değilim. Çünkü bana anlattığını kimseye anlatmayacak. Başkalarına anlatacaklarından da bana bahsetmedi. Bu her kitap için böyle. Bu kadar övgüden sonra hiç mi eleştirilecek yani yok, elbette var. Ünlü düşmelerine çok dikkat edilmemiş. Bu derece önemli bir kitapta göze batan bir eksiklik gibi geldi bana. Okumak çok şey kazandıracaktır.
Uzakların Şarkısı
Uzakların ŞarkısıKaan Murat Yanık · Everest Yayınları · 20172,925 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
164 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Sıla duruşu, sesi, edebi uğraşı ve son olarak bu kitabı ile de şarkıcıdan öte 'sanatçı' olduğunu ortaya koydu. Şiir yazmak, şair olmak... Bu farklı bir konum. Kitapta çok güzel şiirler, sözler mevcut. Şiirlerin altındaki tarihler ve saatler de ayrı bir hoşluk vermiş şiirlere. Bu şiir bu tarihte ve şu saatte yazılmış. Bu çağrışımda bulunuyor insanda. 'Ben o saatte, o tarihte ne halde idim?' Şiirler çok hoş. Ancak şiirler şair olarak değil şarkıcı olarak yazılmış bana göre. Kelimeleri yazarak değil de söyleyerek şiirleştirmiş. Kelime kullanımı... 'Gelcen, gitcen, yapcan, etcen vs.' Sıla'da harika bir his yoğunluğu mevcut. Yaşanmışlık had safhada. Ancak kelimelere biraz daha özen göstermeli.
Anlatsam Geçer mi?
Anlatsam Geçer mi?Sıla Gençoğlu · Doğan Kitap · 2017835 okunma
194 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Nur Baba; din kisvesi altında, insanların dini duygularını kullanıp onların maddi ve manevi olarak sömürülmesini anlatmakta. Bu kitap yazıldığı dönemden ziyade dini kullanan insanların var olduğu tüm dönemlere ışık tutuyor. Elbette akademik bir araştırma değil bu eser ancak bariz bir inceleme ve gözlem var eserde. Eğer varsa böyle bir tür bu kitap mutlaka İnceleme Roman ya da Gözlem Roman sınıfında yer alır. Yakup Kadri'yi tanıma adına harika bir başlangıç olabilir bu eser, dini kullanan ve kendilerine din konusunda pay çıkarmaya çalışan zavallıları tanıma adına da önemli bir roman.
Nur Baba
Nur BabaYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20181,055 okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kötü şiir yoktur bana göre, duygularını, düşüncelerini kötü aktarmış, kelimeleri dans ettirmeyi başaramamış şair vardır. Hissin ya da kelimenin suçu değildir bu. İyi bir şiir de yoktur bence, duygu ve düşüncelerini uygun renklere yükleyerek bir tuvale ya da kâğıda nakşetmeyi başarmış şair vardır. Şiiri şiir kılan ve özelleştiren de yaşanmışlık hissidir. Füruğ dağdağalı, hızlı, savruk ve yorucu ama bir o kadar da her manada -aşk, acı, ayrılık, ölüm vs.- dolu dolu geçen yaşama sahip bir kadın ve şair. Hani erkekler âşık olan, kadınlar âşık olunandır, şeklinde bir kâide vardır ya... İşte bu denge değiştiğinde Nigâr Hanımlar, Füruğlar çıkıyor ortaya. Bu elbette şiir açısından iyi bir durum. Lâkin bir kadının nasıl âşık olduğu gibi çetrefilli bir konunun açığa çıkması da kalben yorucu, üzücü ve çokça düşündürücü bir konu. Kadın şairler; kadının bir meta olmadığını, aksine hisleri nasıl da kalpten yaşadığını anlatan birer rehberdirler. Ve yazılacak bir yığın cümle, paragraf... Yeryüzü Ayetleri şiir seven, kadın hakları savunucusu olduğunu söyleyen herkesin mutlaka okuması, anlaması, irdelemesi gereken bir eser. Kadın yazınca kâğıda değil, kadını incitecen kalbe yazar. Bu yüzden çok değerlidir Yeryüzü Ayetleri ve benzeri eserler, şiirler. Şair Nigâr Hanım Feryâd şiiri ile Füruğ'un Sevmekten şiiri arasında dil farkından başka ne fark olabilir ki? Fâilâtün, fâilâtün, fâilât...
Yeryüzü Ayetleri
Yeryüzü AyetleriFuruğ Ferruhzad · Can Yayınları · 20193,365 okunma
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Cinayetin ardındaki sebepleri gözler önüne sermiş Halide Edip. Konu 'masumiyet'. Çok şaşaalı bir kurgusu yok eserin. Son sayfalara geldiğinizde bir kurgu yapmak, roman yazmaktan ziyade Genç Türkiye'nin okurlarına sosyal içerikli mesajlar vermek amacı güdüldüğü ayan beyan görülür. Örneğin, bir olayın ardında sebepsiz çekilen cefalar, haksızlıklar da olsa bu konuyu kişi kendi iradesi ile değil adli mercilerin iradesi ile neticelendirmelidir, mealinde ifadeler mevcut. Dönemin toplumuna adil olmayı, olumsuzlukları olumluya çevirmede ya da haksızlıklarda şahısların kendi hareketlerinden ziyade umumi bir hareketle devlet karşısında hesap sordurulmaya ya da olumsuz davranış sergileyenlerin toplumsal bir çalışma ile topluma kazandırılmasına gayret edilmesi gerektiği hususu anlatılmış. 66 sayfalık romanın 60 sayfası anlatılmak istenen olay için ön çalışma, olay örgüsü şeklinde tasarlanmış son 6 sayfa ise iletilmek istenen mesajlar gayet net bir şekilde ifade edilmiş. Okunması gereken bir cumhuriyet dönemi eseri.
Yolpalas Cinayeti
Yolpalas CinayetiHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20172,241 okunma
216 syf.
4/10 puan verdi
·
Beğendi
Emeğe ve okura saygı ile... Bu tarz kitapları ve yazarları iki kısma ayırırım genelde. Okuma alışkanlığı kazandıran kitaplar ve yazarlar (ki bu tarz yazarlara saygım var); acı çektirmeye çalışan, sürekli ergenlere hitap eden ve yazdıklarını zıtlarıyla beraber tekrar eden, kendini aşmayı başaramamış ve durmadan aynı çember etrafında dönen kitaplar ve yazarlar... Yazma alışkanlığı olan biri olarak en büyük korkum bu tarz yazılar yazmak. Hani kalemim kurusun da böyle yazılar çıkmasın. Sürekli bu minvalde kitap okumak da bir yerden sonra kitap okumak işinden çıkıyor diye düşünmekteyim. Bu sıkıcı durum yazılardan değil yazardan kaynaklanır diye düşünüyorum. Bir yazı yazmak için bin sancı çekmek gerek, diye düşünüyorum. Öte yandan da önemli Türk hikâyecilerinden Mustafa Kutlu'nun ifade ettiği çok özel bir söz vardır: 'Yaza yaza değil okuya okuya yazar olur insan.' Acaba yazarlarımız kitap okuyorlar mı? Okuyorlarsa ne kadar okuyorlar? Kendilerini geliştirmek için ne yapıyorlar? Ne zaman bu sıradanlıktan, sıkıcılıktan sıyrılıp da kalıcı bir eser bırakacaklar insanlara, Türk edebiyatına?
Kapalı Gişe Yalnızlık
Kapalı Gişe YalnızlıkSerkan Özel · Destek Yayınları · 20141,329 okunma
484 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir yandan sosyolojik, bir yandan tarihi bir roman. Aşk kokulu, acı çekmelik, gözleri kapayınca ‘vay be’ demelik ilginç bir roman. Görsel sanatlarda başrol denen konumda bir kadının var olması ve kadının kadın gibi düşünülerek yazılması herhalde ince ruhların işi. Livaneli, Stefan Zweig… Kadının ülkemizdeki konumuna da üstü açık üstü kapalı göndermelerde bulunmuş Livaneli. Kadının bir meta olmadığı konusunu, kadının gücünü ve azmini de görebilenlerin gözlerinin içine sokmuş adeta. Kitabın en çok tarihi yönünü sevdim. Ayrıca bir kitabın bir müzikle iç içe olması ne enfes bir durum. O müzik eşliğinde kitabı okumak, herhalde bir Mevlevi dervişinin ney ile sema etmesi gibi enfes… İnanılmaz derecede sürükleyici, inanılmaz derecede etkileyici bir eser. Böyle evrensel bir eserde Artvin’den, Kafkasör’den bahsetmesi, yazarın memleketini de ne kadar önemsediğine işarettir diye düşünüyorum. Bir Artvinli olarak, Livaneli ile aynı topraktan olmak mutluluk verici.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,7bin okunma