Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mecdbrs

mecdbrs
@mcdbrs
Zaman Kumsalı
ve ayrılırken ardımızda: "Zaman kumsalına işlemiş ayak izlerimiz kalır sadece." Mary sürdürüyordu ezberlediğini: «Öyleyse kalkalım ve bir şeyler yapalım, Hangi inançtan olursak olalım, Hala başararak, hala arayarak gerçeği, Çalışmayı ve beklemeyide öğrenelim..."
Sayfa 199
Reklam
Bir Kadın Dalaveresi
Anladımki artık onun gözünde de ben maceraperest bir serseri idim. ve bu darbe bana hepsinden daha ağır geldi. Kendimi buna tahammül edebilecek kadar kuvvetli bulmadım. Dimağım o zamana kadar görmediğim bir perişanliğa, bir atalete düşmüştü. (atılan iftiralardan sonra.)
Sayfa 108
ayakları kırılıp yardıma ihtiyaç duyduklarında utanmazlar
İnsanların psikiyatrik rahatsızlıkları hakkında böyle utanç hissetmeleri beni oldum olası hayrete düşürmüştür. İnsanlar ayakları kırılıp yardıma ihtiyaç duyduklarında utanmazlar ama psikiyatrik tanı ve tedavi alanında kaydedilen muazzam gelişmelere rağmen pek çok kişi hala akıl hastalığının kişisel bir zayıflık, utanılacak bir şey olduğuna inanır. Bu tavrın sonuçları son derece yıkıcı olabilir.
Sayfa 298

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
— Bir insanın, gerçekten âşık olduğu bir kadınla evlenirse, başlangıçta heyecanlanmadan ve şehvet duygusuna kapılmadan karısına dokunamadığını, zamanla alıştığını ve günü gelince eliyle karısının çıplak bedenine kendi bedeniymiş gibi dokunabildiğini söylemişti; insanın, karısının bedeninden bir parça kesecek olsalar, kendi bedeninden kesiyorlarmış gibi acı duyduğunu söylemişti. — İşte bu çok doğru! Karım doğum yaparken, ne kadar acı çektim, bilemezsin!
Reklam
...buna dair kesin bir yasak yoktu herhalde, ama bu yasağın olmamasının tek nedeni, akla gelmeyecek şeylerin yasaklanmamasıydı.
Sayfa 149
yaşamın tek öğretmeni yalnızca yaşamdır; bunun yanında pedagoji hiç kalır. Yaşamak yalnızca yaşayarak öğreniliyor ve her insan yaşamın çıraklığına yeniden başlamak zorunda...
Yalnızca gözlerini anımsıyorum... Gözlerine çarpılmışım duygusu var bende... Ben romantik bir biçimde dolaşırken o gözler yüreğime tatlı tatlı saplanıyordu. Bakalım!
...çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir. Yolculuk etmek... Yolculuk etmek...
Deponun penceresinden kara dumanlar çıkıyordu. Ben de şeytanın, güzel ve bulutsuz bir gökyüzünü çizip yaralamak üzere uzattığı parmaklarına benzeyen dumanları izledim.
Sayfa 256 - Yanan yer
Reklam
"Ne yapacağımızı söyleyeyim," diye fısıldadı. "Birimiz Snape'i gözetleyecek - öğretmenler odasının önünde durup, çıkarsa onu izleyecek. Hermione, sen yaparsın bunu." "Niye ben?" "Niyesi var mı?" dedi Ron. "Profesör Flitvvick'i bekliyormuş gibi yaparsın." İncecik biı sesle devam etti: "Ah, Profesör Flitwick, öyle üzülüyorum ki, galiba on dördüncü soruyu yanlış yanıtladım.. " "Kapa çeneni," dedi Hermione :)))
Sayfa 237
Harry ayağa kalktı. "Efendim - Profesör Dumbledore Size bir şey sorabilir miyim?" Dumbledore gülümsedi. " sordun ya zaten. Ama istersen bir şey daha sorabilirsin." "Ayna'ya bakınca siz ne görüyorsunuz?"
karanlık ışıktan daha iyiydi...
Her gün karanlık kavuşur kavuşmaz lambayı yakardı. Bugün bir türlü yakmaya eli varmıyordu. Yakınca o ölüm dirim kavgasında çırpınan yüzü görecekti. Karanlıktan da korkuyordu. Ama, karanlık ışıktan daha iyiydi. Karanlık, hiç olmazsa, aralarına bir duvar gibi geriliyordu.
Eğer bir Abdi Ağaya daha rastlarsan, onu da öldürmezsen gene iki elim yakanda olsun. Yüz tane Abdi Ağa görürsen, yüzünü de öldür... Memed, gülerek: Söz, dedi. Yüz tane bulursam, yüzünü de...
63 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.