Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Funda Temel

"Şair kız kendine bahşedilenin kimsenin ölümüyle bitmeyeceğini öğrenecek. Aşkın kendinde olduğunu. Bu kızcağız mesela..." (Amy Winehouse'dan söz ediyor) "Ona bahşedilmiş olanla başedemiyor. Sesinden belli. Tıpkı Billie Holiday gibi. Sonra... Neydi o kızcağızın ismi... Janis Joplin gibi..." Nereden biliyorsun be kadın! "Hep aynı hikaye. Toplayamıyorlar kendilerini. Sahip olamıyorlar bahşedilene. Kendilerini koruyamıyorlar. Sonra da uçamayan renkli kuşlar gibi.. Çat! Biri mutlaka vurur böylelerini. Söyleyin bana, bu kızcağızı kim vurdu ki sesi böyle çıkıyor?"
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Yalnız yaşamaktan bıkan bir çiftçi şehre gitti, bir kız bulup evlendi; karısını, tek atlı arabaaına bindirip çiftliğinin yolunu tuttu. Yolda atın ayağı takılıp düşer gibi oldu. Çiftçi: ‘Bu bir!’ dedi. Biraz sonra at yine tökezledi. Çiftçi; ‘Bu iki!’ dedi ve yola devam ettiler. Az sonra zavallı at, aynı şekilde ayağını sürçüp sendeleyince çiftçi ‘Bu da üç!’ deyip tabancasını çekerek hayvanı vurdu. Yeni gelinin aklı başından gitti. ‘Seni gidi kalpsiz!’ diye bağırdı ve kocasına şiddetli bir tokat attı. Kocası sesini çıkarmadan bir süre onu süzdü ve ‘Bu bir!’ dedi.
Kulaklar işgal altında. Bu yüzden kelimeler yere dökülüyorlar. Ağızların kapıları kırık. Bu yüzden kelimeler ayağa düşüyorlar. Bu söz yığınlarını kim kaldıracak? Hiç kimse. Ama azarlanacak, sokaktan, “Bak ne buldum.” diye kelime taşıyan çocuklar evlerine. “At o pis şeyi.” denilecek onlara. Çocuklarsa yıkayıp bazı kelimeleri saklayacaklar yastık altlarında.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonuçta her şey şuna varıyordu: Tüm insanlık hayatın anlamını biliyormuş gibi yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor, zira insanlık yaşamın anlamını bilmeden yaşamaya devam edemez. Fakat ben hayatın bir anlamının olmadığını söylüyorum ve yaşayamıyorum.
‘Gerçeğe sadece hayattan uzaklaşabişdiğimiz ölçüde yaklaşabiliriz.’ der Sokrates.
Reklam
İnsan kendininkine uygun olmayanı bağışlamaz. Biz, hoşgörüsü olmadığını bile bile, başkalarında kendininkinden ayrıyı bağışlamaya çalışana hoşgörülü diyoruz.
Sayfa 140Kitabı okudu
Belki bütün sıkıntılarının sebebi bu. Belki paranın kendisi değil de sayısı önemlidir. İnsanların yaşamasında önemli olan ayrıntılar değil mi? Ayrıntısız yaşayan yalnız bitkiler. Azotlu, sulu, klorofilli, güneş ışıklı bir yaşama. Biraz da hayvanlar. At, aşacağı kısrak topalmış, kemikliymiş aldırmaz. Gene de yem yediği ahırın, çifte koşulduğu tarlanın yolunu ayırır. Köpekler, görmeye alışmadıkları bir çeşit giysi giymiş insana havlarlar. Ya insanlar? Onların yaşamasında her şey ayrıntı. Önemli olan yemek değil, yenecek yemeğin çeşididir; giysi değil, giysinin çeşidi; ayakkabının çeşidi. Günlerin adı bile... Belli günlerde belli yaşamaları vardır. Pazar günleri pazarlık yaşamını kuşanırlar, çarşambaları çarşambalık! Hep ayrıntılar! Paranın sayısı gibi.
Sayfa 125Kitabı okudu
Kendinize 20. yüzyılın en etkili keşfinin ya da yaratımının ne olduğunu sorun. Antibiyotik gibi bilimsel keşifler, bilgisayar gibi teknolojik buluşlar, feminizm gibi ideolojik yaratımların bulunduğu uzun bir aday listesi arasında yanıt bulmak oldukça zor olacaktır. Şimdi de kendinize 20. yüzyılda İslam ve Hıristiyanlık gibi geleneksel dinler tarafından ortaya konulmuş en etkili keşfin ya da yaratımın ne olduğunu sorun. Seçecek pek bir şey olmadığı için bu da yanıtlanması çok zor bir sorudur. Rahipler, hahamlar ve imamlar 20. yüzyılda antibiyotikler, bilgisayarlar ve feminizmle aynı kefeye konulabilecek ne buldular? Bu iki soru üzerine kafa yorduktan sonra 21. yüzyılın en köklü değişimlerinin nereden başlayacağını sorun kendinize. İŞİD'den mi yoksa Google'dan mı? Evet, İŞİD belki Youtube'a video yüklemeyi biliyor, ama işkence endüstrisi dışında Suriye ve Irak'ta son dönemde ne gibi yenilikler doğdu?
Sayfa 288Kitabı okudu
Şimdi usulca ellerini arkanda, beni terk ederken kurduğun cümleleri, her zaman söylediğin yalanlarının bir miktar üstünde, şarkımızın aklında, yeni sevgilini muasır medeniyetler seviyesinde tut... Sonra, görebileceğim bir şekilde, kalbimi yavaşça yere bırak ve - canımın içi - ayaklarınla vurarak kendinden uzaklaştır... Bir delilik yapma sakın... Sakin ol! Sakin olursan, benden başka kimsenin canı acımaz ve hepiniz buradan sağ çıkarsınız...
Sayfa 31 - Celil NalçakanKitabı okudu
Parçalar arasındaki bağlantıları kurarsanız teknisyen olursunuz ve ömür boyu dertsiz tasasız yaşarsınız, parçalar arasındaki bağlantıları değiştirirseniz dünyayı değiştirirsiniz ve ömür boyu bunun sıkıntısını çekersiniz.
Sayfa 5 - Emrah SerbesKitabı okudu
Reklam
... İşte bu yüzden insanın insanı anlaması bu dünyanın en büyük davasıdır. Henüz görülmeye başlanmamış bir dava.
Sayfa 4 - Emrah SerbesKitabı okudu
Kızılderili kadın yeni doğan bebeğin ağzını eliyle kapatır. Nefes alması için elini çekince bebeğin ağlamasına olanak vermeden tekrarlar aynı hareketi. Ağlamamak, gözlerini dünyaya açan bir Kızılderilinin aldığı ilk derstir. Beyaz adamdan kaçarken ya da bir av hayvanının izini sürerken, kucaktaki bebeğin ağlaması her şeyin sonudur. Dersini iyi alamayan bir bebeğin çıkaracağı ses, kurşun yağmuru ya da açlıktan ölmek demektir.