"İş aynı. Şu açık öğretimi bitirebilsem şef müdür filan olacağım da İngilizce denen laneti geçemiyorum. Amına koyim sanki İngiliz sörlerine hizmet ediyoruz. Biz Türk'üz vatandaş Türk! Ne sikime okutuyorlarsa..." Kamil bir an sustu ve aklına bir şeyler geldiğini belli eden bir yüz ifadesiyle Alper'e bakmaya başladı. "Ya aslında var ya... Lan ben bunu niye düşünemedim hiç? Çözmüşsün sen şimdi bu işi yani Boğaziçi filan tamam... Aslında babam okulu da ayarlatır benim yerime... Ha?" Alper anlamamış gibi baktı ama bal gibi anlamıştı. "Valla sonra dile benden ne dilersen. Şu vatan hainlerinin birinin oteli vardı, el koydular bizim Mehmet abi aldı. Oraya gönderirim seni hatunla ha? İngilizceyi tövbe geçemem ben... Sen onu halledersen gerisi bende..." "Yakalanırız ya resim kimlik filan," diye geveledi ne diyeceğini bilemeyen Alper. Sonra hiç inanmadığı halde, "Kul hakkı hem," dedi. "Oğlum gözetmen bilecek zaten. Babam ayarlar. Millet hakim, savcı, doktor, mühendis oldu böyle. Açık öğretimin kul hakkından ne olacak?" Alper'in hemen evet dememesine bozulmuştu kuzeni. "Neyse halledeceğiz artık bir şekil," dedi. Alper, sanki borç istenmiş de imkânı varken reddetmiş gibi suçluluk duydu, utandı. Lakin sustu. Hem demek Kamil, Alper'in bir hayır demesine derhal alınacak kadar hakir görüyordu aslında kendisini.
Sayfa 176 - Sözler: Şimdi ellerindedir Poseidon'un yabasıKitabı okudu
Haramla suladığın çiçek solar yok olur,
edeplinin midesi kıtlıkta da tok olur,
cevhersen de sönük dur, her yerde parıldama,
değerli kumaşlara makas vuran çok olur!
Haramla suladığ'ın çiçek solar yok olur,
edepli'nin midesi kıtlıkta da tok Olur,
cevhersen de sönük dur,her yerde parıldama,
değerli kumaşlara makas vuran çok olur!
Mehmet Aygün
Kuyulardan adam alıp doyurduğum da doğrudur, Kurtardığım halat ile boğulduğum da doğrudur.
Garibandır, yazık deyip kayırdığım da doğrudur,
Aynı merhametimle satıldığım da doğrudur.
.....Mehmet Aygün
Kimsenin öğretemediğini,acı öğretir!
Acıdan marifetli hoca görmedim.
Demirin acısı üç gün söyletir...
Ben dil kadar keskin bıçak görmedim.
Mehmet aygün
"Ellerin neden soğuk?" diye sordu.
Cevap vermedim.
"Bakışların neden soğuk?" diye sordu.
Cevap vermedim.
"Neden böyle tuhafsın, sesin neden soğuk?" diye sordu.
"Dün" dedim, "dün"
Sen dünkü sen misin ki,
Ben de dünkü ben olayım?
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum
Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Sinem Aytop ile klasikleri okuma kararı aldık. kendim için liste hazırlarken güncel liste eksikliğini fark ettim. eksikliği gidermek için buradan da paylaşıyorum.
1) kuyruklu yıldız altında bir izdivaç